Cuma günü size bu köşeden ‘Milli Adalet’ başlığında seslenmiştim. (https://www.liderbursa.com/milli-adalet-h77036.htm)
Yapısal reformlar, Türk’ün kadim adalet geleneği ve evrensel hukukun çarpıklıkları üzerine aktarımda bulunmuştum.
Yanıt, pazar günü geldi.
AK Parti, Bursa’da ‘Türkiye Buluşmaları’ başlıklı program dizisi kapsamında sivil toplum ile bir araya geldi.
AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın himayesindeki programa Selami Altınok ve Fatih Dönmez gibi eski bakanların yanı sıra farklı illerin ve Bursa’nın milletvekilleri katıldı.
Efkan Ala’nın konuşmaları sanki ‘Milli Adalet’ yazıma cevap niteliğindeydi.
Mezkûr yazıda evrensel hukuku eleştirmiştim.
Ala da Filistin'de İsrail askerleri tarafından katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin ölümü ve Gazze’deki soykırıma küresel kamuoyunun seyirciliğini örnekleyerek benzer eleştiriyi yaptı.
Aynı yazıda ekonomik ilerleme için ‘yapısal reform’ vurgusunu Mahfi Eğilmez’in ifadeleri üzerinden yapmıştım.
Ala da şöyle dedi:
“Yapısal reform çalışmalarını başlattık. Sahadaki çalışmalarda bulunan her alanda Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlar neyse biz onları yapalım istiyoruz. Bunların ekiplerini kurduk ve çalışıyoruz. Şimdiye kadar yaptıklarımızla gözle görülen meselelerde önemli mesafeler aldık. Otobanlar, raylı sistemler, hızlı trenler, üniversiteler, Marmaray, üçüncü köprü, havalimanı... İstanbul Havalimanı dünya çapında, dünyanın bir numarası haline geldi. Gözle görülen altyapı meselelerinde Türkiye gerçekten önemli mesafeler aldı fakat şimdi de akılla görülebilecek olan meselelerde reformlar yapacağız ve onlara önem vereceğiz.”
O yazıda “Türk adaleti ve kendi hukukumuz” demiştim.
Ala adalet ve hukukta yapısal reformu vurguladı ve sivil anayasa parantezi açtı:
“Siyaset insanların hayat tarzına karışmak için değil, onu kolaylaştırmak için yapılır. İşleri zorlaştırmak değil, onları çözmek için yapılır. Problemden yararlanmak için değil, onları çözmek için siyaset yapıyoruz. O zaman gelelim bir araya, muhalefeti, iktidarı, ittifaklar hep birlikte bir yol haritası olsun. Anayasa bu ülkenin kaynaklarını kullanım kılavuzudur, aynı zamanda hakları garanti altına alan bir sözleşmedir, toplumun bir siyasal hedef birliğinin tapu belgesidir. Onun için bunu yapalım, sivil bir biçimde ve milletimizle paylaşalım. Bu tartışmaları geride bırakalım, ekonomik olarak var gücümüzle ileriye doğru emin ve hızlı adımlarla gidelim.”
Ala konuşmasının devamında ‘ülkenin anayasadan önemli sorunları var’ eleştirilerine 14 Mayıs seçimlerinden örnek vererek 6’lı Masa’nın ilk hedefinin ‘sistem değişikliği’ olduğunu hatırlatıp şöyle dedi:
“Sistem değişikliği. Demiyorlar mıydı; 'Bu sistemi değiştireceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme döneceğiz' ana mesele değil miydi? Evet. Peki bunu neyle yapacaktınız? Anayasayla.”
***
Gelelim toplantıya dair izlenim ve görüşmelerime…
Görünen o ki AK Parti, 31 Mart travmasını halen üzerinden atabilmiş değil. Atması da zor gibi…
Seçim sonrası toplumdaki değişim beklentisinin karşılanmadığı da bu tarz programlara katılım ve heyecan eksikliğinden anlaşılıyor.
Aynı zamanda fısıltıları dinlediğinizde kitlenin parti ve partililere inancının zayıfladığı duyuluyor.
Ala, anayasa değişikliğinin gerekliliğine dair mantıklı bir izah çizmeye çalışsa da kitlenin zihninde önceliğin bu olmadığı görülüyor.
Toplantıya katılan ismini vermeyeceğim birkaç sivil toplum temsilcisi de benzer yönde kanaat bildirince şahsi gözlemimin sağlamasını yapmış oldum.
“22 yılın sonunda geldiğimiz nokta bu olmamalıydı” diyen bir sivil toplum temsilcisi, Ala’nın “Sadece binaya, ölü yatırımlara, bir seferlik yatırımlara değil öyle reformlar yapalım ki üretime yönelsin” sözlerini hatırlatarak “Bunun bugüne kadar yapılamamasının önündeki engel anayasa mıydı?” diye sorguluyor haklı olarak.
Ona verdiğim cevapta Ala’nın şu sözlerini hatırlattım: “Biz buraya kadar getirdik. Eşiğe dayandık. Eksiğiyle fazlasıyla. Hiç kimse yaptığı her işin her zaman doğru olduğunu iddia edemez.”
Şöyle dedi: Fakat anayasa yapmak bugüne kadar yapılan işlere benzemez…
Ala, yeni ve sivil bir anayasaya hakkında katılımcılara ‘bunu yapmak zor değil’ dese de içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik denklem başlıktaki soruya olumlu bir yanıt vermeyi güçleştiriyor.
Zira toplumsal mutabakat temsilini görebildiğimiz başlıklar giderek azaldı.
Saygıyla…