Bir büyük göç kapımızda.
İsrail Lübnan’ı bombalarken aynı zamanda Lübnanlıların kuzeye göç etmelerini istiyor.
Bombalayacaklarını söylüyor.
Batıyı aldatarak havadan broşürler atarak halkı göçe zorluyor.
Lübnan ile Hatay arası yaklaşık bir saat.
Amerika dün Irak’ı bombalamış, yüz binlerce insan Türkiye’ye göç etmişti.
Özal insanlık adına kapıları açmak zorunda kalmıştı.
Sonra Esat denen cani çıktı ortaya.
O’da kendi halkını bombalayarak öldürüyordu.
Suriye’den on binlerce insan gene sınırımıza dayandı ölüm korkusuyla.
Açtık gene insanlık adına kapılarımızı.
Şimdi sırada Lübnanlılar var.
İsrail Lübnan’ı işgal etmek istediğini açık açık söylemese de Hizbullah’ı bahane ederek sınırımıza dek dayanacak.
Lübnanlıları sürüyor ülkemize doğru.
Sınır dışı ediyor, göçe zorluyor.
Iraklılar gibi Suriyeliler gibi Lübnanlılarında gidecekleri, sığınacakları, yardım dilenecekleri başka kapı yok.
Büyük Türk milleti insanlık adına kapılarını açıyor.
Bir milletin büyüklüğü ekonomisi ile değil, teknolojisi ile değil, topraklarının genişliği ile değil, nüfus çokluğu ile değil, insanlık duygularının ve asaletinin yüceliğiyle bir millet büyüktür.
O millette dünyada sadece biziz.
Bu millet, asil necip ve büyük bir millettir.
Dünya’da ne kadar mazlum millet varsa onlara el uzatmış ve uzatmaktadır.
Uzak ve yakın tarih buna şahittir.
İşte şimdi bir kez daha büyük bir göç ile karşı karşıyayız.
Yarın, öbür gün yüz binlerce Lübnanlı kapımıza dayanacaktır.
İsrail öldürüyor Türkiye yaşatıyor.
Ne yapalım şimdi?
Kapıları sıkı sıkıya kapatalım mı?
Askerleri sınıra dizip “sakın içeri almayın” mı diyelim?
İnsanlık ölürken biz büyük bir millet, Türk milleti olarak mazlumlara el uzatmayalım mı? “Gelmeyin, nereye giderseniz gidin, zaten sığınmacılardan bıktık, usandık bir de siz gelmeyin” diyip çoluk çocuk, bebek, kadın, erkek herkesi İsrail’in bombalarına mı bırakalım?
Büyük göç kapıda!