Kızılcık Şerbeti -2-

Ve gelelim işin acıklı ve asıl olan kısmına.

Abone Ol

Bırakın ‘Türban’ kelimesinin canlı bir bedende vücut bulmuş halini, sözlükte bile tahammül edemeyen, laikliği rakı sofrasına indirgemiş en entelektüel kesimimiz, ne oldu,  nasıl oldu da birden ‘Kızılcık  Şerbeti’ dizisinin en büyük savunucusu, müptelası haline geldi?

Ne oldu da RTÜK tarafından verilen ceza boykot edildi, deyim yerindeyse  #tt oldu?

Diziyi bir kez bile izlemediğine emin olduğum o çok büyük kitle sadece Nursema manifestosu sonrası sanki türbana ve türbanlı kesime karşı yine, yeniden ama aşırı sahte bir sempati geliştirdi?

Oysa gerçek ne kadar acıydı.

Ne kadar da yalandı bu ilgi alaka, kendince içinde bir miktar nefret bile barındıran, destek görünümlü, seçim üstü işe yarayacağına inanılan krema soslu empati.

Dizideki karakterlerin kimi tavır ve cümleleri tam da senaryo gereğiydi. Keşke gerçek olsaydı ama değildi.

Tıpkı o çok büyük endüstriyi beslemek ve hatta büyütmek için (gerçek bir hikâyeden de olsa) alınmıştı, alıntıydı.

Hizmet ettiği maksat belliydi ama elbette toplumsal sinir uçlarına dokunmanın gerektirdiği ilgiyi de içine alarak kartopu misali büyüttü kitlesini.

Ha bu arada dizi kötü diyor muyum, asla.

Son derece cesur buluyorum.

..Ve hatta sırf bu saptamayı yapabilmek için tamamını izlediğimi bile itiraf etmeliyim.

Benim ilgilendiğim kısım, dindar, muhafazakâr, kapalı, türbanlı ya da adına her ne derseniz deyin, bu kesime her fırsatta saldıranların, yine bu diziyle birlikte içine girdikleri tehlikeli ve yalancı destek kisvesi.

28 Şubat sürecinde okullara, devlet dairelerine türbanı sokmamak için elinden geleni yapmış bir kesimin, sırf şimdi Kılıçdaroğlu kazansın, Erdoğan indirilsin diye yaptığı şirin gözükme çabaları.

Ecdadını reddeden ve sadece kendini Cumhuriyetçi zannedenler,   Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın sadece başörtülü fotoğrafının varlığını tarihimiz boyunca unutmuşlar mıdır?

..Ve ‘ülkedeki laiklik elden gidiyor’ feryatlarını seslendiren çığırtkanlar, asıl gerçek ayrımı kendilerinin yaptığının farkındalar mı?

20 yıldır gelecek diye söylenen şeriattan korkanlar, neden şimdi yanlarına alarak poz veriyorlar, yıllar önce başörtülü diye sınıflarından çıkardıklarını?

İşin özü demokrasi bu ülkede sadece kendini laik zannedenler için var ve olmalı. Öyle düşünüyor, öyle inanıyorlar.

Başörtüsü takmanın demokratik bir hak ve dini bir özgürlük olduğu gerçeği zerre kadar ilgilendirmiyor onları.

Evet, çıplaklık ve eşcinsellik tamamıyla özgürlük ancak kapanma değil!

Neden?

Çünkü samimi değiller!

Çünkü yalancılar!

Oysa gerçek laiklik tıpkı kelime anlamında olduğu gibi din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek.

..Ve başörtüsü takmakla laikliğin elden gidiyor olması bağlam olarak bile birbirinin dışında.

Türk insanının dizilere olan düşkünlüğünün daha önce çok farklı sosyolojik etkilerini görmüş ve şaşırmıştık.

Şimdi ise sırada seçime malzeme olma kısmını icra ediyor olsa gerek.

..Ve elbette muhalefet, aynı seçim kampanyasında olduğu gibi yine yalandan ‘söz veriyor’.

Bu kez o kadar umutsuz ki yıllarca ötekileştirdiklerinden, utanmadan medet umuyor!

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }