AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bir televizyon programına katılarak bölgedeki ve dünyadaki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik, özellikle Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"HTŞ ÖNCE KENDİSİNİ SAVUNMA İÇİN POZİSYON ALDI"
Herkesin bildiği, artık televizyonlarda ezberlediği bir sürü gücün konuşlandığı durum vardı. Asıl HTŞ'nin çıkış yeri İdlib'di. İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi vardı. Rejim adına orada bulunanların saygı göstermesi gerekiyordu. Uzun zamandır olan bir şey vardı. Rejim İdlib'te gerginliği azaltma bölgesine saygı göstermiyordu. Biz de oradaki unsurlara 'daha fazla kan dökülmesin' diyorduk. Onun için Esad'la görüşmek istiyorduk. İdlib'deki güçler bir noktaya kadar sabrettiler. 'Herhangi bir hareketlilik içine girmiyoruz ama rejimin saldırıları devam ediyor' diyordu. HTŞ önce kendisini savunma için pozisyon aldı. Daha sonra dokunulmaması gereken rejimin ele geçirdiği yerlere geri almak için hareket ettiler.
ESAD'IN KAÇISI
Burayı çok kolay alınca ilerlemeye başladılar. Görüldü ki, rejim ordusunun herhangi şekilde savaşacak kapasitesi kalmamış. O kadar süratli ilerlenildi ki, ne bir rejim unsuru direniyor ne başka bir şey direniyordu. Aslında rejim ordusu kendi bölgesini savunma bakımından ana unsur değil. Onun yerine savaşan vekil güçler ana unsurları oluşturuyormuş. O destekleyen unsurlarda da geri çekilme olunca rejimin mücadele etme kapasitesinin olmadığı görüldü. Esad'dan yapılan açıklamada 'Bana tek tek mevzilerin çökmeye başladığını söylediler. Ruslar organize ettiler Suriye'den çıkmamı sağladılar' dedi.
"ESAD'IN ŞİMDİYE KADAR NİYE GİTMEDİĞİNE ŞAŞIRMAK LAZIM"
Biz mevcut mutabakatlara uyulsun, bir siyasi çözüme kavuşulsun istedik. Çağrıların anlamı buydu. CHP Lideri Özgür Özel anakronik tutumu devam ettiriyor. Bizim açıklamamızla sayın Özel'in çağrı yaptığı zaman gerçeklik değişmiş. O saatten sonra yapılan çağrıya Esad bile şaşırmıştır. Saatler içinde harita değişiyordu. Bu rejim unsurları bundan sonra ne için savaşacaklar? Halkın desteği kaybedilmiş, Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve HTŞ'ye kadar gruplar var. Aradan 13 yıl geçmiş. Esad'ın şimdiye kadar niye gitmediğine şaşırmak lazım. Ona verilen destekler belli.
"ALTTAKİ DESTEK ÇEKİLİNCE AYAKTA DURAN YAPI DARMADAĞIN OLDU"
Hizbullah'ın Lübnan'a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran yapı darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir'in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerin B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış. Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu değil. Biz 'daha fazla kan dökülmesin, siyasi bir çerçeve çıksın' dedik. Esad buna yanaşmadı.
"BU KADAR KAN DÖKÜLMEYECEKTİ"
Cumhurbaşkanımızın Esad'a söylediği konulardan bir tanesi de 'Suriye'deki Kürtlere vatandaşlık ver eşitlik ver' demişti. Bugün Suriye Kürtleri diyerek PKK/PYD terör örgütünü savunan siyasi çizginin gündeminde böyle bir değerlendirme yoktu. Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye'deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer alan tek ülke Türkiye'ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti.
"ÖZGÜR ÖZEL'İN YAPTIĞI ÇAĞRIDAKİ GERÇEKLİKLE BİRBİRİNİN İLGİSİ YOK"
Biz Arap Baharı dalgasını görüp de Suriye ile görüşmeye başladığımızda ABD'den gelen tepki 'haydut bir devletle görüşmeyin' olmuştu. Eksen kaymasıyla ilgili propagandanın en zirveye çıktığı konulardan birisi bölge halklarını korumak üzere geliştirilen inisiyatif çerçevesinde Esad'la yapılan görüşmelerdi. Daha sonra John Kerry gitti oraya ziyaret etti. Cumhurbaşkanımızın 'sahada kan dökülmesin' dediği gerçeklik ile Özgür Özel'in yaptığı çağrıdaki gerçeklikle birbirinin ilgisi yok.
COLANİ İLE KALIN NE GÖRÜŞTÜ?
Türkiye'nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve küçük gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika'nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika'nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var.
"PYD'NİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇTİ"
Yukarımızda bir savaş var. Aşağıda askeri hareketlilik oluyor. Bütün bu süre içinde TSK'nın ortaya çıkan çatışmalarla ilgili analizleri yüksek isabete sahip. Hangi harekatın nasıl sonuçlanacağına dair değerlendirmeleri de son derece yüksek isabetle tespit edildi. Silahlı kuvvetlerimizin bu kapasitesiyle gurur duymak olur. Rafta bir ürün olur, son kullanma tarihi geçmiştir. PYD böyle bir şey. Son kullanma tarihi geçti ama rafta duruyor. Muhtemelen mevzuyu buraya getirecekler, 'bunlara herhangi şekilde dokunmayın' dediler. Bu beyanların dışında 2 gündür PYD/PKK çevresinin attığı çığlıklara bakınca, sahadaki gerçeklikte bir değişim olduğu gözüküyor. Bu istediğimiz noktada değil. Suriye'nin ordusu dışında hiçbir silahlı güç istemiyoruz diyorlar. PYD/YPG'nin böyle bir tabanı yok. Orada başka Kürt gruplar var. Bunların her biri PYD/YPG'yi destekliyor diye bir şey yok. Aktif petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları ne hikmetse PYD/YPG'nin olduğu bölgedir.
SURİYE DİPLOMASİSİ
Bütün dünya Cumhurbaşkanımızla görüşmek istiyor.
Kayan: Sabah.com.tr