KADIN VE REKTÖR OLMAK ZOR ZANAAT

Abone Ol

‘GAZETECİ’ olmak zor zanaat ama ‘KASTECİ’ olmak çok kolay. İlki doğru tahminlerde bulunur ikincisi ise bol keseden ya atar ya da sağa sola sallar. Mesele iyi ve kötüyü ayırt edebilmekte.
Geçen ay “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmazmış!” başlığı ile bir yazıyı kaleme aldım ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın 4 yılını özetleyerek ikinci dönem için de tartışmasız ‘TEK ADAY’ olduğunu yazmıştım. Bunun akabinde birkaç KASTECİ Rektör Özkan’a söylenmedik laf bırakmadı. Muhtemelen diğer adaylar tarafından manipüle edilerek algı oluşturulmak istendi.


Ben ne MÜNECCİMİM ne de FALCI! Ne üniversitede çocuğum okuyor ne de bir KADRO peşindeyim. Sadece ortada görünen bir şeyi başka yönlere çekmeden YAZMASINI bilen GAZETECİYİM o kadar. At gözlüğü takmanın bir manası yok çünkü.
Evet ben rahmetli annemden ve hayat arkadaşım eşimden çok iyi biliyorum ki Türkiye’de hatta dünyada KADIN OLMAK ZOR ZANAAT. Hele hele bir makam veya mevkiye gelmek ise DAHA ZOR!
Tüm bu zorlukların arasında Akdeniz Üniversitesi’ne REKTÖR olarak atanmak bir de buranın tarihinde İLK KADIN REKTÖR OLMAK ise zorluk derecesini ne kadar artırıyor bilse bilse Prof. Dr. Özlenen Özkan bilebilir.
Ben her zaman bir bürokratın, belediye başkanının veya rektörlerin mutlaka üst üste iki dönem görev yapmasını desteklerim. Nedeni ikinci dönem tecrübelerin aktarılma vakti olmasıdır. Dünyada rekabetin bilimsel araştırma ve geliştirme üzerine yoğunlaştığı bir dönemdeyiz!
Her ne kadar ikinci dönem icraat vakti olsa da Rektör Özkan, Akdeniz Üniversitesi’nde birçok erkek rektörün yapamadığı işlere imza atmıştır. Tabi bunu tek başına değil ekip olarak yaptı. Bu ekibin önemli ismi yani LOKOMOTİFİ Prof. Dr. Ömer Özkan’ı unutmayalım.
Hazreti Hadimi; “Kişi odur ki eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser” demiştir. Bu sözün ışığında Prof. Dr. Özlenen Özkan da sayısız çalışmalara imza atmıştır. Yıllarca yapılamayanları 4 yıla sığdırmıştır.
Bu zamana kadar yaptıkları ve yapmayı planladığı işler için kendisine teşekkür etmek lazım. Ben ilk döneminde olduğu gibi ikinci döneminde de de çok başarılı işler yapacağına eminim. Bunun kanıtı ise Özlenen Özkan Hocanın Ömer Özkan ile birlikte yaptığı transplantasyonlar, kompozit organ, tam yüz transplantasyonları ve DÜNYADA İLK KEZ YAPILAN UTERUS NAKLİ (RAHİM) ile Akdeniz Üniversitesinin ismini tüm dünyaya duyurmalarıdır.
Evet yapılanlara baktığımız zaman artık üniversitelerde şu kadar öğrenci, şu kadar yüzölçümü, bilmem şu kadar akademik kadro ve her yıl şu kadar öğrenci mezun verdik şeklindeki sayısal rakamlar ile övünme değil tarihe damga vuran çalışmalar dönemidir.
Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, Akdeniz Üniversitesine geçen dönem İLK KADIN REKTÖR olarak atandığında, “Rektörlük çok zor bir görev. Layıkıyla yapmak için yola çıktım. İnşallah 4 yılın sonunda ‘İYİ Kİ REKTÖR OLMUŞ’ dedirtirim” diye bir ifade kullanmıştı. Sanırım bu sözü çoktan hak etti.
Bu şehirde 35 yıla yakındır toplamda 45 yıllık bir GAZETECİYİM. Benim bildiğim ne rektörler geldi geçti. Birkaçı haricindekilerin hiçbiri bilinmez ve hatırlanmaz. Ama Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, bir Prof. Tuncer Karpuzoğlu ve bir Prof. Dr. Yaşar Uçar gibi akıllarda kalıp hayırla yad edilecek bir isimdir.
İkinci döneme başladığı ilk gün olan geçen cuma günü Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın üniversitede alkışlarla karşılanması sonrasında, “İlk 4 yılda biz bu üniversiteyi anladık artık bundan sonra hepimizin yapacağı şey, borçlu olduğumuz şey bu üniversiteye, ülkeye son gücümüzle en iyi niyetlerle hizmet etmek” sözleri benim yukarıdan aşağıya yazdıklarımı tescilleyen bir ifadedir.
Yine Özlenen Hocanın ilk rektör olarak atandığı günlerde verdiği bir röportajda, “Benim iki kızım var. İnşallah hem onlara hem de başarılı olmak için çaba gösteren bütün genç kızlara iyi bir örnek olurum. Umarım her biri çok güçlü kadınlar olurlar” demişti.
Umudum odur ki, hem genç kızlarımız hem de kadınlarımız Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan ve onun gibi isimleri örnek alırlar. Çünkü bu ülkenin böyle kadınlara çok ama çok ihtiyacı var. 
Haftanın ilk gününü geçen haftanın son gününün önemli bir olayı ile açtık. Başarılı insanları yermek yerine takdir etmek sanırım hepimizin görevi olmalıdır. 
Unutmadan ülkemiz iklim değişikliğinin etkisi nedeniyle olağanüstü bir sıcak havanın etkisi altında. Nem düştü rüzgar (poyraz) arttı. Bu nedenle orman yangınları da arttı.

Bu hafta sonuna kadar çok ama çok dikkatli olmalıyız. Bir kibrit dahi çakmamalıyız.
Çünkü ELLERİNİZLE YAKTIĞINIZ ATEŞİ GÖZYAŞLARINIZ İLE SÖNDÜREMEZSİNİZ!

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }