Yılbaşında ekonomik dengeyi sarsmayacak, çalışanlarımızın kayıplarını giderecek bir asgari ücret belirleyeceğiz. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefi ile süreç yönetilecek.
Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşayı yolunda durmadan mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Yeter ki, 85 milyon olarak birliğimize sıkı sahip çıkalım. Aramıza fitne sokulmasına izin vermeyelim. Gerisi sadece sabır ve vakit işidir. İnşallah 2028'i siyasi, ekonomik, beşeri ve askeri bakımdan dünyanın sayılı güçlerinin arasında olarak karşılayacağız.
Türkiye, dünyanın neresinde bir masum varsa, onun yanında olmayı ilke edilmiş bir millettir. Bu bizim kültürümüzden tevazu ettiğimiz bir hasrettir.
"NETANYAHU NEREYE KAÇAR BİLEMİYORUM"
Bizim safımız yalnızca bükülmez kolu ile hakkın yanı olabilir. Gazze'de öldürülen binlerce masumun yanında olmak için derin felsefi gerekçeleri aramaya da gerek yoktur. Gazze halkının yaşadıklarına karşı çıkmak için sadece insan olmak yeterlidir. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum. İşlediği savaş suçlarının, yakın gelecekteki yargılanmalarında ayrı bir yeri olacaktır. Er ya da geç insalık mahkemesinde yargılanacaklardır.
Netanyahu yönetimine bu cüreti veren, suçların üstünü örten ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Amerika ve Avrupa ülkeleri, İsrail'e destek vermemiş olsa, bu yönetim böyle acımasız hareket edemezdi. Bunların geçmişi vahşetle doludur.
Batının kendi refahından başka hiçbir şeyi umursamadığını net bir şekilde kanıtlanmıştır.
Gazze'deki vahşete ortak olan batı, yine sadece mayasındaki barbarlık dürtüsüyle hareket etmektedir. İsrail'e en küçük bir söz söyletmeyip Gazze'ye destek olanların üzerine giden ülkeler, insan olma özelliklerini kaybetmişler. Özellikle BMGK gibi kurumlar da sergiledikleri acizlikle, insanlığın ortak çatısı olma özelliklerinden uzaklaşmıştır. Guterres'in samimi desteği de engellenmiştir. Batının eteği altına saklanan İsrail, zulmü ne kadar tırmandırırsa, sonucu da o kadar ağır olacaktır. Silahsız ve çaresiz insanları, modern savaş araçlarıyla öldürmek, sadece korkaklara mahsus bir zavallılıktır.
"İSRAİL'İN GERÇEK BİR ORDUYLA KARŞI KARŞIYA GELDİĞİNDE PARAMPARÇA OLACAK"
İsrail'in gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. Buna gerek kalmadan İsrail'in aklını başına almasını talep ediyoruz.
Marmara Bölgesinde yaşanan 5,1 büyüklüğündeki hafif sarsıntı bizlere deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Topraklarımızın yüzde66'sı, deprem açısından riskli. Son 1 asırda 6 ve üzeri büyüklükte 231 deprem meydana geldi. 130 binden fazla canımızı toprağa verdik. 6 Şubat'ta 50 binden fazla insanımız hayatını kaybetti. Bu coğrafyada yaşamak demek deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve ona göre hareket etmek demektir. Tek çözüm, depreme dayanıklı binalar yapmaktır. Yani, kentsel dönüşüm adımı. Maalesef ülkemiz uzunca bir süre bu toprakların hakkını vermek yerine hakkına giren bir anlayışla yönetildiği için deprem felaketi göz ardı edilmiştir.
31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan bölümler var. Bunların 6 milyonu deprem riski altındadır. Üstelik yarısı da acilen dönüşmesi gerekiyor. Tek çare kentsel dönüşümdür.
"KENTSEL DÖNÜŞÜM SİYASET ÜSTÜDÜR"
Kentsel dönüşüm konusu Türkiye için bir beka meselesidir. Hepsinden üstüni siyaset üstü bir konudur.
Ayrıntılar geliyor...
Ayrıntılar geliyor...