Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında Meclis'te konuştu. Yılmaz "Dezenflasyon politikalarımızın devamlılığı sağlanarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon yeniden tek haneye çekilecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın açıklamaları şöyle:
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Gazi Meclisimize sunulmuş, Plan ve Bütçe Komisyonunda yoğun bir mesaiyle görüşülerek kabul edilmiştir.
Orta Vadeli Program ile On İkinci Kalkınma Planı hedef ve politikalarını gözeterek, 2053 vizyonu doğrultusunda, topyekûn kalkınma anlayışıyla hazırlanan 2024 yılı Bütçesi'nin Genel Kurul görüşmelerine bugün itibarıyla başlamış bulunuyoruz.
Sözlerimin başında, komisyon görüşmelerinde görüş, yapıcı eleştiri ve önerileri ile sürece katkı sunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugün itibarıyla başlayan görüşmelerin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
2024 Yılı Bütçesi, Hükümetlerimizin 22'nci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin 6'ncı, Türkiye Yüzyılı'nın ilk bütçesidir. AK Parti hükümetleri döneminde aralıksız olarak yapılan 22 bütçe, sahip olduğumuz siyasi istikrarın en önemli göstergelerinden biri olmuştur.
Bu siyasi istikrar beraberinde ekonomik istikrarı da getirmekte, büyüme ve sosyal refah artışına katkı sunmaktadır.Plan ve programlarımızda olduğu gibi bütçe hazırlığı sürecinde de katılımcılığa azami ölçüde önem verilmiş, çeşitli alanlarda öne çıkan hususlar bütçe çalışmalarımıza yansıtılmıştır.
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, "dirençli şehirler, güçlü ekonomi ve sağlıklı toplum" anlayışıyla hazırlanmıştır. Bu çerçevede bütçemiz, her alanda inşa, ihya ve Türkiye'nin büyümesini önceleyen kalemleri içermektedir.
Bütçemiz; depremle yıkılan şehirlerimizi daha iyi şekilde yeniden ayağa kaldıran, geleceğe dönük afet risklerini azaltan, maliye ve para politikaları koordinasyonunu güçlendiren bir anlayış içerisinde, makro finansal ve fiyat istikrarını sağlama hedefiyle uyumlu bir yapıdadır.
2024 yılı bütçesi; yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir.
Bütçemizde, istikrarlı büyümenin sağladığı imkânların, insan odaklı ve sosyal refahı artırıcı bir yaklaşımla toplumun bütün kesimleri ile paylaşılmasına öncelik verilmiştir.
İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisi, çocuğu, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmış, 81 ilimizin, her bir yöremizin gereksinimleri düşünülmüştür.
"EKOSİSTEMİ DESTEKLEYECEĞİZ"
2024 yılı bütçemizi; milli teknoloji hamlesi, enerji ve gıda arz güvenliği, yeşil ve dijital dönüşüm gibi stratejik alanlarda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için kullanacağız. Çığır açan teknolojiler başta olmak üzere her alanda reel sektörümüzün yanında olacak üretim ekosistemimizi destekleyeceğiz.
Ülkemizin her köşesinde huzur ve güven ortamını korumaya devam edeceğiz. Zengin kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkarak aile kurumuzu sağlamlaştıracak, zararlı akımlara karşı nesillerimizi koruyacağız. Küresel ve bölgesel dengelerin belirleyici ülkesi olarak diplomaside aktif rolümüzü sürdüreceğiz.
Ekonomi politikalarımızı güçlü bir eşgüdüm ve kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.Yatırım ortamını iyileştirecek, güven ve istikrar iklimini daha da güçlendireceğiz. Ülkemiz ve milletimiz için ihtiyaç duyulan yatırımlara kaynak ayıran ve sosyal yapıyı güçlendiren bütçe teklifimizin bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Konuşmamda; öncelikle küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi üzerindeki değerlendirmelerin ardından, 2024 yılı bütçemizde öngördüğümüz ana hususlara değineceğim.
Dünya ekonomisi, 2020 yılında küresel salgının etkisiyle gerçekleşen ekonomik daralmanın ardından 2021 yılında yüzde 6,3'lük bir büyümeyle toparlanma göstermiş, 2022 yılında ise bir miktar ivme kaybıyla yüzde 3,5 oranında büyüme kaydetmiştir.
Bu büyüme hızındaki azalmanın, bu yıl ve önümüzdeki yılda da devam etmesi beklenmektedir.
Nitekim Uluslararası Para Fonu, IMF'nin güncel tahminlerine göre dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3,0 ve 2024 yılında yüzde 2,9 oranında büyümesi öngörülmektedir.
OECD, sıkı finansal koşullar, zayıf ticaret büyümesi, düşük iş ve tüketici güveninin küresel ekonomilere zarar vermeye devam ettiğini belirtmekte, bu çerçevede 2023'te önceki beklentilerden daha fazla yavaşlama olacağını öngörmektedir.
Güncel verilere göre OECD, küresel büyümenin bu yıl yüzde 2,9'dan 2024'te yüzde 2,7'ye gerileyeceğini, 2025'te ise reel gelirdeki toparlanma ve düşük faiz oranları nedeniyle yüzde 3'e yükseleceğini tahmin etmektedir.
Küresel büyümenin büyük ölçüde hızlı büyüyen Asya ekonomilerine bağlı olmaya devam etmesi, özellikle Avrupa'nın zayıf büyüme performansını sürdürmesi beklenmektedir.
