Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Aziz milletim değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli misafirler sizlerin kalbi duygularımla muhabbetle selamlıyorum. Çeşitli medya mecraları üzerinden bizleri takip eden tüm vatandaşlarıma yol ve dava arkadaşlarıma teşkilatımızın cefakar mensuplarına sizlerin aracılığıyla selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Buradan, milletin kürsüsünden, 13 yıllık mücadelenin ardından muhteşem ve muazzam bir zafere imza atan Suriyeli kardeşlerimizi kemal-i hürmetle selamlıyorum.
Şam'ın kahraman evlatlarını yiğit evlatlarını zulme ve zalime boyun eğmeyen vakur evlatlarını şahsım, partim, ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyor, zaferleri hayırlı, mübarek olsun diyorum.
Rabbim muhabbetimizi yol ve dava arkadaşlığımızı daim eylesin.
Aziz kardeşlerim sözlerimi hemen başında Balıkesir'in Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında dün meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 11 vatandaşımıza Allah'tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar niyaz ediyorum. Patlamanın hemen ardından Savunma, İçİşleri ve Çalışma bakanlarımızı Karesi ilçemize gönderdik.
Gerek kurumlarımız gerekse cumhuriyet başsavcılığımız patlama ile ilgili tahkikat başlatmışlardır. Bir kez daha Balıkesirli vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum.
Yine bu sabah Kazakistan'da Azerbaycan Hava Yollarına ait bir yolcu uçağının düştüğünün haberini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Her iki kardeş ülkeye de milletimiz adına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, aynı şekilde yine bu sabah Balıkesir'de bir öğrenci minibüsünün geçişi ve öğrencilerin yolun bir yanından diğer yanına geçmesi esnasında bir tırın çarpmasıyla çocuklarımız ciddi manada yaralar aldı.
Şu anda bunların içinde maalesef yoğun bakımda olanlar var ve bu yoğun bakımın ötesinde de 20 küsur öğrencimizin şu anda bakımı devam ediyor Allah şifalar versin.
"SGK'YE OLAN PRİM BORÇLARINIZI 'TIPIŞ TIPIŞ' ÖDEYECEKSİNİZ"
Her zaman söylüyorum bunların amacı iktidara alternatif olmak değil, muhalefetin konforlu alanında kalarak şahsi iktidarlarını korumaktır. Azıcık aşım ağrısız başım anlayışıyla gemilerini yürütmenin, ceplerini doldurmanın, şişirilmiş faturalar üzerinden zenginleşmenin derdindeler: Kule deyince akıllarına ilk para kulesi, belediye deyince akıllarına ilk yemek geliyor. Ne borçlarını ödeme gibi bir huyları ne de verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir alışkanlıkları var.
SGK'ya en borçlu 10 belediyenin 7'sinin CHP'li olması bunların en tepesinde de 10 milyar liralık borcuyla İzmir'in bulunması tabii ki tesadüf değildir. Bunların belediyeleri arpalık olarak gördüklerini biz zaten söylüyorduk. Ama Sayın Özel, kaş yapayım derken göz çıkartan son açıklamalarıyla bunu kendi ağzından da ikrar etmiş oldum.
Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın, bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK'ye olan prim borçlarınızı 'tıpış tıpış' ödeyeceksiniz.
"ÇALIŞANLARIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEME SÖZÜMÜZE BİR KEZ DAHA SADIK KALDIK"
Asgari ücret çalışmaları dün tamamlandı. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarını 22 bin 104 lira olarak belirledik.
Bu rakam 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına işverene verdiği destek ise 700 liradan 1000 liraya yükseldi.
Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002'de 184 lira yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret son artışla birlikte 628 dolara çıkarmış olduk. Yeni asgari ücretin çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.
Duydum ki CHP bugün galiba meclise de gelmeyecekmiş. Yolları açık olsun. Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık. Onlara rağmen başardık. Parlamento millete hizmet mekanıdır, buradan kaçış olmaz.
