Ölüm, varlığın son bulması mıdır, bedenin sonlanması mıdır, varlığın bilinen dünyada son bulması ve başka bir evrene, dünyaya, boyuta göçmesi midir, gibi sorular insanoğlu tarafından her daim sorulan ve cevabını bulamadığı sorulardır.
***
Ayrımsız her bireyin başına gelecek bu kaçınılmazı, ölümü, başına geleceğini bilirken göz ardı etmesi mümkün değildir. Ancak ölüme dair tasarımlar, inançlar da tarih boyu aynı kalmamış, yaşanılan çağa, kültüre göre değişim göstermiştir.
***
İnsanın bu konuyu nasıl algıladığını incelemiş olan Levy-Bruhl’ün aşağıdaki sözleri çok genel ama net olarak özetlemektedir bakışı: “Genelde ilkel insan, öldükten sonra bir yaşam olduğuna inanmaktadır. Ona göre insan ölünce canlıların dünyasındaki varlığı sona ermekte ancak yok olmamaktadır. Yalnızca bu dünyadan, bir başkasına geçerek oradaki yeni koşullara uyarak belli bir süre yaşamaktadır.”
***
Bu hafta sizlere antik çağlarda kullanılan kromlek mezar yapısını, çağlar boyunca köklü bir Türk kültürünün yaşandığı Antalya’mızdan bir örnek vererek kısaca anlatmaya çalışacağım.
***
Türkiye'de Dinler Tarihi sahasında doktora yapan ilk akademisyen olan Hikmet Tanyu Hocamızın ifadesi ile yuvarlak taş anlamına gelen “kromlek”, M.Ö. II. Binden itibaren Orta Asya’dan batıya doğru yayılmaya başlayan kurgan kültürleri ile yakından ilgilidir.
***
Kromlekler; “Krom-Yuvarlak, lek-Taş, şeklinde dikilen menhirler ve taşlardan ibaret yapı” anlamına gelmektedir. Kromlekli yapılar, sadece Anadolu ile sınırlı kalmayarak, Kafkaslar ve Ermenistan’da da görülen ve ölü kültüyle ilgili olarak ölmüş kişilerin gömülmesi için inşa edilen yapılardır.
***
Sonuç olarak; Orta Asya kurgan geleneğinin bir uzantısı olarak ortaya çıkan bu yapıların yuvarlak bir plan seyrettiği ve oval biçimli taşlarla mezar yerinin etrafının çevrildiği mezarlara Antalya’nın Elmalı ilçesinde de rastlamak mutluluk vericidir.