Mesele aşk ise, ben de birkaç kelam edeyim...
Aşk, belki de insanın en derin, en karmaşık hali. Tanımını yapmaya çalışsanız da, her insanın aşkı yaşama şekli farklıdır. Birinin gözlerinde kaybolmak, bir diğerinin yüreğinde alevler yaratmak... Aşk, bir rüzgar gibi eser ya da dağlar gibi ağır bir yük olur.
Her yönüyle değişken, her yönüyle ulaşılmazdır. Yüzyıllar boyunca, dillerde ve kültürlerde aşk en derin şekilde tarif edilse de, ona tam anlamıyla ulaşmak mümkün olmamıştır.
***
Bir kadın, aşkın bu karmaşık halini dile getirirken, bir an durup, içindeki hisleri derinlemesine hissetmiş gibi gözleri uzaklara dalmıştı. Ardından, sakin bir sesle şöyle dedi:
“Ömrün boyunca her yere yetişirsin, bir tek aşka yetişemezsin. Mesele aşk ise, yükün dünyadan ağırdır. En son bir kadının çırpınışlarında görmüştüm aşkı. Bir sevdaya sürgün olmuşçasına hüküm giymişti. Tüm mahcubiyetiyle gizlemeye çalışsa da her haliyle gözleri ele veriyordu.
Başka bir şehrin soğukluğunu taşıyordu elleri... Kalbi ortadan ikiye bölünmüştü. Yarısı mutlu, yarısı hüzünlüydü... Zihninin kör noktasına mıh gibi kazıdığı anlara gebeydi. Tekrar o anları yaşayabilmek için iple çektiği yarınları vardı...
Onu, varacağı yere götürecek olan düşlerini dişlerinin arasında sıkıyordu. O günü beklemek öyle bir şeydi; diş ağrısı gibi sancılı ve bir o kadar hastalıklıydı…”
***
Aşk; üç harflik tek bir kelime, lakin içeriği öyle derin ki ansiklopediler yazsan yine de aşkın karşısında acizsin. Yüzyıllar boyunca milyonlarca farklı şekilde aşkın tarifini yapanlar olmuş. Herkesin aşkı yaşama ve yorumlama şekli çok başka tabi... Herkes gücü yettiği kadar sevmiş bence ya da sevdiğini sanmış.
***
Aşk; ne büyülü bir söz, ne büyülü bir duygu, değil mi? Kiminin başını döndürüyor, kiminin aklını başından alıyor. Bana göre aşk, zorlu bir yolculuğa çıkmak gibi. Yolda her şey mümkün! Karı, kışı, ayazı, soğuğu, yağmuru, çamuru, fırtınası, güneşi, ışığı, sıcağı...
***
Aşk her iklimi taşıyor. Bazen kurak, bazen ılıman ama her daim iklim krizi riskiyle eşikte bekliyor. Her an her şey olabilir. Bir bakmışsın alabora olmuşsun. Bence aşkın bir formülü, bir denklemi yok. Herkes kendi yüreğinde hissettiği oranda aşkı yaşıyor. Mesele ne aşık olmak, ne de aşka yelken açmak. Mesele aşkı yaşayamamaktı... Zaten aşkı doyasıya yaşasan, adı aşk olmazdı ki...
***
Aşk, ne kadar koşarsan koş, ömrün boyunca yetişemeyeceğin bir duygu. Belki bir aldanışlık, belki bir adanmışlık. Kim bilir, belki de bir kaybolmuşluk hikayesidir?
Aşka dair ne söylesem biraz eksik, biraz yarım olur. Çünkü aşk, tamamlanmayandı, tam olamayandı. Aşk, kimine cefa, kimine ise sefaydı. Konu aşk ise haliyle mevzusu da derindi.
SON SÖZ
İlla ki aşka dair son bir söz söyleyip noktayı koymak gerekiyorsa; Aşk deli bir rüzgar der, susarım...