Sınıf arkadaşına mı? Oyun arkadaşına mı? Ailene mi? Dostuna mı? Düşmanına mı? İş yerinde mesai arkadaşına mı? Sevgiline mi? Sahi sen en çok kime yenildin?
***
Yaşamımız boyunca o kadar çok yenilgiye uğramışızdır ki birer birer saymak zor olsa gerek diye düşünüyorum. İtiraf etmeliyiz ki hepimizin içinde bir yenilgi duygusu vardır. Kimine göre günden güne büyüyen, kimi için ise bastırılmış bir duygu olarak sinsi bir şekilde derinlerde bir yerdedir.
***
Siz en çok kime nasıl yenildiniz bilemem ama ben en çok kendine yenildim. En büyük zayıflığı kendimde yaşadığım dönemlerde kendi ayağıma dolaşıp düştüm. İnsanın kendine yenilmesi kadar aşağılık bir his yok. Bunu kabullenmek ise büyük olgunluk.
Evet hiç kimse bir başkasına yenilmeyi istemez. Dahası yenilgiyi kabul etmez. Ben, ağız dolusu itiraf ediyorum; bu hayatta en büyük yenilgim hep kendime oldu...
***
İnsan kendine nasıl yenilir peki?
İmkansız olan şeyleri bildiğiniz halde o imkansızları tek başına oldurmaya çalıştığınız sürece kaybetmeye mahkum biri oluyorsunuz. Mesela serçe parmağınızla dünyayı kaldırmaya çalışıyorsunuz. Ne büyük ahmaklık değil mi?
***
Daha ilk hamlede yenik düşüyorsun işte; kendine, düşlerine, duygularına, seni sen yapan tüm değerlere...
Kalbimin sakarlığının bedelini çok ağır ödemişimdir. Gözümün içine baka baka duymak istediğim yalanları kendime söylemişlerimin haddi hesabı yoktur.
***
Vicdanımın adaletiyle çok kez aynı kuyuya düşmüşümdür. Merhametli olmanın kırgınlığını hep bir fazlasıyla yaşayarak ihanet üzerine ihanet yaşamışımdır. Hatırasına sahip çıktığım kişilerin nankörlüğünü görmezden gelişlerimin boyumu aşmışlığı vardır.
***
Böyle böyle derken değişmez dediğim ne varsa değişiyor da bir tek deli divane inandığın aslı olmayan yalanlarım değişmiyor. Çünkü ben; olmasını istediğim gerçeklerin asla ve asla olmayacak olan yalanlarına aşığım.
***
O yüzden hayatın tadı hep damağımda kaldı. Bunca farkındalığa rağmen hala kendime olan yenilgiye ne denilebilir ki? Böyle yenilgi baş tacı!