Bakan Şimşek, Turkuvaz Medya tarafından Turkuvaz Medya Merkezi'nde düzenlenen 3. Finansın Geleceği Zirvesi'nin kapanışında OVP ve enflasyon hedeflerine yönelik sunum gerçekleştirdi.

OVP'nin kamu ve özel sektör için yol haritası niteliğinde olduğuna dikkati çeken Şimşek, mali disiplin, büyümede dengelenme, sürdürülebilir cari açık, rezerv birikimi ve yapısal reformların da OVP'nin temel hedefleri arasında olduğunu anımsattı.

Sürdürülebilir yüksek büyüme ile birlikte kalıcı refah artışı için fiyat istikrarının ön koşul olduğunu ve bu yüzden programın odağında enflasyonun düşürülmesinin yer aldığını belirten Şimşek, şunları kaydetti:

"Çok hızlı bir şekilde programa baktığımız zaman geleneksel para politikasında sıkılaşma söz konusu. Seçici kredi sıkılaşması da söz konusu. Bir de miktarsal sıkılaştırma var. Bununla birlikte tabii ki gelirler politikası ayağında da hedef enflasyonla ilişkili bir yaklaşım vardı. Bunun sayesinde biz inanıyoruz ki önümüzdeki dönemde enflasyon yıllık bazda 2026 sonunda tekrar tek haneye inmiş olacak. Şu anda enflasyon bu sene için yüzde 65 civarında. Gelecek sene yüzde 36’ya, bir sonraki sene yüzde 14’e ve nihayetinde tek haneye inecek."

Bakanlık denetimleri sıklaştırdı: Gramaj hilesi yapan işletmeler mercek altına alındı Bakanlık denetimleri sıklaştırdı: Gramaj hilesi yapan işletmeler mercek altına alındı

"ÇEKİRDEK ENFLASYONDAKİ TREND, 2024 YIL SONU HEDEFİ OLAN YÜZDE 36 İLE UYUMLU"

Yıllık bazda enflasyonun bir süre daha yüksek seyredeceğini belirten Şimşek, şöyle devam etti:

"Ama aylık bazda özellikle de çekirdek enflasyona bakarsanız son 3 ayda bir trend var. Bu trend oldukça net. Aylık enflasyonda bir ivme kaybı var ve şu an için çok rahat bir şekilde şunu söyleyebilirim; enflasyondaki ivme kaybı, 2024 yıl sonu hedefimizle aynı patikaya oturmuş durumda. Çekirdek enflasyondaki trend, 2024 yıl sonu hedefi olan yüzde 36 ile uyumlu. Para politikası gecikmeli çalışıyor, para politikasında bugün attığımız adımların gecikmeli etkisi gelecek sene devreye girecek, özellikle yılın ikinci yarısında..."

Bakan Şimşek, beklentiler kanalının da çok önemli olduğunu, son 2 ayda enflasyon beklentilerinde 5 puana yakın bir iyileşme gerçekleştiğini ve piyasanın enflasyon beklentilerinin de gelecek aylarda hedefle uyumlu hale geleceğini bildirdi.

Dezenflasyonun başarılmasıyla birlikte Türkiye’de öngörülebilirliğin artacağını, makrofinansal istikrarın pekişeceğini ve sürdürülebilir yüksek büyümeye ulaşılacağını anlatan Şimşek, aynı zamanda kalıcı refah artışının da sağlanacağını, sermaye piyasalarının derinleşeceğini, işletmelerin uzun vadeli finansmana erişeceğini ve Türkiye'nin küresel rekabet gücünün artacağını kaydetti.

"DEPREM İÇİN YAPILAN HARCAMALAR, TOPLANAN VERGİ GELİRİNİN 8 KATINI GEÇTİ"

Bakan Şimşek, AK Parti hükümetlerinin mali disiplinde kendini kanıtladığını belirterek, "Temmuz ayında önemli bir mali konsolidasyona gittik. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim artık aralık ayının sonuna gelmiş durumdayız. Muhtemelen Türkiye'nin bu seneki bütçe açığı OVP'de öngördüğümüzün çok altında olacak. Büyük ihtimalle bu sene bütçe açığı yüzde 5,5 civarlarında, deprem hariç açık ise yüzde 3’ün altında olacak." diye konuştu.