Küresel ekonomik ortamda salgın sonrası yaşanan yapısal sorunlar azalmakla birlikte devam etmektedir.
İşgücünün verimliliği düşmekte, jeopolitik gerilimler ile savaşlar bölgesel riskleri artırmaktadır.
Yapay zekâ kullanımı ve dijitalleşme gibi teknolojik gelişmeler emek piyasası ve şirketler üzerinde kısa, orta ve uzun vadeli etkilere neden olmaktadır. Salgın sonrası dönemde hareketlilik ve ertelenmiş talep artışı kaynaklı olarak küresel ticarette önemli bir toparlanma gerçekleşmiş, 2022 yılında dünya mal ve hizmet ticaret hacminde yüzde 5,1'lik bir artışla salgın öncesi seviyelere dönüş eğilimi gözlenmiştir.
Öte yandan, OECD verilerine göre 2023 yılının ilk yarısında yıllıklandırılmış mal ticareti hacmi yüzde 1,9 oranında gerilemiştir.
Küresel hizmet ticareti hacminin ise Asya'daki seyahat trafiğindeki normalleşmenin turizme olumlu katkısıyla, yüzde 6,6 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Üçüncü çeyrek verileri, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve Güney Kore'de ticaret hacminin büyümesinde bir miktar toparlanma kaydedildiğini, Çin'in ticaret büyümesinin daha yavaş ancak hala pozitif olduğunu, buna karşılık Almanya, Fransa, İspanya ve Hollanda'da ticaret hacimlerinde daralma gerçekleştiğini göstermektedir.
Bu gelişmeler ışığında, OECD reel ticaret hacmindeki büyümenin 2023 yılında yüzde 1,1 olacağını tahmin ederken IMF 2023 yılında gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama ve jeopolitik gerilimler nedeniyle küresel mal ve hizmet ticaretinin yüzde 1'in altında büyümesini öngörmektedir.
2024 yılı küresel mal ve hizmet ticaretine ilişkin tahminler ise daha olumlu bir görünüme işaret etmektedir. IMF tarafından 2024 yılında mal ve hizmet ticaretinin yüzde 3,5, OECD tarafından ise reel ticaretin yüzde 2,7 oranlarında büyüyeceği öngörülmektedir.
PETROL TAHMİNİ
Salgın sonrası dönemde jeopolitik gerilimler ve arz sorunlarına bağlı olarak birçok ülkede tarihsel zirvelere ulaşan küresel enflasyon son dönemde aşağı yönlü bir seyir izlemeye başlamıştır.
Ancak hedeflenen seviyelere ulaşmak için daha fazla çaba ve zaman gerekeceği değerlendirilmektedir. Küresel çekirdek enflasyon göstergelerinde genel olarak ılımlı bir seyir izlenmekle birlikte, hizmet fiyatlarının diğer kalemlere göre daha dirençli olduğu gözlenmektedir.
Yüksek enflasyon oranlarının devam etmesi nedeniyle küresel ekonomide parasal sıkılığın bir süre daha devam etmesi beklenmektedir. Diğer yandan 2024 yılında gelişmiş ekonomilerde faiz artırımlarının sonlandırılması beklentisi yaygın hale gelmektedir.
Bilindiği gibi, 2022 yılının ilk yarısında petrol varil fiyatları 73 dolar seviyesine kadar gerilemiştir.
Son dönemde ise Brent petrol varil fiyatları küresel arz fazlalığı sebebiyle 80 doların altına gerilemiştir. Böylece ilk 11 ayda ortalama Brent petrol fiyatı 82,9 dolar olup 2023 yılı için OVP tahminimiz olan 82,3 dolar ile uyumludur.
İlerleyen dönemde petrol fiyatlarının, Rusya ve Ukrayna ile Orta Doğu'daki gelişmeler, ABD'deki üretim seviyeleri, OPEC'in üretim kesintileri, küresel talebi etkileyen ekonomik aktivite ve ticaret gerilimlerinin seyrine bağlı olarak hareket etmesi beklenmektedir.
Bununla birlikte, Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaş ortamının genişlemesi gibi jeopolitik risklerdeki artışlar, özellikle enerji ve gıda fiyatları üzerinden küresel enflasyonu ve dolayısıyla küresel ekonomiyi olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır.
"TÜRKİYE'NİN PERFORMANSINDAKİ OLUMLU AYRIŞMA GÖZE ÇARPMAKTADIR"
2022 yılında küresel büyümedeki ivme kaybına, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara ve başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarındaki olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye ekonomisi zamanında alınan tedbirlerle bu zorlu dönemde büyümeye devam etmiştir.
İktisadi faaliyetin canlılığını sürdürmesiyle ülkemiz 13 yıllık kesintisiz büyüme başarısı göstermiş, 2022 yılında yüzde 5,5'lik büyüme oranıyla OECD ülkeleri ortalamasının oldukça üzerinde bir performans sergilemiştir.
Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama yüzde 4,1, gelişmiş ülkelerin ortalama yüzde 2,6 oranında büyüdükleri düşünüldüğünde, Türkiye'nin performansındaki olumlu ayrışma göze çarpmaktadır.
Salgın sonrası dönem büyümelerine bakılacak olursa, dünya ekonomisinin 2020-2022 döneminde kümülatif olarak yüzde 7 büyümesine karşın, Türkiye ekonomisi kümülatif olarak yaklaşık yüzde 20 büyüme kaydederek, küresel ekonomilerden olumlu ayrışmıştır.