Bütçe görüşmeleri sırasında takındıkları uzlaşmaz tavır bunlardan ne köy ne de kasaba olacağını gösteriyor. Varsın onlar yanlışta ısrar etmeyi sürdürsün. Biz işimize bakacağız.
Milletimize hizmet etmeye odaklanacağız. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını amaçlayan daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonunu hedefleyen 2025 yılı bütçemizi aziz milletimizin de sahiplenmesiyle hayata geçireceğiz.
"BÜYÜMEMİZ 17 ÇEYREKTİR KESİNTİSİZ DEVAM EDİYOR"
İlk günden beri tam desteğimizi alan ekonomi programımızın semerelerini toplamaya başladık. Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor. Sanayide çarklar dönüyor. Turizm İnşallah rekora koşuyor.
Uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor. Büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor. 2024 yılın 3 çeyreğinde bir trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık.
Bütün bu veriler Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz.
İstikrarı bozmadan, güven ortamınız zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz. Rabbim bizleri milletimize mahcup etmesin, bu şekilde dua ediyorum.
Terörsüz Türkiye hedefimizi, devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak, önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiz.
Kürtlerle olan ezeli ve ebedi kardeşliğimizi dinamitlemek isteyenleri, aradan çekip alacağız.
Birileri örnek yoldaşlığı, sağladığı hayırlı sonuçları hazmetmekte zorlanıyor olsa da Cumhur İttifakı siyasi tarihimizin istikametini belirlemeyi sürdürecek.
"DOĞRU DUVAR YIKILMAZ"
Büyüklerimiz “Doğru duvar yıkılmaz, eğri kaçar kurtulmaz” diyor. Bu hikmet dolu sözün ne kadar doğru olduğunu Suriye krizinin 13 yıllık serencamında bizzat müsaade ettik. Suriye'de olaylar 15 Mart 2011'de daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesi ile başladı.
Esed ve rejimi ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışsın protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti. Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkanı varken Esed kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti.
13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi.
Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler bombalandı, yerle yeksan edildi.
1 milyon kardeşimiz ya rejim ve destekçilerinin katliamları, ya da DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu.
Rabbim tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekanlarını cennet eylesin diyorum.
Yine bu dönemde 12 milyondan fazla Suriyeli evini, doğduğu toprakları, vatanını terk etmek zorunda kaldı.
Yerlerinden edilenlerin 3,6 milyonu ülkemize sığındı. Bir kısmı da bölgedeki diğer ülkelere ve Avrupa’ya göç etti.
"İNSANI İNSANLIĞINDAN UTANDIRAN SAYISIZ GADDARLIĞA ŞAHİTLİK ETTİK"
Canlarını kurtarmak, kendilerine ve ailelerine en azından güvenli bir hayat kurmak için yollara düşenlerden boğulanlar oldu; botları batırılanlar oldu; denizin ortasında ölüme terk edilenler, sınır kapılarında türlü eziyetlere maruz bırakılanlar oldu.
İnsanı insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik ettik. Şimdi size ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletime soruyorum: Aylan bebeğin, hafızamıza ve kalbimize mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz?
Yüzü kan revan içindeki Ümran yavrumuzun, yüreklerimizi dağlayan korku dolu o bakışlarını, nasıl unutabiliriz?
Varil bombalarının enkaza çevirdiği okullarda can veren çocukları, Allah aşkına nasıl unutabiliriz?
Guta’da, Han Şeyhun’da kimyasal silahlarla gaddarca öldürülen sabileri, kadınları, yaşlıları, soruyorum size, nasıl unutabiliriz?
Eşinin gözleri önünde iffeti çiğnenen Suriyeli kadınların yaşadığı utancı, hangimiz nasıl unutabiliriz?
Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddesi Şebbiha bozuntularının barbarlığını, gaddarlığını nasıl unutabiliriz?
