Her yağışta şehrin sular altında kalması, alt yapı çalışmalarını bir kez daha önemini gündeme getiriyor. Kentlerdeki hızlı nüfus artışı, yoğun yapılaşma, denetimsiz altyapı uygulamaları ve doğru yer seçimi eksiklikleri, doğal afetlere neden olabiliyor. Önceki dönem Şehir Plancıları Odası Başkanı Ebru Manavoğlu, yapılan altyapı çalışmalarının ve risk azaltma planlarının hayati önem taşıdığı ile ilgili değerlendirmede bulundu.
RİSKLERİ ÖNCEDEN BELİRLEYİN
Afetlere karşı toplumun her kesiminin sorumlulukları olduğunu vurgulayan Manavoğlu, “Biz kentlerimizi daha dirençli hale getirmek zorundayız" diyerek bu çerçevede, meteorolojik olaylara karşı alınacak önlemlerin, risk azaltma planlarının her seviyede yapılması gerektiğini belirtti. Manavoğlu, “Meteoroloji kökenli olsun, diğer farklı kökenli olsun. Doğa olaylarını farklı afet risklerine karşı. Riskleri önceden belirleyin. Bu risklere karşı önlemlerin alınması ve bunları bertaraf edecek çalışmaların her ölçekte yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Özellikle fırtınalara karşı bireysel olarak ev güvenliğini sağlamanın ve kent düzeyinde doğa olaylarının riskini azaltacak önlemlerin alınmasının önemine dikkat çeken Manavoğlu. Bu çabaların, kentlerin daha güvenli ve dirençli hale gelmesine katkı sağlayacağını söyleyerek, “Kentte yaşayan bir birey olarak evinde de önlemler alması gerekir. Fırtınalardan kaynaklanan riskler; panjurların uçması, çatı katındaki belirli kapıların uçması, sistemlerinin zarar görmesi ve bunların çevreye zarar vermesi, bahçelerindeki masalarının sandalyelerinin uçması ve birtakım şeyler olabilir bunları fırtına zamanlarında çevreye zarar vermeyecek şekilde düzenleyerek riskleri azaltabiliriz” diye ifade etti.
“KENT YÖNETİCİLERİNİN GÖREVLERİ VAR”
Manavoğlu, kentsel planlamaların iklim değişikliğine dirençli olması gerektiğini ve bu konuda duyarlı kentlerin oluşturulması için sektörlerin birlikte çalışması gerektiğini ifade etti. Yeşil koridorların oluşturulması, yürüyüş yollarının planlanması ve insanların daha sağlıklı yaşayabileceği çevrelerin oluşturulmasının, kentleri daha dirençli kılacağını vurgulayan Ebru Manavoğlu, “Son olanlardan da görüldüğü üzere bizim karşımıza altyapı yetersizliği olarak çıkıyor. Alt yapı yetersizlikleri kentlerimizde özel. Özellikle su taşkınlarının neden oluyor. Araçların malların zarar görmesine neden oluyor. Bu bakımdan bunların önlemlerin alınması ve bir afet risk azaltma çalışmalarının her ölçekte yapılması gerekiyor” dedi.
Ebru Manavoğlu, kent yöneticilerinin dirençli kent olma konusundaki sorumluluklarına vurgu yaparak, "Kent yöneticilerin de bir takım görevleri var. Herkesin dirençli kent olma konusunda üzerine düşen vazifeyi öncesinde yapması gerekiyor. Tabi gündemdeki sokaklardaki mazgalların temizlenmesi konusundan tutun da bunların kent içerisinde daha bilinçli bir toplum oluşturulması yönünde yapılacak çalışmalar bir bütünü temsil ediyor” diye kaydetti.
“ÖNLEMLER KENT ÖLÇEĞİNDE ALINMALI”
Sonuç olarak Manavoğlu, afet farkındalığının artırılması ve herkesin bireysel olarak alması gereken önlemleri yerine getirmesiyle, kentlerin daha güvenli bir yaşam alanı haline gelebileceğini ifade etti. Manavoğlu, “Bir takım planlama çalışmaları yapmamız gerekiyor. Daha kapsamlı, daha kentin bütüncül anlamda ortaya koyacak. Afete hazırlık çalışmalarını dirençli bir toplum, dirençli bir kent olma konusunda çalışmaların yapılması gerekiyor. Bunlar yer seçimlerinde yapılan hatalardan tutun altyapı yetersizliklerine, plan ve projeye uygun olmayan yapılaşmaya. Güvenli bir çevre oluşturmak için yapacağımız her türlü faaliyeti içerisinde barındırıyor. Bu bakımdan bu önlemlerin mutlaka kent ölçeğinde alınması önem taşıyor. Hepimiz kentlerimizde güven içinde yaşamak istiyoruz. Yönetmelikler ve kanunlarda kent içerisinde veya yerleşim yerlerinde ve daha güvenli alanlar oluşturmak için ortaya konulmuş kurallar, bu kurallara uyduğumuz takdirde bu zararları daha azaltıyoruz” şeklinde konuştu.