Koca, TBMM Genel Kurulunda Bakanlığının 2024 yılı bütçesine ilişkin konuşmasına, hayatını kaybeden Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'e Allah’tan rahmet dileyerek başladı.
Sağlık hizmetlerinin tüm siyasi düşüncelerin üstünde olduğuna dikkati çeken Koca, hastalar arasında ayrım gözetilemeyeceğini, bu hizmetlerin birleştirici olduğunu, 86 milyona yönelik birleştiriciliğe zarar verilmemesi gerektiğini vurguladı.
Yapılan eleştirileri dikkatle dinlediklerini dile getiren Koca, yapıcı ve iyi niyetli her eleştiriyi vatandaşların memnuniyetini artırmak için bir imkan olarak gördüklerini söyledi.
Koca, Türkiye'de 2023 yılında sel, yangın ve deprem gibi büyük felaketler yaşandığına işaret ederek, "6 Şubat sabahı ülkemiz hiç görülmemiş bir felaketle karşı karşıyaydı. Halen acılarımız taze. Yıllar boyu sürecek bir yas içindeyiz. Bu büyüklük ve yaygınlıktaki depremler, olabilecek en büyük yıkımların saniyeler içine sıkıştığı olaylardır. Maddi hasar telafi edilebilir, hayatta kalanların ruhlarındaki hasar on yıllar boyunca sürer." diye konuştu.
"50 BİNİ AŞKIN YARALIYI DEPREM BÖLGESİNDEN HASTANELERE SEVK ETTİK"
Depremde eşi görülmemiş bir dayanışma sergilendiğini dile getiren Koca, "Devletimiz bütün imkanlarıyla yaraları sarmaya çalıştı. Bu çaba devam ediyor. Milletimiz, devletinin yanında dağ gibi durdu. Bu süreçte eksiklerimiz, noksanlarımız olmadı mı, ister istemez oldu. Daha iyisi yapılamaz mıydı, daha iyisini de yapabilirdik. Fakat şu unutulmamalı. Felaketlerin eli ayağı bağlayıcı tarafları vardır. İmkanlarınız size yetmeyebileceği gibi o şok içinde mevcut imkanları en rasyonel şekilde kullanamayabilirsiniz. Sağlık Bakanı olarak elimden gelen ne varsa, kaybedilen canların, yıkılmış şehirlerin acısını içime gömerek, gece gündüz demeden yapmaya çalıştım. Elbette, her ihtiyaca yetişemediğim, her sorumluluğa yetemediğim zamanlar da oldu. Bunlar için sizlerin huzurunda vatandaşlarımızdan helallik isterim." ifadelerini kullandı.
Bakan Koca, 50 bini aşkın yaralıyı deprem bölgesinden hava, kara ve deniz yoluyla güvenli alanlardaki hastanelere sevk ettiklerini, bu operasyonun dünyada ikinci örneği olmayan bir acil sağlık müdahalesi operasyonu olduğunu kaydetti.
Felaketler üzerinden siyaset yapmanın doğru olmadığının altını çizen Koca, Defne Devlet Hastanesinin yapımı başlarken "60 günde hastane yapılamaz, bu bir göz boyamadır" şeklinde propaganda yapıldığını anımsattı.
Defne Devlet Hastanesinin 57. günde hasta kabulüne başladığına işaret eden Koca, "İddia ve itham sahipleri hastaneyi ziyaret ettiler mi, sözlerinden utandılar mı, hakkımızı teslim ettiler mi? Milletimiz hayır dualarıyla hakkımızı teslim etti. Hizmet, onun sahibine ulaştı." şeklinde konuştu.
"NİTELİKLİ YATAK KAPASİTEMİZ 13 KAT ARTTI"
Şehir hastanelerine yönelik eleştirileri yanıtlayan Koca, kamu-özel işbirliği ile yapılan şehir hastanelerinin yüklenici şirketlerinin gelirleri için bir düzenleme yaptıklarını, tüm şehir hastaneleri için anlaşma süreleri boyunca ödenecek en yüksek tutarın sınırını belirlediklerini aktardı.
