Çanakkale'den biliyorum.
Silahsız zafer nasıl kazanılır gördüm.
Duydum.
Okudum
Filistinlilerin silahları yoktu ama çok güçlü imanları vardı.
Yürekleri vardı.
Duaları vardı.
İmansızlara bedduaları vardı.
Tıpkı Çanakkale'de ki gibi, korkusuzlardı.
Ölümsüz ruhları vardı.
Ve kazandılar.
Göğüste iman olunca zalimin silahı geri tepiyor.
Zulüm bastırdıkça göğüste yürek "Allah Allah" diye çarpıyor.
Gavur bunu gördükçe ödü patlıyor.
Küçücük Müslüman çocuklardan korkuyorlar.
Uzaktan bağırarak çantasını açtırıyorlar.
Ceplerini boşalttırıyorlar.
Masumlara karşı öyle cesaretleri var ki...
Tam techizatlı komando elbisesi giymiş, her türlü imkâna sahipler ama korkaklar.
Cesaretleri yok.
Yüreklerinde iman yok.
Yaşama arzusu ölümden kaçırıyor.
Lanetli kavim kendi kıyametini yaşayacak.
Uzak değil.
"Her taş ve ağaç, arkamda Yahudi var, gel....." diyecek.
İşte o zaman yaklaştı gibi.
Yakın.
Yaşanacak bunlar.
Sanmasınlar ki yaptıkları bu zulüm yanlarına kâr kalacak.
Amerika ve İsrail yakında kaosa girecekler.
Ayrışacaklar.
Birbirlerine girecekler.
Ve o zaman bu son bir yıldır işlenen İsrail cinayetlerinin getirdiği uyanışla İslâm ümmeti ayağa kalkacak.
Bu oluşumların olması o kadar uzak bir zaman değil.
Yakındır.
İmanlı yüreklerin zafere ulaşması yakındır.
Ümmeti uyandırdı.
Bunu İsrail kendi başardı.
İslâm dünyası silkindi, ayağa kalkıyor şimdi.
Birleşme, bir olma yakındır.
Büyük zafer yakındır.
Yaşayın görün.