Rejimin, Sednaya gibi insan mezbahanesine çevirdiği hapishanelerinde yapılan işkenceleri, toplu katliamları, yargısız infazları nasıl unutabiliriz?
13 yıl boyunca tüm bu insanlık dışı zulümler yaşanırken, sözde “medeni dünyanın” kayıtsızlığını, umursamazlığını nasıl unutabiliriz?
DEAŞ’la mücadele bahanesiyle bölücü örgütün binlerce tır dolusu silahla desteklenmesini, nasıl unutabiliriz?
Yine bu süreçte Baas özentisi ülkemizdeki muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını, nasıl unutabiliriz?
Özellikle, 14-28 Mayıs seçimleri döneminde, karşımızdaki adayın, Suriyeli muhacirlere yönelik körüklediği ırkçı nefreti, nasıl unutabiliriz? Bunların hiçbirini unutmadık ve unutmayacağız.
Değerli yol ve dava arkadaşlarım, Suriye olayları patlak verdiği andan itibaren merhameti ve adaleti merkeze alan bir politika benimsedik.
“Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız” dedik. “Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz” dedik. “Kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz” dedik. “Bu millete Boraltan Köprüsü Faciası gibi utancı bir daha asla yaşatmayacağız” dedik. “Kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” dedik.
13 yıl boyunca, zorluklarla karşılaşsak da, işte bu ağır sorumluluğun, milletimize yönelik bu yüksek güvenin hakkını layıkıyla vermeye çalıştık.
"TÜRKİYE’YE VE EKONOMİMİZE KATKI SUNMAYA GAYRET ETTİ"
Burada şunu da büyük bir gururla ifade etmek isterim: Bu süreçte en büyük destekçimiz alicenaplığıyla maruf aziz milletimiz oldu.
Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen, milletimiz Suriyeli muhacirlere bir Ensar bilinciyle, “Ensar Millet” olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı.
Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız, büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı.
Münferit hadiseler dışında hamdolsun, başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı.
Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye’ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti.
Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir “yardımlaşma seferberliğine” beraberce imza attık.
Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik.
Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabbime sonsuz şükürler olsun, Türk Milleti olarak vermeyi başardık.
Buradan, Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum.
"GAYRİ MİLLİ, GAYRİ İNSANİ, GAYRİ AHLAKİ BİR YERDE DURDULAR"
Şu acı hakikati burada üzülerek ifade etmek zorundayım, CHP’nin eski yönetimi, bilhassa da devrik genel başkanı, Suriye’de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemedi.
Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine…Sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza…
En son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayri milli, gayri insani, gayri ahlaki bir yerde durdular.
Türkiye düşmanı çevrelerin Truva Atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler. Bunun arkasında yatan taassubu, tabii ki hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak hatasını kabul etmek, insan için büyük bir erdemdir.
Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek, bir insaniyet göstergesidir.
Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür. Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların; en azından siyasi “tekaüt” döneminde kendilerini tavzih etmesidir.
Suriye halkının çilelerle, derin acılarla ve fedakarlıklarla bezeli mücadelesi, 8 Aralık’ta Şam’ın özgürleşmesiyle zafere ulaşmıştır.
61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı, cibilliyetine yaraşır şekilde, en yakınındakileri bile satarak, Suriye’den kaçmıştır.
Suriyeli Devrimcilerin Şam’da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır.
"SURİYE BAYRAĞIYLA AY YILDIZLI AL BAYRAĞIMIZI YAN YANA GÖRDÜKÇE, ŞAD OLUYORUZ"
Türkiye, harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur.
13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması, tek başına muhteşem bir başarıdır.
Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı, ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler, tüm etnik, mezhebi dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir. Bundan, kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz.
Hani diyor ya, o güzel Kerkük Türküsünde; Gün gördüm, günler gördüm, seni gördüm, şad oldum" Biz de, Halep’te, Şam’da, Hama’da Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı al bayrağımızı yan yana gördükçe, şad oluyoruz.
Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça, şad oluyor, mutlu oluyoruz.
61 yıllık Baas karanlığının ardından Suriye’nin üzerine doğan özgürlük güneşini gördükçe, komşuları ve kardeşleri olarak gerçekten şad oluyoruz.
Tüm bunları gördükleri halde, bir kuru sözle dahi olsa Suriye halkını tebrik edemeyenlere, mazlumların sokaklara taşan sevincini paylaşamayanlara, Esed’in devrilmesinden rahatsız olanlara ise sadece acıyarak bakıyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye’de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyeti 500 milyar dolara yaklaşıyor.
Uluslararası toplumun desteği olmadan, savaş yorgunu Suriye’nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir.
Arap ve İslam aleminin Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmesi, diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor.
"İHTİYAÇ DUYDUKLARI HER ALANDA SURİYE’YE DESTEK VERECEĞİZ"
Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız.
Önce MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam’a gönderdik.
Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik.
AFAD’dımız, Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere işkencehanelerde incelemelerde bulundu.
Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor.
Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmet Eş-Sera’nın süreci çok iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz.
Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye’ye destek vereceğiz.
Suriye’nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız.
Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşumuzu muhafaza edeceğiz.
“Selden kütük kapma yarışında” olan kim varsa, Suriye halkıyla birlikte karşısında milletimizi de bulacaktır.
DEAŞ ve PKK başta olmak üzere her iki ülkenin de bekasına kasteden terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız.
Kabine sonrasında da ifade ettim, eski hal muhaldir. Bölücü caniler ya kendileri silahlara veda edecekler, ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler.
Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız.
Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, elbette bizim de bir hesabımız var.
Allah’ın izniyle sabırla, kararlılıkla ve dikkatli bir şekilde hareket ederek, emperyalistlerin oyunlarını bozacağız.
Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, diğer tüm etnik ve dini gruplarıyla biz aynı gökyüzüne bakıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz.
"MAZİMİZ GİBİ İSTİKBALİMİZ DE MÜŞTEREKTİR"
Mazimiz gibi istikbalimiz de müşterektir. Hepimiz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız; geleceğimizi de inşallah gönül gönüle vererek ortaklaşa inşa edeceğiz.
Kardeşlerim, Bugün şunun da bilinmesini isterim. DEAŞ, sadece batılı ülkeler için değil, Suriye için de, Irak için de, bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağıdır.
Bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefiki, Türkiye’dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez.
Bizim tek gayemiz, Suriye’den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır.
Bakınız, başkaları için Suriye’nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz.
Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır.
Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sergiliyoruz.
"DÖNMEK İSTEYENE YARDIMCI OLACAĞIZ"
Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru, okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacak.
Bununla ilgili tedbirlerimizi de şimdiden alıyoruz. Bu süreçte politikamız şu olacaktır, Dönmek isteyene yardımcı olacağız, ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz.
Türkiye’nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız.
Muhalefet, hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır.
3 haftadır Esed’in yasını tutanların, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini, mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor.
"SAYIN ÖZEL, SURİYE MESELESİNİ HALEN DOĞRU OKUYAMIYOR"
Sayın Özel’in dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir, bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur.
Sayın Özel, Suriye meselesini halen doğru okuyamıyor. 13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor.
Türk siyaseti adına bu, çok büyük bir nakısadır. Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip, ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir.
Ne harabeye dönmüş şehirler… Ne topraktan fışkıran toplu mezarlar… Ne Sednaya gibi ölüm kampları… Ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları...
Evet bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor. Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir. Gayret bizden tevfit Allah'tan diyoruz.
Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizin de gayretlerinizle inşallah bu süreci de alnımızın akıyla yöneteceğimize inanıyorum.
Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Meclis çalışmalarınızda sizlere başarılar diliyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.