Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezinde Yüksek Teknoloji Teşvik Programı Tanıtım Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı Tanıtım Toplantısı'nda sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sözlerimin hemen başında imalatla, istihdamla, ihracatla, ticaretle, ileri teknoloji alanındaki yatırımlarıyla Türkiye ekonomisine katkı veren, katma değer üreten tüm sanayicilerimize, girişimcilerimize teşekkür ediyorum.

Az önce çeşitli sektörlerde başarı hikayesi yazan kardeşlerimize ödüllerini takdim ettik. Savunma sanayiinden otomotive, havacılıktan insansız sistemlere, kimyadan güneş enerjisi hücrelerine oldukça geniş bir yelpazede kendi sektörlerinin lideri olan şirketlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade ettik.

Türkiye'nin teknoloji ekosisteminin zenginliğinin en güzel göstergesi olan firmalarımızın her birini canı gönülden tebrik ediyorum. İnşallah bundan sonra da sizlerin yanında olmayı, özellikle sizlerin ortaya koyduğu icraatla yanında olmayı sürdüreceğiz. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam sağlayın. Yeter ki siz Türkiye'nin üretim kapasitesine güç katın. Allah'ın izniyle bizi sizlerden hiçbir zaman kimse ayıramayacaktır.

Sermaye düşmanlığı, yatırım karşıtlığı yapanlara da asla fırsat vermeyiz. Bugünkü toplantımız işte bu irademizin, işte bu samimiyetimizin, ileri teknolojiye atfettiğimiz önemin yeni bir sembolüdür. Yüksek teknoloji yatırımlarında küresel bir cazibe merkezi haline gelmesine öncülük edecek programımızın hayırlı olmasını diliyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızı, sayın Bakan ve ekibini, programın hazırlanmasına destek olan herkesi tek tek kutluyor, ülkemiz, milletimiz ve İslam dünyamız adına kendilerine şükranlarımı ifade ediyorum. Özellikle dünyamızın içinden geçtiği büyük dönüşüm sürecinde geleceği öngörerek atılan bu adımlar Türkiye'nin hedefleri açısından çok önemlidir. Birazdan detaylarını paylaşacağımız programın doğru zamanda yapılmış fevkalade stratejik bir hamle olduğuna inanıyorum.

Burada şu gerçeği öncelikle vurgulamak isterim. İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik çıkarlarını korumak amacıyla kurulan mevcut küresel sistem artık miadını doldurmaya başlamıştır. Sistemin sorunlara çözüm üreteme kabiliyetini yitirdiğinin işaretlerini uzun zamandır zaten görmekteyiz. Sadece yakın geçmişte yaşanan krizlere bakmak bile sistemin iflas bayrağını çoktan çektiğini göstermeye yeterlidir.

Mesela Suriye'deki ihtilaf tam 13 yıldır sürüyor. Ukrayna'daki savaş iki buçuk yıldır aralıksız devam ediyor. Yemen henüz istikrara kavuşamadan maalesef Sudan karıştı. Gazze'de 16.000'i masum çocuk 40.000 sivil hayattan koptu. Soykırımın önüne yaklaşık 10 aydır geçilemedi. İşte herhalde Amerika'nın Kongresi'nde soykırımcı bir katilin nasıl alkışlandığını tüm dünya izledi. Gördük… Kim alkışlanır? İnsanlığa hizmeti olan alkışlanır. 40.000'e yakın çocuk, kadın, yaşlı, bu insanları katledenleri düşünün, temsilciler meclisi alkışlıyor. Öbür taraftan temsilciler meclisinin dışında da onlara karşı tam aksi bir tavır ortaya konuluyor.

Bu dünyanın nereye gittiğini gösteriyor. 7 Ekim'den beri insanlar sinema filmi izler gibi çocukların, kadınların, daha kuvözdeki bebeklerin öldürülmesini uzaktan seyrediyor. Bunların katili olan bir Netanyahu Amerika'da alkışlanıyor. Bu nasıl bir iştir? Bunu anlamak mümkün mü? Hani demokrasi? Hani özgürlük? Hani insan hakları? Hani İnsan Hakları Beyannamesi'ndeki o alt alta yazılmış maddeler? Hepsi bir tarafta orada bir alkış cümbüşüdür gidiyor.

Bırakın katliamı durdurmayı, elinde 150.000 Gazzelinin kanı olan bir kasabı Kongresi'nde ağırlayan, bu caniye kürsü veren, bununla yetinmeyip hezeyanlarla dolu konuşmasını büyük bir şevkle 57 kez ayakta alkışlayan bir akıl ve vicdan tutulmasıyla karşı karşıyayız.

Lafa gelince tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi verenler çağımızın Hitler'lerini baş tacı ederken zerre miskal utanmıyor. 40.000 insanın katilini kahraman gibi ağırlanırken yüzleri kızarmıyor. Adalet yok, hukuk yok, kural yok, merhamet, şefkat, vicdan yok. Barış için sorumluluk almak yok. İnsanlığın umudunu artıracak hiçbir çaba yok.

Anıtkabir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda 745 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı Anıtkabir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda 745 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı

Zalimin zulmünden dolayı adeta itibar gördüğü mazlumun hakkının yok sayıldığı bir cinnet haline hep birlikte şahitlik ediyoruz. Kıymetli dostlar, tüm bunlar bize şunu gösteriyor. Küresel sistemin kökten sarsıldığı bu kaostan ancak güçlü durabilen, ayakta kalabilen, var olanın üstüne koyabilen, kendi göbeğini kendi kesebilen ülkeler başarıyla çıkma şansına sahiptir.

Türkiye olarak insanlığın gündeminde yer alan meselelere bu zaviyeden bakıyoruz. Onun için tam bağımsız Türkiye hedefi ile Türkiye yüzyılını inşa etmek için her alanda yoğun bir çabanın içindeyiz. Yatırım, üretim, istihdam, icat ve ihracat bütün bunlarla birlikte kalkınma yolculuğumuzu hız kesmeden sürdürüyoruz. Ne etrafımızda yaşanan çatışmalar ne de 6 Şubat depremlerinin 104 milyar doları bulan faturası bizi yolumuzdan alıkoymadı.

Elbette sarsıldık, elbette sıkıntılar, zorluklar yaşadık. Elbette fedakarlıklarda bulunmak zorunda kaldık. Ama şartlar ne olursa olsun hedeflerimizden asla ve asla kopmadık, kopmuyoruz. Küresel ekonomik fırtınadan ülkemizin en az şekilde etkilenmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Türk ekonomisi ile ilgili son dönemde açıklanan veriler hamdolsun doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Sadece kendi iş çevrelerimizin değil yurt dışındaki piyasa aktörlerinin de Türkiye'ye ve Türk ekonomisine güveni yükseliyor. İnşallah çok daha iyi olacak.

Editör: Emre Gündoğdu