Ortadoğu’da yaşanan insanlık trajedisi ne zaman duracak İsrail’i kim durduracak? Bu sorunun cevabı çok zor ama İsrail’i durdurmak imkânsız değil!
ABD-İsrail ve şürekâsı avangelist, Siyonist bir anlayış üzerinden teolojik bir plan ile ütopik hayallerini gerçekleştirmek istiyor.
Ortadoğu’yu tanzim etmek isteyen yapı Dünya ticaret koridorları, enerji aksları ve güvenlik merkezlerini yeniden konumlandırmak böylece İsrail’i Suriye’nin kuzeyi ve David koridorunu kapsayan bölgeye yerleştirerek hâkimiyet alanını genişletmek istemektedir.
Teopolitik söylemlerin ve kehanet söylemlerinin öne çıkarılması ise taraftar ve destek toplamak için inançların kullanılmasıdır.
Böyle bir tablo daha ciddi komplikasyonları da beraberinde getiriyor!
Teopolitik söylemlerin etkisi ile BM işlevsiz, NATO sessiz AB uyku halinde kalırken Arap birliğinin kılını kıpırdatmayan hali daha ilginç bir tabloyu ortaya koyuyor.
Filistin halkının yaşadığı trajediyi ve masum milletlerin haklarını dünyaya haykıran tek ülke Türkiye olmuştur…
Türkiye’nin haykırışı insani duygularını yitirmemiş halen vicdan sahibi toplumları ayağa kaldırırken, sessiz yönetimleri panikleten bir iklim oluştu.
Lahey Adalet divanının tedbir kararı soykırım davasına müdahil olmamız aslında İsrail’i ve eli kanlı Netanyahu’yu endişelendirmiştir.
Katar’ın Başkenti Doha da ateşkes görüşmeleri sürerken Türkiye’nin Mahmud Abbas’ı TBMM konuşturması önemli stratejik bir adımdır.
ABD senatosunda alkışlanan Netanyahu’ya ve ABD’ye TBMM de gereken cevap verilmiştir.
Mesele, nasıl çözülür sorusuna gelince; Meselenin çözümü Tüm Filistinli gurupların birlik beraberlik içinde kucaklaşması ile mümkündür.
Mahmud Abbas'ın Türkiye ziyaretini Filistinlilerin uluslararası alandaki diplomatik girişimlerinin bir parçası ve devamı olarak görmek mümkün.
Mahmud Abbas, Türkiye ziyaretinden hemen önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Moskova'da görüştü.
Filistinlilerin yakın zamanlarda uluslararası platformlarda attıkları en önemli adımlardan biri ise, 21-22 Temmuz'da Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğiyle Pekin’de düzenlenen ulusal birlik görüşmeleri oldu.
Filistin iç bölünmesi, ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun olduğu için bu temasların sürmesi gerekiyor.
Pekin’de El Fetih ve Hamas dâhil 14 Filistinli grup tarafından imzalanan ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı uyarınca; “Filistin halkının işgale karşı direnme hakkının bulunduğunu vurgulayan mutabakat bildirisinde Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti iradesinin ortaya konulması, iç bölünmelere son verilerek Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün tamamında tek ve birleşik bir Filistin Yönetimi’nin tesis edilmesi, en kısa zamanda seçime gidilmesi, seçim sürecini ve Gazze’nin yeniden inşasını yürütecek bir geçici birleşik liderlik mekanizmasının oluşturulmasını kapsıyor”.
Abbas, 7 Ekim’de başlayan savaş boyunca da büyük ölçüde pasif denebilecek bir tutum içindeydi ve özellikle son Arap Birliği Zirvesi'nde Hamas’ı eleştiren söylemleri sebebiyle bir kez daha eleştiri oklarının hedefi olmuştu.
Pekin zirvesine katılan Hamas dâhil tüm Filistinli hareketler, bildiriyle birlikte bir anlamda Mahmud Abbas’ın liderliğini tanıdı ve beraberinde kendisine önemli bir görev yükledi.
Tabi, El Fetih’in de bu bildiriyi imzalaması İsrail tarafında öfkeye yol açtı.
Tüm bu gelişmeler Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bir yol ayrımında olduğu ve tarihi bir sorumluluğu üzerinde taşıdığı anlamına geliyor.
2007'den itibaren devam eden Filistin iç bölünmesi, ivedilikle üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun.
Ekim'den beri devam eden saldırılar ve soykırım ise bu bölünmenin giderilmesini daha fazla ertelenemez hale getirdi.
Mahmud Abbas’ın bu doğrultuda bir inisiyatifi üstlenmesi halinde hem diğer Filistinli gruplardan, hem de Türkiye dâhil temas halinde oldukları tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerden destek göreceğine şüphe yok.
İsrail’i durduracak en önemli hamle tüm Filistinlilerin birlik beraberlik içinde hareket etmesi ile mümkündür.
Mahmud Abbas’ın TBMM verdiği mesaj da bu yönde oldu zaten…