Oluşturulacak mali alanla makroekonomik istikrarı korumanın yanında, yapısal reformlara alan açacaklarını, doğal afetlere karşı çok daha hazırlıklı olacaklarını ve sürdürülebilir bir borç çerçevesiyle nesiller arası adaleti de sağlayacaklarını anlatan Şimşek, son 20 yılda yaşanan depremler nedeniyle oluşan hasarların giderilmesi için yapılan harcamaların, toplanan vergilerin 1,6 katı olduğunu, yenileme ve güçlendirme çalışmaları da eklendiğinde, toplanan vergi gelirinin 8 katını geçtiğini söyledi.

Bakan Şimşek, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı sürdürülebilir yüksek büyümeyi kalıcı kılmak için reel sektörü desteklediklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2024 yılında 2,2 trilyon TL vergiden vazgeçiyoruz, biz buna vergi harcaması diyoruz, bunu da ülkemizin kalkınması için yapıyoruz. Reel sektörü üretime ve yatırıma teşvik etmek noktasında, çeşitli vergi destekleri de sunuyoruz. 2024 yılında AR-GE faaliyetlerini ve yatırımları teşvik etmek için 530 milyar lira vergiden vazgeçiyoruz. Asgari ücrete kadar ücretlerden gelir vergisi alınmamasının 2024 yılındaki maliyeti de toplam 630 milyar liradır."

Türkiye'nin dış ticaret açığını incelediklerini ve bu açıkta büyük rol oynayan, önemli kalem olan 284 ürün belirlediklerini belirten Şimşek, bu ürünleri üretebilecekler için Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) uygulamasını da yeniden yapılandırdıklarını ve 1 milyar lirayı aşan yatırım projeleri için 2 yılı ödemesiz, 10 yıl vadeli, uygun faizli kredi sağlamak üzere 3 yıl için 300 milyar lira limit tahsis edildiğini bildirdi.

"YURT DIŞI SEYAHATLERİMDE KİMSEDEN PARA İSTEMEDİM"

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, küresel doğrudan yatırımlara da değindi.

Küresel doğrudan yatırımların milli gelire oranının yüzde 2’nin üstüne çıkacağına inandığını dile getiren Şimşek, böylece gelecek dönemde cari işlemler açığını borç yaratmayan kaynaklarla finanse etme imkanının oluşacağını ifade etti.

Bakan Şimşek, OVP'nin başarılı bir şekilde çalıştığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bakın risk primimiz düştü, bu çok önemli. Şu anda ülke risk primimiz (CDS) 284 seviyesinde. Hedefimiz gelecek sene ülke risk primimizin 200 baz puanın altına düşmesidir. Kurdaki dalgalanmalar azaldı, ülkemize yönelik yabancı yatırımcı ilgisi arttı, bankaların ve reel sektörün dış borç çevirme oranları yükseliyor. Düşen cari açık ve artan sermaye girişleri ile brüt rezervler mayıs ayına göre 44,1 milyar dolar yükseldi. Bana 'Çok ülke dolaştınız, Türkiye'ye para gelmedi.' dediler. Ben de dedim ki 'Yurt dışı seyahatlerimde kimseden para istemedim.' 'Türkiye’nin acil dış kaynağa ihtiyacı var, gelin bize para verin.' demedik. Programımızı anlattım, 'Dijital dönüşüm olacak, gelin yatırım yapın.' dedik. 'Yeşil dönüşüm olacak, gelin yatırım yapın.' dedik. Yurt dışı seyahatlerimde Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyelinden ve sunduğu fırsatlardan bahsettim."

"Kredi derecelendirme kuruluşları, piyasanın gerisinde"

Merkez Bankasının hem brüt hem de net rezervlerinin siyasi istikrar pekiştikten sonra, belirsizlik azaldıktan sonra, yani Cumhurbaşkanı seçiminden sonra çok hızlı şekilde arttığını ve şu an itibarıyla 142,5 milyar dolar civarına geldiğini belirten Şimşek, şunları aktardı:

"Net rezervler eksi deniyor. Bu konuya açıklık getirmek istiyorum. Uluslararası normlara göre yapılan hesaplamayı dikkate alır ve yurt dışından aldığımız swapları çıkartırsak, Türkiye’nin net rezervleri 17-18 milyar dolar artıda. Cari açıktaki daralma, portföy tercihleri ve yurt dışından portföy girişiyle rezervlerimizi kalıcı bir şekilde güçlü seviyelerde tutacağız."

Türkiye'nin dış borcunun piyasa fiyatlamasının 2 veya 3 kademe daha yüksek kredi notuna tekabül ettiğine dikkati çeken Şimşek, "Kredi derecelendirme kuruluşları, piyasanın gerisinde. Önümüzdeki süreçte kredi notunda da artışlar göreceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Editör: Emre Gündoğdu