İşin gerçeği, o benim yazdıklarımı okur mu veya söylediklerimi duyar mı bilmem ama ben onun hem söylediklerini duyuyor hem de yazdıklarını okuyorum. Okursa da okumazsa da umurumda değil. Çünkü dün yaptığı bir hareketle benim nazarımda, ne kadar küçük düşünceli, makam ve mevki uğruna adeta tüm değerlerinden vazgeçebilecek bir anlayışta bir duruşu olduğu kanaatine vardım.
***
İstanbul hariç her yerde kolay bulunabilen, ama hizmet etmesi gereken İstanbul’a neredeyse navigasyonla gidecek kadar seçildiği şehri unutan bu zat-ı muhterem, bu sefer de Almanya’da kameralara yakalanmış. Çarşı pazar gezisi derken bir takım etkinlikler ve ardından bir söyleşiye de katılmış. İşte ne olduysa orada olmuş.
***
Kendisini bu günlere getiren ve "aramızda baba-oğul ilişkisi var" diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun davasının olduğu bir günde, böyle bir ziyaretin olması çok enteresan. Ama biz oraya değil de zat-ı muhterem Ekrem Bey’in vukuatına bakalım. Söyleşide, hem DEM’li ortakları incinmesin diye hem de "yer, zaman, mekan fark etmez; hazır yeri gelmişken iktidara biraz sallayalım" mantığı ile kayyum atamaları üzerinden ülkemizi eleştirmiş.
***
Yanlış okumadınız, zat-ı muhterem Ekrem Bey elin gavuruna bizi şikayet etmiş. Bu nasıl bir kafa, bu nasıl bir anlayış; insan anlamakta gerçekten zorluk çekiyor. Yahu arkadaş, içeride istediğini söyle, istediğini eleştir, her şeye sazan gibi atla; malum parti ile DEM’len, umurumuzda bile olmaz. Ama elin Alman’ına ülkeyi şikayet etmek nedir yahu? Vallahi çok ayıp, çok! Neymiş; seçilen belediye başkanları görevden alınmış da yerlerine iktidarın kendi istedikleri atanmış falan filan… Tabi bu, kameralara yansıyan küçük bir kısmı. Kameraların kapalı olduğu yerlerde neler söyledi, Allah kerim.
***
Bakın, bu zat-ı muhterem arkadaş okursa haberi olsun diye bir örnek vereceğim. Nancy Pelosi... ABD Temsilciler Meclisi Başkanı ve azılı Trump düşmanı. "Trump’ı hapiste görmek istiyorum" cümlesini tüm kamuoyuna açık açık söyleyecek kadar net bir isim. Ancak bir Fransa ziyaretinde kendisine Trump hakkında soru sorulunca, "Prensip gereği ABD Başkanı hakkında yurt dışında konuşmam" diyor.
***
İnce çizgiyi gördünüz değil mi? Aslında uzak bir örneğe de gerek yok. Yakınımızda olan bir örnek daha vereyim ki bakalım anlayabilecek mi? Gerçi makam ve mevki hırsı gözünü kör etmiş ya, belki birisi okursa ve sağır değilse duyarak anlamaya çalışır.
***
MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüşen yabancı bir heyet, iktidardan şikayet etmeye kalkınca, "Bunlar bizim iç meselemizdir, bunları yabancılarla konuşmak kitabımızda yok; görüşme bitmiştir" diyerek hepsinin ağzının payını vermiş ve kovmuştur. Sadece şu iki örnekten birisi bile adam olana yeter de artar. Bilmem, ne demek istediğimi anlatabildim mi?
SON SÖZ
Kayyum meselesine gelince, bana sorarsan fazla hoplayıp zıplamaya gerek yok. Devletimiz olması gerekeni yapıyor. Devamı da gelecek, inşallah.