Oda’nın 70’inci kuruluş yıl dönümünün kutlandığı gecede meslekte bir ömür geçirmiş büyüklere plaket takdim edildi.
60’tan 25’e uzun yıllar boyunca inşaat mühendisliği ile hem geçimini sağlamış hem de ülkesine hizmet etmiş isimler onurlandırıldı.
Herhalde bir insan için mesleğinde başarılı olmak ve saygı görmek, en yüksek tatmin duygularından biridir.
Elbette bunun için sadece o meslekle iştigal etmek yetmez beraberinde yapılan işin ilkelerine ve etik değerlerine de sahip çıkmak ve onları her şeyin önünde tutmak gerekir.
Yani düşünün ki yaptığı inşaatlar kaçak ya da depreme dayanıksız olan birini, meslekte 10 yılları doldurmuş diye taltif etmek mümkün müdür?
Şüphesiz değildir. Veya mümkün olmamalıdır. Oluyorsa da tartışma konusudur.
Neyse ki İMO Bursa’nın muhteşem gecesinde böyle bir tartışmaya mahal verecek örnekler yoktu.
Peki, o gece neden muhteşemdi?
Çünkü ideolojik herhangi bir ayrışma olmaksızın İMO Bursa camiası tüm çevreleriyle oradaydı. Tam bir kaynaşma ve dayanışma manzarası vardı.
Ve özellikle de İMO Bursa Başkanı Serdar Atilla Erdem’in konuşması ve gösterdiği ev sahipliği takdiri hak ediyordu.
Başkan Erdem’in son derece ölçülü ve gerekli mesajları verdiği hitabındaki şu sözler dikkate değerdi:
Gelecek nesillerin meslek ilkeleri ve etik kurallarına bağlı yetişmesi, gelecekte olası depremlerin afet haline dönüşmemesi deneyimli meslektaşlar olarak bizlerin sorumluluğudur. Gençlerimizi iyi yetiştirmek, değerlerimizi korumak, birlik ve dayanışma içinde olmak zorundayız.
Başkan Erdem’in meslek ve meslektaş alanında çizdiği bu sorumluluk çerçevesinin herkesçe ve hemen her meslekçe içselleştirilmesi gerekiyor.
Bu boş bir lakırdı değildir! Toplumun bugün yaptığı her iş ve işlemle geleceğe şekil verdiğini ya da gelecekten çaldığını görüp kabul etmesi gerekiyor.
Öte yandan ülkemizde ‘sivil toplum’ alanının en tartışmaları konularından biri siyasetle kurulan rabıta ve konformist eğilimdir.
‘Sivil toplum’ ne yazık ki ülkemizde politika yapıcılarla angajman içinde olması dolayısıyla kamusal sorumluluğunu hakkıyla yerine getirememektedir.
Aynı şekilde ‘sivil toplum’ yapılarını siyaset alanına bir sıçrama tahtası olarak kullanan kişi ve zihniyet gruplarının yaygın temsili de bu bağlam içindeki açmazlardan biridir.
‘Sivil toplum’ kuruluşlarının tepesindeki isimlerin konformist yani uyumcu bir yaklaşım içinde olarak siyasilerin hatalarına sessiz ve seyirci kalması kendileri adına geleceğe dönük rant devşirme imkânı tanırken toplum adına üstlendikleri görevin istismarıdır ve bu şekilde görülmek zorundadır.
Yani ‘sivil toplum’ örgütünde oturduğu koltuktan güç alarak siyaset arenasına sıçrama gayesi, dünden bugüne çokça şahit olduğumuz ve nihayetinde kendilerinden başka hiç kimseye fayda sağlamayan örnekleriyle vücut bulmuştur.
İMO Bursa Başkanı Serdar Atilla Erdem, sergilediği ‘sivil sorumluluk’ tutumuyla bahsi geçen bağlamda görülemeyecek nadir isimlerdendir.
Ki kendisinin beyanında da bu açıkça görülmektedir. Başkan Erdem, şöyle dedi:
Bizler; ‘Bursa hepimizin’ diyerek yola çıktığımız bu süreçte, her platformda dile getirdiğimiz gibi bir kez daha yüksek sesle vurgulamak isteriz ki kadim Bursa’nın yararına olmayan her konuda İMO Bursa Şubesi yapılan yanlışlara karşı durmaya devam edecektir. Kim yaparsa yapsın, bedeli ne olursa olsun, ‘ben yaptım oldu’ uygulamalarına karşı sonuna kadar İMO Bursa Şube Yönetimi ve Kurulları olarak mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan etmek isterim.
Bu ifadeler hem sivil toplumculuk hem kent savunması hem de kentlilerin hakları adına son derece kıymetlidir. Ve bu beyan kadar önemli olan bir şey varsa o da kentliler olarak bizlerin, bu tutuma sahip çıkması ve bu anlayışı desteklemesidir.
Artık bir noktada uyanmak, ‘bireysel menfaatlerimizi toplumun ortak menfaatlerinin önünde görmek’ eğiliminden vazgeçmek ve bunu sürdürenleri de engellemek zorundayız.
İMO Bursa’nın kapsayıcı ve kuşatıcı kimliğinin hem şifahi hem de pratikte karşılık bulduğu gecede Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e de plaket takdim edildi.
Malum, Sayın Bozbey bir inşaat yüksek mühendisi… Ve kendisine o gece meslekte 40’ıncı yıl plaketi takdim edildi.
Sayın Bozbey, adet olduğu üzere gecede mikrofonu eline aldı ve salona seslendi. Sayın Bozbey’in en büyük özelliği herhalde sözlerine en çok kendisinin inanıyor olması…
Zira Sayın Bozbey, şöyle dedi: Belediye başkanlığı bizim mesleğimiz değil bizim mesleğimiz inşaat mühendisliği…
Peki, gerçeklik öyle mi? Sayın Bozbey, 1984’te üniversiteden mezun olmuş, 86 yılında mesleğe giriş yapmış. Ve 1999 yılında belediye başkanlığına geçmiş… Ve bugüne gelmiş…
40 yılın yarıdan fazlasını fiili belediye başkanlığı ve siyaset kurumu içinde geçiren Bozbey’in mesleği gerçekten mühendislik mi?
Sayın Bozbey’in bir başka, en fazla kendisinin inandığı, sözü de şu: Biz kente mühendis gözüyle bakıyor ve her işe öyle yaklaşıyoruz…
Belli Sayın Bozbey, belli!
20 yıl yönettiğiniz Nilüfer’den belli… Köyünüz Özlüce’den belli… Öyle mühendis gözüyle bakmışsınız ki Bursa’nın beton varlığının yaklaşık yüzde 40’ı tek başına Nilüfer’e yığılmış…
Bitirirken bizi, geceye özel olarak davet eden ve çok zarif bir ev sahipliği gösteren Kıymetli Başkan Serdar Atilla Erdem’e, gecede gösterdiği ilgiyle bizlere yabancılık hissi çektirmeyen İMO Bursa’nın önceki dönem başkanlarından değerli abim Mehmet Albayrak’a, görmekten mutluluk duyduğum sevgili Enver Yılmaz ve Şenel Şen büyüklerime, ilgi ve alakaları için çok değerli Elif Kibar Topçu ve Ayşe Dişbudak hanımefendilere saygılarımı sunuyorum.
Elbette kıymetli arkadaşım Sebile Çetin’e ve değerli abim Serdar Ömeroğulları’na da misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.
Kamusal faydayı kişisel menfaatlerinin üstünde tutanlara saygıyla…