Bunlar duyarsız ve iç dünyaları çelişkilerle dolu insanlardır.
Yasalar var...
Ama dinleyen yok!
Kendi kafalarına göre hareket etmeyi marifet sayıyorlar.
Devlet diyor ki: Çöpünü şuraya, hafriyatını şuraya dökeceksin.
Ama yok!
Adamlar laftan, kanundan anlamazlar ki!..
Kimileri hayvanları, aslanları, ayıları köpekleri eğitebiliyorlar ama biz insanımızı eğitemiyoruz.
Çünkü güzellik yok içlerinde.
Güzellikten anlamıyorlar.
İnşaat artıklarını götürüp yol üstünde, gözüne kestirdiği bir yere kimse görmeden, acilen döküp kaçıyor.
Uludağ etekleri öyle, şehir dışında tenha yerler öyle.
Bir bakıyorsunuz birkaç kamyon dolusu hafriyat dökülmüş.
“Efendim, inşaat yapıyoruz, yıkıntıları da oraya, buraya, şuraya döküyoruz...”
Olur mu öyle şey yahuuuu!
Büyükşehir size yer göstermiş.
“Ancak şuralara dökebilirsin” demiş.
Adamlar laftan sözden anlamazlar ki!
Fazla mazot yakmamak için en kısa mesafede boş gördüğü herhangi bir yere boşaltıp kaçıyor.
Saygısızlık, duyarsızlık hat safhada!
Tıpkı, daha dün toplu taşıma aracı otobüste adamın biri onlarca insanın içinde tuvalet ihtiyacını gidermek için hemen otobüsün içinde bir pet şişeye ihtiyacını gidermesi gibi!
Adam saygısız, terbiyesiz, görgüsüz, cahil ve utanmaz.
Bu adam ile kamyon dolusu hafriyatı canının istediği yere döken arasında fark var mı?
Yok!
Bu şehir bizim.
Senin, benim, bizim; hepimizin!
Ne kadar çok temiz, bakımlı, yaşanılabilir hale getirebilirsek o kadar medeni, görgülü ve temiz toplum insanları olduğumuzun ispatı olur.
Hani, hadiste ne denmişti?
“Temizlik imandandır...”