Milyonlarca insanın ölümüne neden olundu.
Katlliamların acısını yaşadı.
Soykırım ile hiçbir milletin yok edilemeyeceğini fark etti.
Sonra, insanı korumak, kollamak adına bazı kurum ve kuruluşlar kuruldu.
Savaşlar olmasın diye.
Katliamlar yapılmasın diye.
Soykırıma girişilmesin diye.
Adalet temel alınsın diye.
İnsanlık var olsun diye.
İnsan Hakları dendi.
Uluslararası hukuk dendi.
Kimsenin kimseye üstünlüğü yok dendi.
Uluslararası ceza mahkemesi kuruldu.
Sözde insanlığa karşı suç işleyenler ceza görecekti.
Olmadı.
Lafta kaldı.
Kitaplarda kaldı.
Yazılan sayfalarda öylece duruyor.
Hiçbir işlevi yok.
Gene bölgesel savaşlar tetiklendi.
Kışkırtıldı.
Gene binlerce kadına tecavüz edildi.
Gene binlerce babasız çocuklar doğdu.
Kadın hakları dendi.
Uygulanmadı.
Çocuk hakları dendi.
Uygulanmadı.
Almanya'da on bir bin göçmen çocuk geçen altı yılda ortadan kayboldu.
İnsanlar gene soykırıma uğruyor.
Susuyorlar o sözde savunmacı kurumlar.
Gene on binlerce insan bombalarla topluca katlediliyor.
Susuyorlar gene.
Hani insan hakları savunucuları vardı?
Neredeler?
Binlerce çocuk acımasızca öldürülüyor.
Hani çocuk hakları savunucuları?
Hep kendimizi aldattık.
Sandık ki bunca insan ölümlerine devletler "Dur" diyecek.
Hiç ses çıkmadı.
Sandık ki milletler ayağa kalkacak.
Sadece birkaç bin duyarlı insanlar sokaklarda yürüdü.
Protesto ettiler insan kasaplarını.
Başka da birşey yapamadılar.
O insanlık adına hareket ettiklerini söyleyenler hep kenara çekildiler.
Hepsi göstermelikmiş.
Yalancılarmış.
Kendimizi aldattık.
Özellikle Müslümanlar için bunların hiçbiri uygulanmadı.
Sandık ki ölümleri durduracaklar.
Engel olacaklar.
Maalesef o kurumların hepsi tabelalarda ve kartvizitlerde varmış.
Hepsi iflas ettiler.
Esas olan bir şey varmış, o da güçlü olmak.
Her sahada her koşulda güçlü olan kazanıyor ve fakat insanlık kaybediyor.
Filistin'de, Myanmar'da, Doğu Türkistan'da, Saraybosna'da olduğu gibi.
Hep kendimizi aldattık.