Koca, "Yapılan düzenleme ve değişikliklerle, şehir hastaneleri için sözleşmelerde yapılan mahsuplaşmalar ile 25 yıl olan sözleşme sürelerini ortalama 17-18 yıla indirdik. Vatandaşlarımıza en yüksek kalitede hizmet verirken onların vergileri ile bize emanet edilen kaynağı da en verimli şekilde kullanmaya gayret ettik." dedi.
Sağlıkta reform gerçekleştirdiklerini ifade eden Koca, "beyaz reform" adını verdikleri değişim ile hekimlerin kamuya geçişini sağladıklarını belirtti.
AK Parti hükümetlerinin sağlık alanında yaptığı hizmetleri anlatan Koca, şöyle konuştu:
"Sağlıkta Şiddet Yasası'nı çıkararak sağlık çalışanlarına kanuni en güçlü korumayı getirdik. Yükseköğretim mezunu tüm sağlık çalışanlarının 3600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Hekimlerimizin emekliliklerine dair özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapıldı. İntörn hekimlerle diş hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine yapılan ödemeler asgari ücret düzeyine çıkarıldı. Deprem bölgesinde 6 devlet hastanemizi hizmete açmış durumdayız. Beyaz Kod uygulamasının yanında Gri Kod uygulamasını da pilot olarak başlattık. Çalışmalarımız sonucunda Beyaz Kod sayısı 1 milyonda 23'ten 1 milyonda 12'ye indi. Bebek ve anne ölümlerini önemli ölçüde azalttık. Aile hekimliklerinde yapılan muayene sayısını yüzde 31, tüm muayenelerin sayısını yüzde 20 artırdık.
Evlilik öncesi SMA Taşıyıcı Tarama Programı kapsamında 1 milyon 100 binden fazla çifti taradık. Yenidoğan SMA Tarama Programında 1 milyon 400 binden fazla bebeğimizi taradık. Erken tanı, tedavi başarımızın yüzde 90'ın üzerine çıkmasını sağladı. Aile Diş Hekimliği uygulamasını 3 ilimizde pilot olarak başlattık. 42 Aile Diş Hekimliği biriminde 10 bini aşkın çocuğumuza ve ailelerine ulaştık. Bakanlığımıza bağlı hastanelerimizde toplam yatak kapasitesi 171 bin 932’ye yükseldi. Nitelikli yatak kapasitemiz 13 kat arttı. Kullanılan her 100 kutu ilacın 91’i, değer bazında ise yüzde 58’si artık ülkemizde üretiliyor."
Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Üretim Merkezinin inşaatının tamamlandığını, pilot üretimlere 2025 yılında başlayacaklarını dile getiren Koca, hedeflerinin ihtiyaç olan aşıların tamamının Türkiye'de üretmek olduğunu anlattı.
Koca, "Çocukluk çağı bağışıklama programındaki kuduz, Hepatit A ve suçiçeği gibi üç aşıyı teknoloji transferi ile Türkiye'de üreteceğiz. Bağışıklama programındaki diğer tüm aşılar Hıfzıssıhha'da üretilecek. 2028'de tüm aşılar yüzde 100 Türkiye'de üretiliyor olacak." dedi.
