Bakan Tunç, canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan ve YİK Başkanı Aras'ın dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturmaya yönelik değerlendirmesi sorulan Tunç, sözlerine bu kişilerin gözaltına alınmadığını, ifadeye çağrıldıklarını belirterek başladı.

Söz konusu soruşturmanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasından önce başlatıldığını vurgulayan Tunç, "Sivil toplum kuruluşları özgürce görüşlerini ifade edebilirler. Tabii bunu ifade ederken özellikle devam eden soruşturmaları etkilemeye yönelik birtakım örnekler verir, sıralamalar yaparsanız o zaman yargıya müdahale olarak algılanabilecek hususlar olur." dedi.

Tunç, TÜSİAD açıklamalarının Türkiye'de hukuk güvenliğine yönelik eleştiriler içerdiğini belirterek, şunları dile getirdi:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 'Bugünkü yönetimin Haçlı Seferleri'nden daha fazla bu ülkeye zarar verdiğini' söylediğinizde ve buna benzer 'Sayın Cumhurbaşkanı casusları Türkiye'ye sokmuştur' dediğinizde, bunlar bir iddia neticede. Bu iddiayı soruşturan yargı makamı, bunun suç teşkil edip etmediğini değerlendirecek."

CHP'NİN KURULTAYINA İLİŞKİN BAŞLATILAN SORUŞTURMA

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda "para karşılığı oy kullandırıldığı" iddialarıyla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirten Tunç, bazı CHP delegelerinin bu iddialara ilişkin dilekçeler verdiğini aktardı.

"Sayın Özel'in kimseyi suçlamasına gerek yok, burada tamamen CHP delegelerinin ortaya attığı iddialar, dilekçeler var." ifadesini kullanan Tunç, şunları kaydetti:

"Tüm deliller toplanır ve bu deliller ışığında Siyasi Partiler Kanunu'na bir aykırılık var mı, bir suç var mı, yok mu buna yargı karar verir. Dolayısıyla o soruşturmanın sonucunu beklemek lazım. Ceza soruşturmasında bir suç var mı, yok mu, somut bir delil var mı, yok mu, burada cezalandırılması gereken kişi var mı, yok mu, buna yargı kararı verecek."

İMAMOĞLU HAKKINDAKİ SORUŞTURMALAR

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalara ilişkin Bakan Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında gerçekleşen soruşturmalar ortada, kamuoyunun gündeminde. Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylediği iddia edilen kelime ile alakalı istinafta. Yine Ordu Valisine yönelik söylediği, tabii bu ifadeleri benim Adalet Bakanı olarak buradan söylemem doğru değil, bu da Yargıtay'da. 'Bunlar niye çabuk bitmiyor? Eğer bu davalar biterse bu iktidar 2028'i göremez, seçimi göremez' gibi sözler doğru değil. Burada özellikle yargıya yönelik aslında bir taciz var, müdahale var.

Cevdet Yılmaz’dan şehit Mustafa Uslu için taziye Cevdet Yılmaz’dan şehit Mustafa Uslu için taziye

Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili, bu yürüyen soruşturmalarla ilgili olarak, şimdi Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturmanın Büyükşehir Belediye Başkanı ile ne ilgisi var? Çıkıp siz diyorsunuz ki 'Bu başsavcı seyyar giyotin, zihni çürümüş' bunlar ağza yakışacak sözler değil. Bir ilin belediye başkanı, o ilin başsavcısına bunu söylediği zaman ne olur o ildeki durum? Dolayısıyla sorumluluk makamında olan herkes özellikle yargı ile ilgili eleştiri yapılabilir. Ama yargı mensuplarına yönelik hakarete varan ifadeler kullanırsanız, işte bilirkişinin özellikle ses kaydıdır, bilirkişinin isminden yola çıkarak birtakım eleştiriler, karalamalar yaparsanız bunlar doğru değil tabii."

CHP'nin yapıcı bir muhalefet yapmadığını, ülkenin faydasına bir muhalefet olmadığını belirten Tunç, "Yargıya, adalete yönelik birtakım karalamalarla özellikle huzur ortamını ortadan kaldırmaya yönelik bir mücadele yürütüyorlar." dedi.

"BURADA HERHANGİ BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU OLAMAZ"

Adalet Bakanı Tunç, DEM Parti'nin İmralı ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti:

"Sayın Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili başlattığı konuşması oldu. Amaç bu ülkeyi terörden temizlemek. Sayın Bahçeli'nin amacı da buna yönelik. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu söylemlere destek vermiş olması önemli. Bu süreç içinde DEM Parti'nin İmralı ile görüşme talepleri sağlandı. İki kez görüşme yapıldı. Üçüncü bir talep henüz söz konusu değil. Olursa elbette değerlendirilecektir."

İmralı'dan videolu mesaj gönderileceği şeklinde iddiaların hatırlatılması üzerine Tunç, şöyle konuştu:

"Mevzuatımızda bir hükümlünün video ile kamuoyuna seslenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Yanlış anlamaları ortadan kaldırmak lazım. Hedefimiz, ülkemizi terörden temizlemek. 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyoruz. Büyük kayıplarımız oldu, binlerce şehit verdik. Terörün sonlandırılmasına odaklandığımız bir dönemi başlatalım istiyoruz. İç cephemizi kuvvetlendirmemiz lazım. Şehit ailelerimizi incitecek herhangi bir tutum içinde de olamayız. Terör elebaşısı bir açıklama yapacaksa bu açıklama terör örgütüne yönelik ve silah bırakmaya yönelik olacak. Terör örgütü kendini fesheder, silah bırakırsa Türkiye, terörsüz bir Türkiye'ye adım atmış olur. Burada herhangi bir pazarlık, al-ver süreci söz konusu olamaz."

"Kent uzlaşısı ile ilgili yeni operasyonlar yapıldı. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Tunç, soruşturmanın devam ettiğini ve sonucuna yargının karar vereceğini söyledi.

Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu kapsamda HDK ile ilgili devam eden bir soruşturma var, terör örgütünün çatı yapılanması olarak bilinen bir örgüt. Onların talimatıyla bu listelere aday gösterilen kişiler varsa burada tabii ki siyaseten de önemli bir problem ortaya çıkar. 'Kent uzlaşısı' denilen girişimin özellikle terör örgütünün belediyelere yerleştirilmesi, terör örgütü uzantılarının belediyelerde icra makamlarında bulunması ve belediye kaynaklarının hem işe alınanlar bakımından hem de kamu kaynakları bakımından eğer teröre bir finans oluşturma niyeti varsa bu tabii ki büyük bir problem. Bunu yargı soruşturacak."

"Kent uzlaşısı ve İstanbul'da yerel seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisinde Ekrem Bey ve listeler ona bırakılmıştı diye biliyoruz. Böyle bir irtibat kurulursa siyasi sonuçları olabilir mi?" şeklindeki soruya Tunç, "Soruşturmanın seyri, alınacak ifadeler, tespit edilecek deliller bunlar önemli. Gerek kurultay ile ilgili şaibe soruşturması, ifadelerde irtibatlı olan kişiler var mı, yok mu, hepsi yargısal süreçlerin ortaya çıkaracağı hususlar." dedi.

"TAKVİM ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YAYINLANACAK"

İnfaz düzenlemesine yönelik de bilgiler aktaran Tunç, 22 yıl sonra reform yapılmasına yönelik eleştirilerin olduğunu söyledi.

Yargı reformuna masa başında karar vermediklerini ve 1,5 yıldır tüm taraflarla görüştüklerini belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Takvim önümüzdeki günlerde yayınlanacak. 23 Ocak'ta Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştı. Yargı Reformu Belgesi'nin ilk ceza adaleti kısmıyla ilgili 55 maddelik kanun taslağını hazırladık. Bakanlıklarımıza gönderildi, görüşlere açıldı. Toplum huzurunu bozmaya yönelik suçlarla ilgili, cezalarla ilgili caydırıcılığı artırmaya yönelik birtakım düzenlemeler olacak. Mesela trafik tartışmasında arabadan inmek suç olacak, inen o suçu işlemiş olacak. Sadece para cezasıyla kalmayacak. Bunun suç olup olmayacağını Meclis belirleyecek ama biz ihtiyaçlar doğrultusunda görüşümüzü arz edeceğiz, vekiller bunu tartışacak.

