Geçtiğimiz yıl, Türkiye genelinde buğday ve arpa hasadının neredeyse bir ay erken yapıldığını ifade eden Özçatalbaş, bu durumun beraberinde ciddi dezavantajlar getirdiğini kaydetti. Hububat gibi insan besin kaynağı olan ürünlerde meydana gelen verim kayıplarının, toplam üretimde düşüşe yol açtığını dile getirdi. Akdeniz Havzasında iklim değişikliğinde tarımsal üretim faaliyetini ciddi ölçüde etkileleceğini belirten Özçatalbaş, “Bu şu şekilde de ifade ediliyor. 1 ile 4 santigrat derecelik bir artıştan bahsediliyor ama buradaki 1 santigrat derecelik artışın ne kadar önemli ve aslında sınırlayıcı bir faktör olduğunda dikkat almamız gerekiyor. 2023-2024 üretim sezonunda buğday arpada örneğin Türkiye'de hasat neredeyse bir ay erken yapıldı. Yani Türkiye genel için. Dolayısıyla bunun getirmiş olduğu ciddi dezavantajlar var. Bazı ürünler için avantaj gibi görünebilir ama özellikle insan besin kaynağı olarak belirttiğimiz hububat gibi alanlarda ciddi değişiklikler, ciddi verim kayıplarına da yol açıyor ve bu toplamda üretimde düşüşe neden oluyor” diye konuştu.
İKLİM VERİMİ ETKİLİYOR
Mart, Nisan ve Mayıs aylarında buğdayın yeterli yağmur alamadığını belirten Özçatalbaş, “Mart Nisan Mayıs aylarında buğdayın doğal yağış alması gerekiyor, yeterli yağmur alması gerekiyor. Ancak Nisan ayında bazı bölgelerde yüzde 20 gibi bazı bölgelerde yüzde 70 gibi azalışlar söz konusu oldu. Yani daha az yağış aldı. Ama Mayıs ayında da bazı bölgelerde artış oldu. Yağışta bir düzensizlik söz konusu. Dolayısıyla yararlı olabilecek yağmur, tatlı su diye ifade ettiğimiz yağmur suyu, bitkinin beklediğini ve istediği özelliğin ve dönemin dışında yağdı. Buğday da rekoltenin 22 milyon tondan işte 20 milyon tona düşmesine esasen yol açmış görünüyor” dedi.
ÜRETİMDE DÜŞÜŞ VAR
Arpa üretiminde de benzer bir düşüş yaşandığını ifade eden Özçatalbaş, bu ürünlerin de doğal yağışa bağlı üretim yaptığını ve bu nedenle 9 milyon ton olan arpa üretiminin 6.8 milyon tona gerilediğini söyledi. Özçatalbaş, “O bakımdan ciddi ölçüde üretim faaliyeti yağışlardan ve doğal tehditlerden etkileniyor” diye kaydetti. Uzun vadede iklim değişikliğinin tarım sisteminde köklü değişikliklere yol açabileceğini ifade eden Özçatalbaş, Türkiye’nin biyoteknoloji ve tohum ıslahı konusundaki çalışmalarının önemine dikkat çekti.
TÜRKİYE’DE GENOTİP ÇALIŞMALARI
Özçatalbaş, Türkiye’nin bu alanda dünya standartlarında teknolojileri kullandığını belirterek, “Orta vadede iklim değişikliğinin çok daha ciddi ölçüde tehdit oluşturacağını söyleyebiliriz. Uzun vadedeyse üretim sisteminin değişmesi söz konusu olabilir. Özellikle iklimsel değişiklikler söz konusu bölgelerde o ürünlerin beklentilerini karşılayacak şartları sağlamadığı için farklı ürünlere kaymak gerekebilecek ya da yeni genotipler üretmek yani iklim değişikliğine uyum sağlayan yeni tohum tiplerini üretmek ve bunlar üzerinden süreci geliştirmek gerekecek ki Türkiye bu konuda çalışıyor. Özellikle biyoteknoloji ve tohum ıslahı konusunda Türkiye son derece iyi durumda ve dünyada kullanılan üst teknolojilerin, ileride teknolojilerin tamamını kullanabilir ve kullanıyor durumda” diye konuştu.
Gelecekte tarım ve gıda sektörünün bu olumsuz beklentileri pozitife çevirecek yöntemler geliştirebileceğini öngören Özçatalbaş, “Dolayısıyla gelecek dönemde bizim tarım açısından, gıda sektörü açısından bu altlığı, bu olumsuz beklentileri negatifi pozitife çevirecek ya da aynı şekilde devam etmesini sağlayacak yöntemler ve uygulamalar mümkün olacaktır görünüyor” dedi.