Bakan Koca, nadir hastalıklar için Hücre ve Gen Terapisi Hastanesini kuracaklarını, böylece en güncel tedaviyi geliştirerek uygulayacaklarını, şehir hastanelerinin akademik yapılanması için Sağlık Akademisi kurma çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
"KAMU ÜZERİNDE ŞEHİR HASTANELERİNİN YÜKÜ ARTIK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Şehir hastanelerinin bütçe içindeki payına ilişkin yapılan eleştirileri anımsatan Koca, şöyle devam etti:
"Artık bundan sonraki süreçte şehir hastanelerinin giderleri toplam bütçe içerisinde bütçeyi yutmayacak, giderek bir azalım içinde olacak. Rakamlar bize bunu gösteriyor. Yasayla şehir hastaneleriyle ilgili kamuyu korumak üzere tavan uygulaması getirdik. Şehir hastanelerinin bundan böyle en üst tavanı var. En üst tavanda ödenebilecek toplam rakam 27,5 milyar avroyu asla geçemeyecek; bunun altında olabilir, üstünde olamaz. Toplam 25 yıllık sürede verilebilecek nominal değerden bahsediyorum. Birim metrekare maliyeti ne, 27,5 milyar avroyu esas alarak söylüyorum, 2 bin 421 avro nominal değer. Peki bu nominal değeri bugüne getirdiğimizde 1465 avroyla bir şehir hastanesini cihazlarıyla, altyapısıyla, çevre düzenlemesiyle birlikte mal etmiş oluyoruz. 1465 avroyla bir şehir hastanesini en ileri teknolojiyle donatarak, çevre düzenlemesi ve altyapısı dahil olmak üzere kim yaparsa biz almaya hazırız. Kamu üzerinde şehir hastanelerinin yükü artık söz konusu değil. Ayrıca 25 yıllık süreci sözleşmedeki gereklilikleri yerine getirip getirmeme durumlarını göz önüne alarak kıstık. Yani 25 yıl değil, bütün şehir hastaneleri ortalama 17 veya 18 yıl sonra devletin olacak."
"KAMUDAKİ YATAK KAPASİTEMİZ SON 5 YILDA YAKLAŞIK 3 KAT ARTTI"
Özel hastanelere ilişkin eleştirilere de cevap veren Koca, bu konudaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, 2018'den bu yana özel hastanelerin payının düştüğünü aktardı.
Bakan Koca, "2018 yılından önceki 5 yılda toplam yatak kapasitesine baktığımızda kamuda yaklaşık 12 bin artış var. Özel sektör ise 2018'den önceki 5 yılda aynı şekilde 12 bin artmış. Yani aynı oranda artış olmuş. 2018 yılından sonraki 5 yıla baktığımızda kamu hastanelerinde 32 bin 281 artmış. Yani yaklaşık 3 kat. Özel sektör ise 3 bin 747 artmış. Yani kamuya göre 9'da 1 oranında ancak artabilmiş." ifadelerini kullandı.
Doktorların yurt dışına gittiğine ilişkin eleştirileri de yanıtlayan Koca, her geçen yıl yurt dışına giden doktor sayısının azaldığını vurguladı. Bu yıl yurt dışına gitmek için 1321 hekimin iyi hal belgesi aldığını belirten Koca, emniyet kayıtlarına göre bunlardan 401'inin yurt dışına gittiğini ifade etti. Koca, son 37 günde bunlardan 80'e yakınının Türkiye'ye döndüğünü söyledi.
İSRAİL'İN GAZZE'DEKİ SALDIRILARINA DA DEĞİNEN KOCA, ŞUNLARI KAYDETTİ:
"Filistin'de bir insanlık dramı yaşanıyor. Dillerin sustuğu, kulakların tıkandığı, gözlerin kapatıldığı bir katliamla karşı karşıyayız. Hiç kimse 'Katliam bizi ilgilendirmez' diyemez. Ve hiç kimse fosfor bombaları atılırken sessizliğe bürünemez, uykusunun karanlığına çekilemez. Kayıtsızlık, sessizce zalimin safına geçmektir. İnsan olmanın gereği zalime karşı çıkmak, mazlumun yanında olmaktır. Toplumlar bu tavrı göstermektedir. Devletlerin çıkarları ile toplumların vicdanı arasında onarılmaz bir çatlak var. Bomba sesleri ve çocuk çığlıkları insanlık için hem yıkım hem de uyanış anlamına geliyor."
"Türkiye, vahşete en büyük itirazdır." diyen Koca, bugüne kadar Gazze'ye 13 uçak ve 2 gemi dolusu yardım malzemesi ulaştırdıklarını, İsrail ve Mısır sağlık bakanları ile yaptıkları görüşmeler sonucu kurmaya karar verdikleri üçlü koordinasyon ekibi ile Gazze'den öncelikle hasta çocuklarla kanser hastalarını Türkiye'ye getirmeye başladıklarını dile getirdi. Koca, "Daha çok yara sarabiliriz. Bunun için taraflarla olan diyaloğumuzu canlı tutarak erişebildiğimiz kadar mazluma erişip onları tedavi etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.