Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen yıl 17 Eylül'de bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada, 2025 yılının sonunda enflasyonun yüzde 20’nin altına indirilebileceğini açıklamıştı. Bu açıklama Anadolu Ajansı tarafından haber olarak abonelere iletilmişti. Bakan, açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: "2025'in ilk çeyreğinde enflasyon yüzde 30'lu rakamlara düşecek. Haziran, temmuz gibi çok büyük ihtimalle yüzde 20'li rakamlara düşecek. Belki daha önce de düşer. 2025'in sonunda enflasyonu yüzde 20'nin altına indirebileceğimize samimi şekilde inanıyorum. Kredibilite, konuşarak kazanılmaz, sonuç üreterek elde edilir. Enflasyonla ilgili tereddütlere saygı duyuyorum ama biz inanıyoruz ve programımız sonuçları üretecek. Kalıcı refah artışı için, daha adil gelir dağılımı için enflasyonu tekrar tek haneye indireceğiz."
***
Ancak, yeni yılın ilk ayında TÜİK’in açıklamasına göre fiyatlar yüzde 5,03 oranında zamlandı. Bu rakam, son dört yılın en düşük enflasyonu. Yıl sonuna kadar hedeflenen yüzde 20'lik enflasyonu tutturabilmemiz için, şubat da dahil olmak üzere yılın kalan 11 aylık döneminde enflasyonun aylık yüzde 1’i aşmaması gerekiyor. Çünkü yılın bir aylık döneminde bile hedeflenen enflasyon oranının dörtte biri aşılmış durumda.
***
Konfüçyüs’ün çok sevdiğim bir sözü vardır: "Ağacın başına çıkabilmek için gökyüzündeki yıldızları hayal edeceksin." Başarılı olabilmek için elbette hedefleri büyük tutacaksın. Büyük hayallerin olacak. Umudun olacak. “Nasıl olur?” demeyeceksin; “Neden olmasın?” diyerek hayallerini ve hedeflerini gerçekleştirmek isteyeceksin. Ancak hayaller kurarken gerçeklerden de kopmayacaksın. Bu hayalleri gerçekleştirebilmek için çalışacaksın. Dileriz ki, hedeflenen enflasyon oranları tutturulur ve fiyat istikrarı sağlanır. Paramızın değer kaybı önlenir.
***
Bundan 20 yıl önce, 1 Ocak 2005 tarihinde Türk lirasından 6 sıfır atarak, bir milyon lirayı 1 lira (YTL) yapmıştık. Şayet enflasyon canavarını kontrol altına alamazsak, attığımız 6 sıfırı kısa sürede geri alabiliriz. Nitekim, o sıfırların biri çoktan atıldı. O yıllarda, 1 YTL’nin değeri 1 ABD dolarının azıcık altındaydı. Hatta o yıllarda ekonomistler arasında “Dolar bir liraya düşer mi?” tartışmaları vardı. Dolar, bırakın düşmeyi, özellikle son yıllarda değer kazandı. Altın fiyatları ise adeta uçtu.
***
Şubat ayının ilk haftasında, 1 ABD doları 36 lirayı da aştı. Yani paramız, son 20 yıllık süreçte ABD doları karşısında bile 30 kata yakın değer kaybetti. Çarşıya pazara alışverişe nakit parayla gittiğimizde, binlerce liralık harcama yapıp cüzdanlarımızı boşaltsak da ihtiyaçlarımızı karşılayamadan evimize dönüyoruz. Çünkü yanımıza aldığımız paralar, ihtiyaçları karşılamaya yetmiyor. Bu nedenle kredi kartı ve mobil bankacılıkla yapılan harcamalar her geçen gün artıyor.
***
Bir ay önce, zincir marketin balık reyonunda barbun balığının kilosu 2.990 liraydı. O esnada yaşlı bir adam, aldığı balığı kasadan geri getirdi ve “Ben 299 lira sandığım için almıştım, 2.990 lira olduğunu anlayamamıştım. Ben bu parayı ödeyemem” dedi. Yaşlı adam kafasında sıfırı atıp balığı almış. Balık tezgahındaki kadın personel, rakamları fark edemeyip kasadan dönenlerin çok olduğunu söylemişti.
SON SÖZ
Geçen yılı "Emekli Yılı" ilan etmiştik, bu yılı ise "Aile Yılı" ilan ettik. Şayet kutsal kabul ettiğimiz aile kurumunu yaşatmak istiyorsak, önce ekonomik sorunları çözmek gerekiyor.