Çoğu gelişmiş modern ülkelerde evlenmeden önce birlikte yaşanıyor. Böylece her şartta ve her haliyle partnerini detaylı tanıyabiliyorsun. “Biz anlaşıyoruz, bir de çocuk yapalım” denilen noktada resmiyete döküyorlar. Bizim toplumumuz ise; önce evlenelim sonra tanışırız kafasında. İnsan, boşanabileceği biriyle evlenmeli. Boşanmayı geçtim, karşında medeni biri varsa rahatça ayrılırsın ama boşanırken seviyesizleşmeler, iftiralar, tehditler, çocuğu silah gibi kullanmalar, hatta sonu katliamlarla biten bir toplumuz biz. Büyük bir sebebi ise “gelinliğinle çık evimden” zihniyetindeki ebeveynler.
***
Kızı, ilk flörtüyle hemen evlendirme baskısı. Sevgili olmasına, tanımasına izin yok. Elini tutan ilk erkekle hemen evlendirirler. Sonrasını tahmin ediyorsunuz… TV haberlerinde ve 3. sayfa haberlerde de görüyoruz o ‘gelinliğinle çık’ denilen kızlarımızı. Yahut boşanma davası bile açamayacak kadar sindirilen, korkutulan çok kadın var. Çünkü “gelinliğinle çıktın kefeninle dönersin” diyen babalar yüzünden damatlar her zulmü yapıyor karısına. Çünkü arkasında güçlü duran sahip çıkan bir baba, ya da ailesi yok kadının. Bu yüzden kimsenin evlenmeden beraber yaşamasına toplumca karışmasak mı artık? Onların kötü dönemlerinde bizler müdahale etmiyoruz sonuçta. Bırakın şu sığ zihniyetleri.
***
Kimse siz iki halay çekeceksiniz diye düğün dernek yapmak zorunda değil, imza atmak zorunda da değil. Zaten gerçek şu ki günümüzde hemen herkes evlenmeden cinselliği yaşıyor, yaşamalı da... Belki uyumları yok. Evliliği, arkadaşlıktan ayıran tek fark cinsellik ise, burada uyum yoksa, başka sıkıntılar varsa ve yaşanamıyorsa neden evlensinler? Ayrıca anne baba iki gencin bunu yaşamasına engel olamaz, olamıyorlar da. Çünkü kaçak göçek yaşıyorlar zaten. İç sesin şu an “benim evladım yapmaz” diyor değil mi vallahi öyle de güzel yapıyorlar ki siz hiç kafanızı yormayın.
***
Evlenmeden aynı evde yaşayınca ayıplanır ama gidip otel köşelerinde, arabalarda birlikte olup, ana baba evine gelince “cici kız”, “edepli kız” olmaya devam ederler sizin nazarınızda, çünkü yalana sevk ediyorsunuz gençleri. Sizin yüzünüzden hatta kalitesizce yaşıyorlar. Kendilerini suç işlemiş gibi hissediyorlar. Utanıyorlar kendilerinden. Öz değerlerini yitiriyorlar. Namus, değer kavramları sevdiğin kişiyle yakınlaşıp yakınlaşmamaya bağlı olmamalı. Bırakın gerekirse birden fazla ilişkisi olsun ki kıyaslasın, ne istediğini ve ne istemediğini keşfetsin, ‘yanlış ilişkiler doğru insana götürür.’ Kendine uygun olanı öğrenir. İlk çıktığı erkekle evlendirdiğinizde o kişi kötü karakterli biri olsa dahi kızınız normali o zannedecek. Bilmiyor çünkü alternatifi olmadı.
***
Dünyaya getirdiğimiz evlatlarımızdan sorumluyuz evet ama onların bedenlerinin sahibi değiliz. İyi bir aile eğitimi ve terbiyesi almışsa, yeterli özgüveni aşılamışsanız, nerede hayır demesi gerektiğini bilen bir evlat yetiştirmişseniz gözünüz arkada kalmasın. O yanlış bir şey yapmaz. Ama baskı ve korkuyla sinmiş, sevgisiz bir kız çocuğu yetiştirmişseniz en küçük ilgiye her türlü yanlışı yapabilir bu da sizlerin suçudur.
***
Unutma! Bugün yediğin meyvenin tohumu bugün atılan değildir.