KLOSTROFOBİ (KAPALI ALAN FOBİSİ)

Abone Ol

Belirtileri genellikle ergenlik döneminde başlayan klostrofobi, bir kaygı bozukluğudur. Halk arasında kapalı alanda kalma korkusu olarak adlandırılan klostrofobik kişiler asansör, uçak, mağara, kilitli odalar, bodrum katları gibi kapalı alanlardan ve kısıtlanmalardan endişe ve korku duyarlar.

***

Klostrofobi, kişinin kapalı alanda kalması gerektiğinde ciddi iç sıkıntısı yaşamasına ve fizyolojik belirtilere neden olabilmektedir. Fobiler gibi anksiyete bozukluklarının nedeninin, genetik kırılganlık ve yaşam deneyimlerinin bir kombinasyonu olduğu düşünülmektedir. Olası yaşamsal deneyimler arasında çocukluk döneminde bir yere kapatılmış olmak, çocukluk ya da ilerleyen yaşlarda asansörde mahsur kalmak ya da sarsıntılı bir uçak yolculuğu yaparken korkuya kapılmak, yaşamın bir döneminde yaşadığı sorunlardan dolayı çaresizlik ve kapana kısılmışlık duygusu yaşamak gibi durumlar olabilir.

***

Çocukluk döneminde yaşanan farklı zorbalık ve baskı gibi travmaların da klostrofobi oluşmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Aile bireylerinde kapalı alan korkusu bulunanlar bu korkuyu taşımaya daha yatkın oldukları düşünülmekte ve ebeveynin kapalı alanda yaşadığı korku ve endişe durumu çocukların da benzer korkular yaşamasına neden olabilmektedir. Çocukken kilitli kalan ya da bir yere sıkışan bireyler ilerleyen dönemde kapalı alan korkusu yaşayabilir. Boğulma tehlikesi atlatan çocukların da kapalı alan korkusu yaşaması mümkün olabilmektedir.

Kapalı alan korkusunun bazı psikolojik belirtileri olarak, kapalı alandan çıkamayacağı düşüncesine bağlı olarak gelişen korku duygusu, kapalı alanda kaldığında yoğun endişe, boğulma hissi, kendini kötü hissetme ve bayılma korkusu, hızlı kalp çarpıntısı, duvarların üstüne gelme duygusu, öfke, sıkışmışlık hissi, nefes daralması, terleme ve titreme, el ve ayaklarda uyuşma hissi, göğüs sıkışması ya da ağrısı, ağızda kuruluk olarak sıralanabilir.

***

Klostrofobiye sahip olan bireylerde güç durumda kalacaklarını düşündükleri yerlerden uzak durma ya da ya da kaçınma davranışları sıkça gözlenmektedir. Örneğin asansör yerine merdivenleri kullanmak, uçak seyahati yerine araçla seyahat etmek, gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla MR cihazına girememek, trafiğin yoğun olduğu yolları kullanmamak, kapalı otoparkları tercih etmemek gibi, kapalı bir odada kalmak zorunda olduklarında kapıya yakın bir yerde durmaya çalışmak, metro ya da toplu taşıma araçları yerine kendi özel aracını tercih etmek gibi…

***

Klostrofobi tedavi ile aşılabilen bir sağlık sorunudur. Ancak klostrofobi yaşayan pek çok birey,  tedavi sürecinde korkularıyla yüzleşeceğini bildiği için tedaviye başlamaktan da kaçınabilmektedir. Bazı bireyler için korkuları o kadar gerçek ve şiddetlidir ki tedaviye mesafeli durarak rahatsızlığın etkilerine katlanmayı tercih edebilmektedir.  Bu nedenle klostrofobi sorunu yaşayanların aileleri ve yakın çevreleri tarafından tedavi konusunda teşvik edilmeleri önem taşımaktadır.

Klostrofobi tedavisinde çoğunlukla kognitif ya da maruz bırakma yöntemleri uygulanmaktadır. Kognitif tedavi yönteminde bireye korkuları konusunda psikoeğitim verilir ve sorunla ilgili olumsuz duygu, düşünce ve davranışları incelenerek değerlendirilir.  Kişinin farkındalığının artmasının ardından rahatsızlık veren sorunun üzerine gitmesi ve bu korkunun üstesinden gelmesi hedeflenmektedir.

***

Sorunun geçmiş travmatik yaşantılara bağlı olarak gelişen bir durum olduğunun tespit edilmesi durumunda, klostrofobiye neden olduğu düşünülen travmatik yaşantının EMDR terapisi ile duyarsızlaştırılarak, bireyin üzerindeki olumsuz etkisinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.

Pek çok psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde olduğu gibi, klostrofobinin tedavisinde de bireye ve sorunun nedenlerine yönelik bir psikoterapi süreci içermekte, bazı durumlarda psikoterapiye ek olarak psikiyatrik tedavi desteği gerekebilmektedir.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }