AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda, "Eğitim ve Öğretimde Fırsat Eşitliği" konusunda sunum yapan Tekin, genel bütçeden 2002'de eğitime ayrılan 7,60'lık payın 2003'te 6,91'e düştüğünü, 2023'te bu oranın 9,74'e çıktığını, eğitim bütçesinin artmasının ülkelerin demokratikleştiğini göstermesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Tekin, bugün görev yapan 1 milyon 200 bin öğretmenden yaklaşık 800 bininin AK Parti döneminde atandığını, 2002'de 43 bin olan okul sayısının şu an 74 bine ulaştığını ve 751 bin dersliğin bulunduğunu aktardı.
İlköğretimde 2002'de ortalama derslik başına 36, bu yıl itibarıyla da 23 öğrenci düştüğünü bildiren Tekin, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının da 28'den 16'ya indiğini anlattı.
Tekin, ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısının 30'dan 22'ye düştüğünü belirterek, "Bu rakamları ülkenin ismini kapatarak anlatsak, yani '20 yılda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı yarı yarıya azaltılmış dense, o ülkede eğitim devrimi yapıldı' diye eğitim bilimleri kitaplarında, eğitim fakültelerinde ders olarak okutulur. Ama maalesef bu konuda yaptıklarımızı çok fazla anlatmakta başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz." diye konuştu.
Bir eğitim öğretim döneminde 249 milyon kitabı öğrencilere dağıttıklarını hatırlatan Tekin, Fatih Projesi kapsamında halihazırda 12 bin 500'ü fiber olmak üzere 45 bin 580 okulun internet erişimine sahip olduğunu, bu okullarda da yüzde 83'e denk gelen 618 bin derslikte akıllı tahta bulunduğunu kaydetti.
"28 ŞUBAT'I YAPANLAR, EĞİTİM İHALESİNİ FETÖ'YE VERDİ"
Bakan Tekin, 2002 öncesinde "yasaklarla dolu" bir eğitim sisteminin bulunduğuna işaret ederek, başörtüsü, okulda namaz, kesintisiz eğitim ve ders kitaplarıyla ilgili "yüzlerce" yasak olduğunu anımsattı.
"Bugün mesleki ve teknik eğitimde yaşadığımız sıkıntıların önemli bir kısmının sebebi 28 Şubat sürecinde yaşadıklarımız." diyen Tekin, "28 Şubat'ı yapan kişiler, bu anlamda yaptıkları işin eğitim ile ilgili ihalesini FETÖ'ye vermiş durumda idiler. 28 Şubat'a kadar FETÖ'nün okul ve dershane sayısını, 28 Şubat'tan sonra FETÖ'nün okul ve dershane sayısını kıyasladığımızda geometrik bir artış var." ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, çocukların ibadet alanlarıyla ilgili sorunları konusunda yönetmelik değişikliği yaptıklarını ve 2014'ten itibaren isteyen öğrencilerin namaz kılabilmesi için okullarda "doğal aydınlatmalı ibadet alanı" açılması zorunluluğu getirildiğini anımsatan Tekin, 2014'teki yönetmelik değişikliğiyle ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin de başörtüsü takabilmesinin önünü açtıklarını hatırlattı.
Bakan Tekin, öğrenci ve öğretmenlerin cuma namazı kılmalarını da mümkün hale getirdiklerini, 2023'ün başında okul öncesi ilköğretim kurumları ile yatılı bölge okullarında uygun mekanda mescit açılması zorunluluğunun yürürlüğe konulduğunu söyledi.
Azınlık okullarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tekin, "Şu an Türkiye'de bu ülkenin vatandaşı olan azınlık mensubu herhangi bir vatandaşımız, istediği türde eğitim almakta özgürdür. Şu an Türkiye'de Ermeni okulları, Musevi okulları ve Rum okulları kendi müfredatlarını uygulama özgürlüğüne sahiplerdir. Biz, birçok ülkede kendi okulumuzu açamazken kendi ülkemizde azınlıklarla ilgili her türlü özgürlükleri tanımış durumdayız." dedi.
"KENDİ İNŞA ETTİĞİMİZ YEPYENİ BİR EĞİTİM MODELİ İLE SAHAYA ÇIKMALIYIZ"
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ismiyle bir öğretim programı yayınladıklarını aktaran Bakan Tekin, her ülkenin uluslararası ana parametrelerini alarak, bunun üzerine o ülkenin kendi toplumsal yapısını ve beklentilerini yerleştirerek, kendilerine özgü bir eğitim öğretim programı oluşturduğu değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, "Madem Türkiye iddialı bir ülke haline gelecek, madem Türkiye Yüzyılı iddiası ile yola çıktık, o zaman eğitim öğretim süreçlerinde de biz kendimize ait, kendi inşa ettiğimiz yepyeni bir eğitim modeli ile sahaya çıkmalıyız." diye konuştu.
Bakan Tekin, OECD başta olmak üzere uluslararası eğitimle ilgili temel parametreleri aldıklarını vurgulayarak, "Biz çocuklarımızın değerlerimize sahip çıkan erdemli birer birey olarak yetişmesini istiyoruz. Biz de programlarımıza bunu yerleştirdik ve adına 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' dedik." açıklamasında bulundu.
Bu modelin 2024-2025 eğitim öğretim yılının başından itibaren her kademenin ilk sınıfında uygulanmaya gireceğini belirten Tekin, şu bilgileri verdi:
"Bize özgü ve uluslararası parametrelerin tamamının dikkate alındığı bir model. Merhamet, vatanseverlik, ahlak ve erdem gibi değerlerimizin yerleştirildiği bir müfredat. Bu müfredata 26 dersle başladık. Öğrenci programları, ders notları tamamlandı. Öğretmen arkadaşlarımızla ilgili materyaller de kısmen tamamlandı, EBA'ya yükleniyor. Öğretmen arkadaşlarımız da yaz boyunca eğitildi. Bu yeni müfredatımızın bir farklılığı var, bahsettiğimiz değerler ayrı bir ders olarak yok. Müfredatta, programlar içinde ya da derslere baktığınızda değerler eğitimi gibi bir dersi görmeyeceksiniz."
Tekin, insan hakları, insanın insan üzerindeki hakları, doğanın, hayvanların, çevrenin, haklarının tamamının müfredatın içine tüm derslere yedirildiğini aktardı. Tekin, "Bizim müfredatımızda hiçbir ülkeyi, hiçbir ulusu, hiçbir milleti aşağılayan, ötekileştiren bir ifadeye rastlamazsınız. Çünkü, biz bunları 2011 sonrasında müfredatımızda tamamen ayıkladık." dedi.
"DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMA BİLİNCİNİ ÇOCUKLARIMIZA VERMEK İSTİYORUZ"
Türkiye'de 1 milyonun üzerinde yabancı misafir öğrenciye sağlıklı biçimde eğitim verdiklerini dile getiren Tekin, "Bunlar bizim açımızdan önemli göstergeler. Biz, birçok uluslararası toplantıya katılıyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok, benim bugünlerde çok medyaya düşen bir tartışmam var, Fransız okulları. Türkiye'deki bahsi geçen, yasal dayanağı bulunmayan Fransız okullarının müfredatında, Osmanlı'nın Ermeni soykırımı yaptığına dair anlatımlar var. Bunlar, bizim açımızdan çok önemli göstergeler." dedi.
Tekin, bir soru üzerine, mevcut müfredatta inkılap tarihi dersini değiştirerek, Cumhuriyet tarihine dönüştürdüklerini söyledi. Tekin, şöyle devam etti:
"Şu an inkılap tarihi dersimiz, Cumhuriyet tarihi dersine dönüşmüş durumda ve bunun içerisinde 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz da var. Dolayısıyla, bu demokrasiye sahip çıkma bilincini çocuklarımıza vermek istiyoruz. Bunu biz böyle anlatınca CHP'den siyasetçiler karşı çıkıyorlar. Ben de çok doğal karşılıyorum, çünkü ben 27 Mayıs'a 'darbe' diyorum, onlar 'devrim' diyor. Hatta darbeden sonra hükümeti kuran dönemin Başbakanı İsmet İnönü döneminde Başbakanlık 'Ak Devrim' diye kitap basmış. Dolayısıyla onların parametreleriyle bizimkisi çok farklı. Aynı şey laiklik için de geçerli. Mesela bizim programımıza eleştiri yöneltiyorlar. Ben de çok açık yüreklilikle şunu söylüyorum. Ben programlarımızın dini inanç, ibadet hürriyetini garanti altına alması, insanların inançlarına saygı gösterilmesi anlamında bizim müfredatımız dört dörtlük bir müfredattır. Fakat Cumhuriyet Halk Partisi ile bağdaşması mümkün değildir bunun."
Cumhuriyet Halk Partisi'nin laiklik anlayışı ile kendilerininkinin farklı olduğu görüşünü dile getiren Tekin, "1940'lı yıllarda Anadolu'nun her tarafında Kuran-ı Kerim okumanın yasaklandığı, camilerin ibadete kapatıldığı, ezanın orijinal haliyle okunmadığı politikaları Cumhuriyet Halk Partisi hangi gerekçe ile hayata geçirmiştir, laiklik başlığı altında hayata geçirmiştir." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başörtüsüne özgürlük getiren maddeyi laiklik ilkesine aykırı buldular. Onların laiklik anlayışı ile bizimki örtüşmez, mümkün değil. Aynı şey 2014 yılında yaptığımız başörtüsü, ibadet alanları ve benzer konularla ilgili değişiklikleri de laiklik ilkesine aykırı buldukları için o yönetmelikleri Danıştay'a taşımışlardı. Dolayısıyla, bizim Cumhuriyet Halk Partisi ve benzerlerinin tanımladığı biçimde laiklik ya da darbe, vesayet konusunda onlarla kavramsal olarak aynı noktada uzlaşmadığımız için eleştiri konusu oluyor. Ama endişe etmeyin, laiklik de insan hakları da darbeler ve vesayet de çocuklarımıza çok sağlıklı bir şekilde verilecek."
AA