İnsanoğlu, içinde bulunduğu ve tamamına hükmedemediği “zaman”ı kendi ölçüleriyle belirlemek, ona hükmetmek ve zamanı kendince sınırladığını tasdik ettirmek için tarih boyunca en ilkelden en gelişmişe kadar takvim oluşturma çalışmalarını daima sürdürmüştür.
Bu takvimlerden biri de “12 Hayvanlı Türk Takvimi”dir ve eski Türk uygarlıklarının astronomik gözlemleri sonucunda ortaya çıkardıkları ve günümüze bıraktıkları önemli kültürel miraslardandır. Nitekim Türkler, kozmolojiye ve takvim çalışmalarına önem veren en eski milletlerden biridir.
***
Bir kısmı bozkırda göçer hayat tarzını benimseyen Türkler, ekip biçme zamanını belirlemek; yazın yaylaya, kışın kışlağa birlikte göçebilmek için, temel olarak gök cisimlerinin hareketine ve gökle ilgili olaylara bakarak bu takvimi oluşturmuşlar ve zamanı sistemli halde kullanmaya başlamışlardır.
Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar bütün Türk boyları arasında kullanılan bu takvimle ilgili bilgiler, efsaneler ve inançlar aynıdır. Bu da değişik dinlere mensup ve değişik coğrafyalarda yaşayan Türk boylarında ortak bir kültür bağının varlığını göstermektedir.
***
Şunu da hatırlatmakta yarar var: Günümüzde Türklerin bu takvimi kullanmaması ve Çinlilerin kullanmaya devam ediyor olmaları nedeniyle takvimin Çin kültürüne ait bir değer gibi sunulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu durum karşısında Türklerin önemli kültür miraslarından olan 12 Hayvanlı Türk Takvimi’nin öncelikle modern Türk devletleri tarafından daha fazla sahiplenilmesi ve tanıtılmasına ihtiyacı vardır.
***
Kısaca değinmek gerekirse, 12 yıllık devirden oluşan ve her yılın hayvan adıyla anıldığı bir sistem olan bu takvimde yılları oluşturan hayvan adları sırasıyla; Sıçan, Sığır, Pars, Tavşan, Ejder, Yılan, At, Koyun, Maymun, Tavuk, Köpek ve Domuz’dur. Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lugât-i-t-Türk’te Türklerin bu yılların her birinde hikmet olduğunu düşünerek onunla fal tuttuklarını, uğur saydıklarını belirtir. Verdiği bilgilere göre örneğin “sığır yılı, savaşların çok olduğu bir yılmış, ayrıca hırsızlıklar çoğalır, hastalıklar artarmış. Tavuk yılında yiyecek çok olur, ancak insanlar arasında kargaşa olurmuş.
***
Timsah yılı girdiğinde yağmur çok yağar, bolluk olurmuş. Domuz yılında kar ve soğuk çok olurmuş. Maymun yılı soğuk ve kuraklık içinde geçermiş. Yılan yılında yazın yağmur az, havalar kuru olur; buğday az olurmuş, kışın ise kar az yağar; rutubet olurmuş. Çoğu yerde açlık ve pahalılık olurken halk arasında kaygı ve hasret olurmuş.” Yani böylece Türkler her yıl bir şey olacağına inanırlarmış.
***
Kaşgarlı, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’nin ortaya çıkışı hakkındaki Uygur rivayetini de şöyle vermektedir: “Türk hakanlarından birisi kendi idaresinden birkaç yıl önce yapılmış olan bir savaş hakkında bilgi almak ister. Ancak danışmanları o savaşın yapıldığı yıl hususunda yanılırlar. Bunun üzerine Hakan, kendilerinin bu tarihte nasıl yanıldılarsa, daha sonra geleceklerin de yanılabileceklerini, bu sebeple göğün 12 burcu ve 12 ay sayısınca her yıla birer ad konulmasını ister.
***
Hakanın teklifi kurultayca benimsenir. Daha sonra bir sürek avına çıkılır. Hakan, hayvanların Ilısu’ya doğru sürülmesini ve sıkıştırılmasını emreder. Av bu şekilde devam eder. Bu sırada bazı hayvanlar suya atlayarak karşı sahile çıkmaya çalışırlar. 12 hayvan bunu başarır. Böylece karşıya geçen hayvanların adını sırasıyla her bir yıla ad olarak verirler. Bu hayvanlardan birincisi “sıçan” imiş. İlk geçen bu hayvan olduğu için senenin başı bu adla anılmıştır.
***
Sevgili okurlarım, geride bıraktığımız yılın ardından, yepyeni umutlarla 2025’i karşıladık. Atalarımızın kullandığı bu takvime göre bu yıl Yılan yılıdır. Her ne kadar kıtlık ve zor bir yıl olacağı görüşü hakim olsa da ben yine de daha iyimser bir görüş açısıyla bu yılın başta ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlı bir yıl olmasını, huzur ve güven getirmesini, sevginin hiç eksik olmamasını, birlik ve beraberlik anlayışımızın daha da pekişmesini temenni ediyorum.