Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya televizyonuna konuştu.
"BUGÜNE KADAR HİÇBİR ÜLKEDE GÖRMEDİĞİM BİR KARŞILAMA TÖRENİYDİ"
Her şeyden önce tabii Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ziyaretimizdeki ön hazırlıkları karşılamaya yönelik yaptığı hazırlıklar gerçekten bugüne kadar hiçbir ülkede görmediğim bir karşılama töreniydi. Caddelerdeki bütün öğrencilerin gençlerin o coşkusu, o heyecanı o karşılamadaki özellikleri beni çok çok duygulandırdı. Benim bundan sonraki siyasi hayatımda böyle bir tabloyu bir daha görebilir miyim bilmiyorum. Binlerce öğrencinin caddelerde bize gösterdiği heyecan, gösterdiği coşku gerçekten beni çok çok duygulandırdı. Ben tabii Sayın Cumhurbaşkanı'na bu noktada teşekkürlerimi ifade ettim, bildirdim. Bu tabii benim sorumluluğumu da arttırdı.
"CUMHURBAŞKANINA ELİMDEN GELEN EN GÜZEL KARŞILAMA TÖRENİNİ YAPACAĞIM"
Kendisini 11-12 Nisan'da Antalya formuna davet ettim. O da gelme sözünü verdi. Önce Ankara'da buluşacağız. Oradan da Antalya'daki bizim forma katılacağız. Şimdi kendisi Ankara'ya yapacağı resmi ziyarette tabii benim de ona karşı nasıl bir ziyaret planım olacak? Onu düşünüyorum. O ziyaret planımın içerisinde de tabii ben neler yapabilirim? Bunu ziyarette göstermem lazım. Ama çok açık, net söyleyeyim bugünkü tabloyu aynen ona yaşatacağımı düşünemiyorum. Yapacağım tek şeyim var o da atlarla yapacağım karşılama törenim o fena olmaz. Ama bunun yanında, bunun dışında askerimle vs. yapacağım şeylerim tabii ki bugünkü tabloyu aynen yaşayamaz, yaşatamayız. Elimden geleni en güzel şekilde yine yapmaya çalışacağız.
"ENDONEZYA İLE ÇOK ÖNEMLİ ADIMLARI ATMA KARARI VERDİK"
Kadim tarihimize baktığımız zaman 400 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Bu 400 yıllık geçmişten bugüne gelen bir tarihimiz var. Bunu bizim şimdi çok daha farklı bir noktaya taşımamız lazım. Bugün onun da adımını attık. Yüksek Düzeyli Stratejik Toplantıyla özellikle tabii ekonomik rakamlar noktasında yaklaşık bir 3 milyar dolarlık ticaret hacmine sahibiz. Şimdi bir karar aldık bunu bir defa ilk etapta 5 milyar dolara ardından da süratle bir 10 milyar dolara çıkarmak suretiyle aramızdaki ticaret hacmini ekonomik olarak daha da yükseltelim ve daha iyi bir noktaya getirelim. Tabii Türkiye-Endonezya arasında bir defa ekonomik, siyasi, ticari savunma sanayine yönelik çok çok önemli adımları atma kararını verdik. Şu anda da ilgili bazı kurumlarımız bugün o görüşmeleri de yaptılar.
"İMZALANAN 12 ANLAŞMAYLA BAĞLARI ÇOK DAHA KUVVETLİ NOKTAYA TAŞIDIK"
Bildiğiniz gibi bugün 12 anlaşma imzaladık. Bu 12 anlaşmayla beraber Türkiye-Endonezya arasındaki bağları çok daha güçlü, çok daha kuvvetli bir noktaya taşımış olduk. Bu anlaşmalarla birlikte Türkiye-Endonezya arasındaki bağlantıları çok güçlü kıldık. Değerli dostum bu noktalarda çok samimi ve onun samimiyetine inanıyorum, güveniyorum. Ve kendisi de zaten bu samimiyetimizle birlikte çok kararlı gördüm. Bu noktada kendisini inançlı gördüm ve inşallah 11-12 Nisan'daki Türkiye ziyaretinde bunları çok daha zirveye taşıyacağız.
"TEMENNİ EDERİM AMERİKA BU YANLIŞLARDAN SÜRATLE DÖNER"
Trump'ın özellikle bu Netanyahu denilen katille böyle bir anlaşma yapması ve bu tür meydan okumalarını ben dünya barışı için çok büyük bir tehdit olarak görüyorum. Şu anda Gazze'yi kimse Filistinlilerin elinden, Gazzelilerin elinden alamaz. Böyle bir şeye cüret etmek her şeyden önce dünya barışı için çok farklı bir tehdittir. Böyle bir tehdide de evet demek dünya barışı noktasından bir siyasetçi olarak doğrusu beni ciddi manada üzmüştür, düşündürmektedir. Doğrusu ben Sayın Trump'ın geçen dönemdeki davranışı ile şu andaki bu tür açıklamalarını dünyadaki birçok ülkeye yönelik meydan okumalarını doğru bulmuyorum. Bunları iyi bir gelişme olarak görmüyorum. Temenni ederim ki kısa zamanda bu yanlışlardan dönülür, Amerika gibi bir dünya devi bu yanlışlardan süratle döner ve buna göre de dünya barışı kendisine bir çıkış yolunu yakalamış olur.