Örneğin, trafikte kavga oldu, saldırı gerçekleşmedi, trafikte indi, önünü kesti, trafiği kesti, makas attı... Tüm bunlar trafik kazalarına neden olan sebepler. Ehliyetlerinin alınma süresinin uzatılması, tüm bunlar taslağımızda var. Meskun mahallerde atılan silah atışları, özellikle düğün, asker uğurlamalarında vatandaşlarımız maganda kurşunuyla vefat ediyor, kurusıkı da dahil olmak üzere, birtakım caydırıcı tedbirler alıyoruz. Bilişim suçları, dolandırıcılık, telefonla dolandırıcılık, almamız gereken tedbirler var, bunları belirledik. Telefon hattı aboneliğinin sınırlandırılması gibi telefon hatlarının güncellenmesi konularında düzenlemeler olacak."

Basit suçlar ve cezası az olan suçlarda tutuklama tedbirinin ve denetimli serbestliğin çok eleştirildiğini belirten Tunç, "Kimsenin tutuklanmasını istemeyiz ama bir suç da ortaya çıktığında eğer somut bir delil de varsa, kuvvetli suç şüphesi işlendiğine dair tutuklama gerçekleşebiliyor. 2 yılın altındaki suçlar bakımından tutuklama yasağı olsun ama kişinin suç işleme eğilimi, suçun işleyiş şekli ve kamu düzenini bozma tehlikesi olduğunda da hakime bir takdir yetkisi verilmeli." dedi.

Yarı açık cezaevlerinde kapasite fazlalığı olduğu ve denetimli serbestliğin orada da olup olmayacağına yönelik soru üzerine Tunç, "Yaklaşık 80 bin hükümlü şu anda iş yurtlarımız kapsamında ve bahsettiğim açık cezaevinde çalışıp kamu yararına çalışan belediyelerle protokol yaptığımız bir kitle var. İnfaz sisteminin amacı suçluyu topluma kazandırmak. Dışarıya çıkacak olan kişinin bir daha suç işlememesi lazım. Ceza adaletinin en önemli amacı budur." ifadelerini kullandı.

"KADINLARIMIZIN MAĞDUR EDİLMEMESİ LAZIM"

Nafaka hukuku konusuna da değinen Tunç, sorun neredeyse kanunda orayı değiştirmek istediklerini, sil baştan düzenleme gibi bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.

Boşanma davalarının uzun sürmesinin taraflara bir faydasının olmadığını ifade eden Bakan Tunç, şunları kaydetti:

"En çok da burada kadınlar mağdur oluyor. Bir boşanma niyeti varsa, 'geçinemiyorum' diyorsa bir kadın ya da erkek, o davayı uzatmamak gerekir. Kişilerin bundan sonraki hayatına imkan vermek gerekir. Boşanma davalarının hızlı bir şekilde yargılama süreçlerinin olması lazım. Buna ilişkin çalışmalarımız var. Nafaka, tazminat, velayet gibi hususların da bu karardan bağımsız değerlendirilmesi söz konusu olabilir. Kadınlarımızın mağdur edilmemesi lazım. Boşandıktan sonra bir kadın eğer çalışma hayatına girmesi de zorsa ve o evlilik nedeniyle mesleğini kaybetmiş de olabilir ve onun mağduriyetini dikkate almamız lazım. Tarafları mağdur etmeyecek şekilde bir çözüm yolu bulunması gerekir. Her dosya farklıdır. Yasal mevzuat ihtiyacı varsa bunun Meclis'te tartışılması gerekir."