Prof. Dr. Serdar Hakan Başaran yaptığı yazılı açıklamada, hareketsizliğin kalp-damar, akciğer ve kas-iskelet sistemi hastalıklarına zemin hazırladığını belirterek, bilinçli yapılmayan sporun sakatlanmalara yol açabileceğini kaydetti.
Özellikle hareketsiz yaşam süren kişilerin spora düşük ve orta şiddette başlaması gerektiğine dikkati çeken Başaran, "Hareketsiz yaşam süren kişiler için ideal spor, düşük ve orta şiddette başlayarak zamanla artırılabilecek, eklem ve kaslara fazla yük bindirmeyecek şekilde olmalı. Bunlar arasında tempolu yürüyüş, yüzme ve bisiklete binme sayılabilir. Haftada 3 ile 5 gün arası spor yapmak ise ideal." değerlendirmesinde bulundu.
Başaran, spor öncesi ısınma hareketlerinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Spor bitiminde de soğutma yaparak kaslarımızı soğutmamız gerekiyor. Aşırı sporun kas yıkımına neden olmasının temel sebebi, vücudun toparlanma sürecine fırsat bulamaması ve enerji açığını kaslardan karşılaması. Fazla spor, fazla kas anlamına gelmez aksine, aşırı spor kas kaybına yol açabilir. Kilo vermek isteyen kişiler erken dönemde yağlarını kaybetmek yerine kas dokularından kaybediyor. Bu tarz problemlerle karşılaşıyoruz. Kasları yıkıma uğratan yanlışlar aşırı ve uzun süreli spor yapmak, hatalı spor teknikleri, yetersiz beslenmek, uykusuzluk, az dinlenmek, stres ve yetersiz su içilmesi sayılabilir."
SPOR SONRASI BESLENME
Başaran, spordan sonra mutlaka protein ve karbonhidrat alınması gerektiğini, protein eksikliğinin kas kitlesinde kayba yol açabileceğini aktardı.
Spor yaralanmalarına da değinen Başaran, "Tenise başlayanlarda genelde omuz, dirsek ve diz yaralanmaları daha sık oluyor. Yüzmede de daha sık omuz yaralanmaları görülmekte. Özellikle halı sahada futbol oynayan kişilerde ayak bileği bağ yaralanmalarına, aşil tendon kopmalarına, diz dönmelerine bağlı ön çapraz bağ ve menisküs yaralanmalarına çok sık rastlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Başaran, spor yaralanmalarında erken müdahalenin de önemli olduğunu dile getirdi.
AA
