Firavun kendisini tanrı ilan etmişti, Mısır’da yeni doğan çocukları kestiriyordu. Rabbimiz ona mühlet verdi, o ise gün geçtikçe zulmetini arttırıyordu. Nihayet yetmiş iki bin çocuğu katlettikten sonra Musa Aleyhisselam’ın ordusunu da imha edeyim derken Kızıldeniz’de boğularak helak oldu.
***
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda öyle maddi sıkıntıya girdik ki; zaman geldi atların gübresindeki arpalar temizlendi, kavruldu ve ölmemek için yendi.
***
Osmanlı döneminde Suriye’de bir yetkili kızdığı bir adam için kabir kazar ve etrafına şöyle bir haber salar: ‘Buraya bir hınzır gömeceğim’. Ne hikmetse adam aniden ölür ve adamı kazdığı kabre koyarlar.
***
Balkanlarda bir mekanda beldenin ileri gelenleri ile o mevkideki insanlara: ‘Arkadaşlar! Bakın düşman köyümüze doğru yaklaşıyor, 15 tane eksik atımız var. Bunu gönüllü olarak verirseniz onlara baskın yapacağız’ diye ilan etti ve millet ilgisiz davrandı. Fakat düşman köye girdiği zaman 150 atı zorla verdiler.
***
Vakti ile bir şahıs yakaladığı sineklerin ortasına batırır, sinekler vızıldaya vızıldaya ölürlermiş. Zamanla o adamın karnına demir batmış. O insan da ıstırap çeke çeke can vermiş.
***
Suriye’de Beşar Esad ile halkın üzerine uçaklarla bombalanmasına yardımcı olan İran 2018 başlarından itibaren karıştı. Kalp kırmak haram olduğu için yetmiş defa Kabe-i Muazzama’yı yıkma günahı kazanılırmış.
HİKMET
Birinci Dünya Savaşında İngilizlerin ‘Çöl Kaplanı’ diye adlandırdıkları Fahrettin Paşa Medine-i Münevvere’yi müdafaa etmesi için görevlendirilmişti. Osmanlı’nın dağılacağını anlayan Fahrettin Paşa Sevgili Peygamber Efendimiz’in kutsal emanetlerini 30 sandıkla, 2 bin askerle törenle İstanbul’a göndermişti.
***
Etrafı İngilizlerle kuşatılan Medine’de maddi sıkıntıdan paşamız askerlerine çekirge bile yedirdi. Bu değerli paşamızı bir asırdır gizledik. Kahramanlığını kimseye duyuramadık. Ta ki Birleşik Arap Emirliklerinin İngiliz dostu dış işleri bakanı Fahrettin Paşamıza hırsız deyinceye kadar.
***
Şair Necip Fazıl Kısakürek’e ‘Hz Allah iğnenin deliğinden deveyi geçirir mi?’ diye sormuşlar. Şöyle cevap vermiş: ‘Küçücük gözlere ayı, güneşi ve yıldızları sığdırdığı gibi iğnenin deliğinden deveyi de geçirir’.
***
Kedi ne kadar yüksekten düşse de dört ayağı üzerine düşermiş. Çünkü Resulullah Efendimizin hayır duasını almış. Bizim bayrağımızdaki ay Cenab-ı Hakkı, yıldız sevgili Peygamber Efendimizi hatırlatır.
***
Bir cami görevlisi anlatmıştı; Hacdan geldiğim zaman bir şişe zemzem suyunu gayrimüslim komşuma verdim, zamanla Müslüman oldu. Günebakan dediğimiz çiçek her sabah yönünü güneşe dönük vaziyette güneşe bakar. İnsanoğlu hapşırdığı zaman gözleri kapamamak imkansızdır.