Sonra çok büyük baskı ve tehditlerle devlet düzenimizi değiştirdiler.
Sonra hukukumuzu.
Sonra ekonomimizi.
Sonra eğitim, öğretim durumumuzu değiştirdiler.
Bunlar tabiki bir iki yılda değil onlarca yılda oldu.
Sonra gözlerini ailemize diktiler.
“Nasıl ederiz de bunların ailelerini parçalarız” dediler.
Çünkü karı, koca birbirine sadıktılar.
Abiler bacılarına sahip çıkardı.
Küçük küçüklüğünü, büyük büyüklüğünü bilirdi.
Sonra değerlerimizle oynamaya başladılar.
Geleneklerimizi bozdular, göreneklerimizi değiştirdiler.
Sonra gençlerimize el attılar.
Sonra çocuklarımızla oynamaya başladılar.
Her türlü rezilliğin kol gezdiği teknolojik alet ve edavatlarla zihinlerimize girdiler.
Beyinlerimizi ele geçirdiler.
Sonra askerimize el attılar.
Onları ele geçirip istedikleri gibi yönettiler.
Siyasetimizi zaten diledikleri gibi yönlendiriyor, idare ediyorlardı.
Sonra siyasetçilerimizi ele geçirip istediklerini yaptırıyorlardı.
Kimi isterlerse onu başa getiriyor kimi isterlerse ona askeri darbe yaptırıyorlardı.
Bizimle istedikleri gibi oynuyorlardı.
Sonra atalarımızın dediği gibi “Keser döner sap döner, bir gün hesap döner“ dedikleri gibi hesapları altüst oldu.
Sözde kendi adamlarıydı ama oysa içlerine girmenin tek yolu “Siz nasıl isterseniz öyle olur” demekten geçiyordu ve öyle de oldu.
Keser döndü, sap döndü, hesap değişti.
Şaşırdılar.
Sap gibi ortada kaldılar.
Şimdi ne edecekleri ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Çünkü “Adamımız“ dedikleri adam, milletiyle, dini ve milli değerleriyle, karşılarına dikilmişti.
İşte şimdi o her şeyimize göz dikip bizi olduğumuzdan başka bir şekle döndürenlerden hesap sorma zamanıydı.
Her şeyimizi değiştirdiklerini sanıyorlardı ama kimliğimizi, Türklüğümüzü, dinimize sadakatimizi ve milli hafızamızı değiştirememişlerdi.