Türkiye tarımsal potansiyel bakımından büyük avantalara sahip ve ortaya koyduğu performansla tarımsal hasılada Avrupa’da ilk sırada ve dünyada ilk 10’da yer alıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri artık tartışılmıyor. Türkiye, söz konusu bu potansiyelini çok daha etkili kullanabilecek beşeri kaynağa sahip bulunuyor. Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler tüm sektörleri olduğu gibi tarım sektörünü de derinden etkiledi ve bu etkiler uzun vadede pek çok tedbirin alınmasını ve kararlılıkla uygulanmasını gerektiriyor. Kahramanmaraş merkezli 11 kenti içine alan deprem bölgesinde tarım arazisi varlığı 3.8 milyon hektar olup, Türkiye toplam tarım alanlarının yüzde 16’sına karşılık geliyor.

“YÜZDE 10 İLA 20’LİK BİR DİLİMDE EKONOMİYİ ETKİLİYOR”

Depremin tarım sektörüne yansımaları hakkında Lider Gazete’ye konuşan Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, “Aslında ‘asrın felaketi’ diye ifade ettiğimiz bu deprem süreci tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektörünü de derinden etkiledi. Bunu çok net söyleyebiliyoruz. Çünkü Türkiye’de toplam nüfusun yaklaşık yüzde 16’sı bu bölgede yaşıyor ve bölgede yaşayan nüfusun da yine yaklaşık 5 milyonu kırsal alanlarda yaşıyor ve yaklaşık 270 bin çiftçi ve çiftçi ailesinden bahsediyoruz. Dolayısıyla büyük bir kesimi etkiliyor ve büyük bir kesimin ortaya çıkarmış olduğu bir takım beklentiler bir takım sorunlar ve bunların çözümüne yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor” diye konuştu.

“ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DE TARTIŞIYOR”

Tarımsal faaliyetler hakkında sorunların çözümü yönünde neler yapılabileceği konusunun çokça tartışıldığını aktaran Özçatalbaş, “Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Türkiye'nin tarımsal üretiminin yüzde 20'sinden fazlasının zarar görmesine neden olduğunu ve depremin ‘Etkilenen bölgelerde bitkisel ve hayvansal üretimde ürün kayıpları, çiftlik hayvanları, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği dâhil olmak üzere tarımın yanı sıra kırsal altyapıda da hasara neden olduğu’ saptamasını yapmıştır. Depremin toplam ülke ekonomisine olan maliyeti 103 milyar dolar olarak açıklamıştır. Burada bölge tarım sektörüne maliyetin 5 milyar dolar olarak tahmin edildiğini ve ürün ve kırsaldaki altyapıya olan zarar ise 1.3 milyar dolar olarak tahmin edildiği belirtilmiştir” diye ekledi.

“Demek ki bölge bitkisel üretim ağırlıklı bir bölge” diyerek sözlerine devam eden Özçatalbaş, “Dolayısıyla hasat döneminin yaklaştığı bu dönemlerde örtü altı ve kontrollü alanların bölgede sınırlı olması nedeniyle tarımsal üretim açısından çok büyük bir farklılığın olmayacağı söylenebilir. Yani açık ortamda yapılan bir üretim faaliyeti var iklim faktörleri bu şekilde gittiği ve dolu benzeri şeyler olmadığı takdirde yine elde edilecek rakam aşağı yukarı tamamlanacak gözüküyor. Ayrıca tabi kalite düşüşleri söz konusu olabilir. Bunu da tölare etmek için Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hangi evsafta ve hangi miktarda olursa olsun hububat ve bakliyatı alma garantisi de getirdi. Dolayısıyla bu da bir çözüm yolu olarak öne çıkıyor” dedi.