ABD'YE GAZZE TEPKİSİ: ASLA KABUL ETMEYİZ
Böyle bir teklifin kabul görmesi, her şeyden önce yani bizim açımızdan asla kabul görmez. Bizim açımızdan biz buna evet diyemeyiz. İslam dünyasının buna evet demesi kesinlikle mümkün değildir. Bizler de İslam İşbirliği Teşkilatı olarak buna karşı tabii tavrımızı alacağız. Yani bir Endonezya, bir Türkiye, bir Pakistan bizler eli bağlı duramayız. İslam İşbirliği Teşkilatındaki ne kadar ülke varsa hep beraber tabii biz de tavrımızı ortaya çok açık, net koyarız. Her şeyden önce dünya barışına bir destek vermek gerekiyorsa bunun birinci derecede sorumlusu Amerika'dır. Amerika gibi bir ülke dünya barışından yana olması gerekir. Bizler dünya barışından yana olmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye olarak biz 85 milyon nüfusumuzla dünya barışından yana olduğumuzu hep söyledik söylüyoruz ve söyleyeceğiz. Endonezya aynı konumda, Pakistan aynı konumda, Malezya aynı konumda ve bizler bunun için çaba sarf ediyoruz, çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Benim özellikle Malezya, Endonezya ve Pakistan seyahatinden sonra yapacağımız toplantılarda bu konuları tabii masaya yatıracağız ve İslam İşbirliği Teşkilatıyla da bu konuyu gündeme getireceğiz.
"LAHEY ADALET DİVANININ KARARINA SAYGI DUYUYORUZ, TECELLİSİNİ BEKLİYORUZ"
Doğrusu İslam ülkelerinin şu andaki gelişmeler karşısında ortaya koymaları gereken tavır, kesinlikle bir meydan okuma şeklinde ele almayayım ama İslam İşbirliği Teşkilatı olarak her şeyden önce başta Suriye olmak üzere bütün buralar yakıp yıkıldı. Öbür tarafta bakıyorsunuz Filistin yakıp yıkıldı, hastaneler okullar yerle yeksan oldu. Bunları biz insanlık dışı bir yaklaşım olarak görüyoruz. Burada tabii Netanyahu denilen özellikle ben çok açık net söylüyorum. Bu bir gangsterdir. Şu anda kendi ülkesindeki yargı makamlarından sürekli malum kaçmaktadır ve uluslararası Lahey Adalet Divanı biliyorsunuz. Bunu mahkum etmiş durumdadır ve bundan da sürekli kaçmaktadır. Biz Lahey Adalet Divanının kararına saygı duyuyoruz ve bu kararın da tecellisini bekliyoruz. Burada Güney Afrika'nın takındığı tavrı aynen biz de takındık ve bu tavrın takibini yapmaktayız. Böyle bir tavır karşısında Amerika'nın kalkıp Lahey Adalet Divanına da meydan okuması bu da uluslararası yargıya karşı bir duruştur, direniştir. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Biz adaletten yanayız. Hele hele uluslararası böyle bir yargının verdiği karara da saygı duyulmasının gerektiğini ısrarla söylüyoruz, söyleyeceğiz.
"AMERİKA, TERÖRİST İSRAİL'İN YANINDA YER ALMAKTADIR"
Her şeyden önce dünya demokrasisi şu anda tehlikede. Ve dünyada demokrasi adeta bir sarsıntı geçiriyor. Artık otoriter, totaliter rejimler ayakta kalıyor. Şu anda İsrail demokratik bir rejimdir diyebilir miyiz? Tamamen otoriter, totaliter adeta elindeki silahlarla, bombalarla mazlum, mağdur olan ülkeleri tehdit eder hale gelmiştir. Şu anda Amerika'nın İsrail'e vermiş olduğu desteğin boyutu belli mi? Değil. Peki bunun demokrasi ile bir ilgisi alakası var mı? Yok. Şimdi demokrasinin en geniş anlamda yaşadığı Amerika şu anda bu tavırlarıyla maalesef terörist İsrail'in yanında yer almıştır, yer almaktadır ve o da oradan aldığı destekle mazlum, mağdur Filistin'i her an tehdit etmekte ve Filistin topraklarında bombalar altında, fosfor bombalarıyla sürekli olarak o insanlar, yani 51 bini aşan ölüm vakaları var. Bütün bu ölüm vakalarının karşısında demokrasi hala yaşıyor diyebilir miyiz? Demokrasi büyük bir tehdit altında ve yok olmaya devam etmektedir. Lahey Adalet Divanı kararını en isabetli şekilde vermiştir ve bu konuda da tabii Güney Afrika'yı biz şükranla anıyoruz ve destekliyoruz. İlk çıkışını o yaptı ve biz de aynı şekilde onlarla birlikte o kararı destekliyoruz ve Lahey Adalet Divanı'nın aldığı kararın tecellisini bekliyoruz. AA