Bu yıl Antalya’da yaşanan olağandışı hava olayları, adeta doğanın bir uyarısı gibi karşımıza çıktı. Kasım ayında görülen yoğun fırtınalar, şiddetli sağanaklar ve yüksek kesimlere yağan kar, alışılmış mevsim düzenine meydan okur nitelikte.

Falezleri döven dev dalgalar, taşan dereler ve tarım alanlarını vuran yağışlar, iklim değişikliğinin Akdeniz üzerindeki etkilerini artık görmezden gelmenin mümkün olmadığını gösteriyor.

***

Turizm Cennetinde Doğanın Çığlığı

Son haftalarda yaşanan bu olaylar, geçtiğimiz günlerde yapay zekayla hazırlanmış kısa bir filme ilham veren geleceğin korkutucu senaryosunu akıllara getirdi. Filmde, deniz seviyesinin yükselmesiyle Belek ve Konyaaltı gibi kıyı bölgelerinin sular altında kalacağı, tuzlu suyun tarım alanlarını yok edeceği ve Antalya’nın doğasının tanınmaz hale geleceği bir dünya betimleniyor. Bugün yaşadığımız taşkınlar ve sel olayları, bu felaketlerin bir provası gibi.

***

Kasım Fırtınaları ve Kıyamet Gölgesi

Antalya’nın bu yılki yağışlarla başlaması beklenen zorlu süreci, gelecek için daha derin bir sorgulama gerektiriyor. Bugün çiftçiler, tarım alanlarını koruma telaşı içinde; turizmciler ise fırtına ve su baskınlarının sezonu nasıl etkileyeceğini düşünüyor.

Ancak bu soruların ötesine geçmek ve temel nedenlere odaklanmak gerekiyor. Yağmur ve fırtınaların şiddeti artarken, yer altı sularının tükenmesi ve toprakların verimsizleşmesi, yalnızca Antalya’yı değil tüm Akdeniz’i, hatta tüm dünyayı tehdit ediyor.

***

Antalya’nın Bugünü ve 25 Yıl Sonrası

Peki ya 25 yıl sonra? Eğer bugünkü alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ılık kasım sabahları ve portakal bahçeleri yerini kurak bir iklime, çatlamış topraklara ve su için savaşan topluluklara bırakabilir. Antalya, doğası gereği cömert bir şehir. Ama bu cömertliği korumak için enerji verimliliği, su tasarrufu ve yenilikçi tarım teknikleri gibi adımları hemen şimdi atmamız gerekiyor.

***

Doğanın Bize Bir Mesajı Mı Var?

Bugün Antalya’da esen soğuk rüzgarlar ve dağlarına yağan kar, doğanın bir dengeyi yeniden kurma çabası olabilir mi? Belki de bizden çok daha akıllı olan bu doğa, bize nasıl yaşayacağımızı hatırlatmaya çalışıyor, ne dersiniz? Eğer mesajı almayı başarırsak, kıyamet senaryolarını yalnızca filmlerde görmeye devam edebiliriz. Eğer almazsak, Antalya’nın geleceğini bugünkü mevsim şartları şekillendirecek.

***

KUTU

HAREKETE GEÇME VAKTİ

Doğanın bu açık uyarısını dinlemek, sadece Antalya için değil, dünya için de bir dönüm noktası. Bu şehri seviyorsak, onun geleceği için daha cesur olmalıyız. Bugün, bu fırtınalı ve yağışlı günlerde sırılsıklam ıslanıyorsak, gelecekte tamamen sular altında kalmamak için harekete geçmeliyiz.