Bir bakış, bir susuş ki öyle böyle değil. Hikayeden biraz eksik, romandan biraz fazla. Eylül takviminde düşen her bir yaprak misali rüzgar esintisi benimkisi...
Hiç bilmediğin bir yerden vurulursun, adına kör kurşun geldi bana değdi dersin. Oysa ki; o kurşun kör değildir, göz göre göre bile isteye yersin o kurşunu. Mevzuata aykırı olan duyguların mesaisi uzun olan düşünceleri olur...
***
Zamansızdı; gelişi, heyecanı, mutluluğu, sevgisi, duyguları... Sahi, sevmenin doğru bir zamanı, yeri var mıydı yoksa ansızın her an doğabilir miydi? Anısı olan kelimeleri biriktiriyorum, satır aralarındaki boşluklara anlam yüklemek için üç noktaları art arda sıralıyorum...
***
Yeni doğmuş bir bebek kokusunda hayallerimdekini bağrıma basıyor, sarıp sarmalıyorum. Toprağı kurumuş bir çiçeğin dallarının yeniden filizlenmesi için güneşin kucağına çiçeği koyuyorum. Bu akşam bunca yıl teğet geçtiğim bana kulak veriyorum.
***
Sen ne istiyorsun? Onca işin, gücün yoğunluğu arasında en son kendin için ne yaptın? diye soruyorum. Derin bir sessizlik... Korkarım cevap hiçbir şey! Hep başkaları için verilen hayat mücadelesi ve daima bir başkası için atılan kulaçlar.
***
Mesela içinden geldiği gibi sevdin mi birini? Sevdiğinin elini tutup, gözlerinin içine doyasıya bakıp, bir türkünün ezgilerinde dünyanın tüm yükünden sıyrılabildin mi?
Elinde, avucunda tek bir ömür olduğunu, başka bir hayatın olmayacağını bilerek mi hoyratça geçirdin yıllarını? Vaden yetecek mi birini sevmeye, sevdiğini dolu dizgin yaşamaya? Cevaplanmayı bekleyen ne çok soru varmış, değil mi? Üç günlük hayatının geriye kalan bugünün de...
***
Ben bu akşam bir sevdaya denk geldim. Aldım karşıma oturdum, saatlerce o sevdayla sohbet ettim. Gözlerimle en derinlere daldım, sözcüklerimle gelincik tarlasında gezinir gibi incitmeye korkarak küçük dokunuşlarla teninde gezindim. Yüzündeki mahcubiyete gönlümü bıraktım. Heyecanını gizlemeye çalıştığı anlara nefesimi üfledim. Gülüşleri, gülüşlerime denk düşene dek dudak kenarına sarmaşık güllerini iliştirdim. İnsan sevmenin nasıl olduğunu hatırlar mı? Ben bu akşam yudumladığım çay kokusunun eşliğinde birini sevmenin ruha nasıl iyi geleceğini hatırladım.
***
Yıllarca el gibi gördüğüm kalbimden özür diliyorum. Bana sevgiyi, aşkı, heyecanı, tutkuyu hatırlatana ise teşekkür ediyorum. İnsan en çok kendi karanlığında yitip kaybolurmuş meğer...
Bu gece beni karanlığımdan çıkarana, benim varlığımı bana hatırlatana, gönül toprağıma yeniden cemre düşürene, zamansız kapımı çalana elimi uzatıyorum.
***
Gelişinle hatırladım; zamansız olurmuş sevmeler... Gelişinle anladım; sebepsiz ve nedensiz olurmuş sevmeler... Kabullenmesi zor, mevzuata aykırı olsa da gelişin aklıma ve gönlüme hoş geldin.