Meğer ne Antalya’da ne MEMLEKET SEVDALISI insanlar varmışta biz haberdar değilmişiz. Hemen her partiden ADAY ADAYLARI görücüye çıkmaya başladı. PITIRAK gibi Maşallah! Birçoğunun ADI SANI bile duyulmamış, kendi kabuğuna çekilmiş ve seçimi görünce “PIT” diye ortaya çıkıvermişler. İnsan “Niye bir ben yokum arkadaş” diyesi geliyor.
Çevresinde hiç kimseye faydası dokunmayan, yaralı parmağa i…meyen pardon merhem sürmeyen insanların BONKÖRLÜKLERİNE tanık oluyoruz. Sağım solum billboard reklamı dolu. Yani kendisine dahi HAYRI dokunmayanların memleket sevdalılığını görüyoruz. Hani insanın, “Vay beee ne adamlar varmışta biz bilmezmişiz” diyesi geliyor.
“Kendim için bir şey istiyorsam NAMERT olayım” diyerek büyük fedakarlık yapan insanların, memleketin bugünkü durumundan haberlerinin olup olmadığını dahi bilmiyoruz. Sanki bu şehirde yaşamıyormuşçasına vaatlerde bulunuyor adamlar. Ancak ben ve benim gibi düşünenlerin bildiği net bir şey var ki KAZANAN değil KAYBEDEN bu memleket olacak.
Eğer gerçekten bu denli memleket sevdalısı olunsaydı, ANTALYA bu halde olur muydu? Onca yapılması gereken işler varken hepsi koltuk peşinde koşar mıydı? Henüz aday adaylığı evresinde olanların harcadıkları paraları bir düşünün hele…
Bu rakamların BAŞKAN olunduğunda maaş olarak geri dönmesi mümkün mü? Peki kalan zararı ne ile karşılayacaklar dersiniz? Gökten 3 ELMA da düşmeyeceğine göre. Aday belirleme işini siyasi partilerin neredeyse hepsi merkezden yapacak gibi görünüyor. Eskiden ÖN SEÇİM veya İL YOKLAMASI yapanlar bile elindeki MÜHRÜ bırakmak istemiyor çünkü.
Her defasında ÖN SEÇİM teraneleri gündeme getirilse de maalesef hepsi LAFTA kalıyor. Bu her seçim öncesi söylendi ancak UYGULAMAYI bir türlü göremedik. En iyi ihtimalle seçilmesi ZOR GÖZÜKENLER belirlenecek, diğerleri yine merkezi sistemin güdümü altında olacaktır. Dolayısıyla halkın iradesinden ziyade GENEL BAŞKANIN İRADESİ belirleyici olacaktır.
Zaten halkı bir yerlerine takan yok. Onun için oy vereceği partisi yeterli olacaktır. Önüne sunulan menüden istediğini yiyecektir. Her İKİ LAFTAN birinde halk sözcüğünün geçtiği yerde yine halk olmayacaktır. Ancak çok haltlar yenecektir.
Her seçim dönemi yaşadığımızı bir kez daha yaşayacağız. Seçimi GEÇİM olarak görenlerin bir kısmı hem hayatlarını GARANTİ altına alacaklar, hem de işi bir an önce kapacaklardır.
Halkta büyük bir sabır ve METANETLE seçtiklerini bir kez daha görebilmenin mücadelesini yapacaktır. Varsa yoksa ya çocuğunun ya da yakınının bir işe girebilmesidir. Onu yapabilirse BAŞKANI ve PARTİSİNDEN daha büyük kimse yok.
Geçen seçim döneminde sandığa gitme zahmetinde bulunmayan MİLYONLARCA SEÇMEN vardı. O seçim çok zorlu bir süreçti. Belki de Türkiye’nin BEKA meselesiydi. Şimdiki seçim 31 Mart 2024’te. Bunda partiden çok ADAYIN ÖN PLANA çıktığı bir süreç yaşayacağız. Onun için yani MEMLEKET için çok önemli. Bakalım aynı hassasiyetsizlik devam edecek mi?
Artık seçimin geçiminden vazgeçtik. Çünkü bizim değil ONLARIN istediğini seçmek zorundayız. Kim ne yaparsa yapsın bizim tek derdimiz MEMLEKETTE sorunlar bitsin olmalıdır.
Manzarasını kısaca özetlediğimiz böyle bir atmosferde gireceğimiz seçimlerin bu ADAY ADAYI PROFİLLERİ ile MEMLEKETİ kurtarması bir hayli zor. Amma yapacakta başka bir şey yok.
Benim ANTALYA’da anlamadığım bir konu daha var. Bu memlekette ne çok BAŞKAN olma, MECLİS ÜYESİ olmak isteyen hukukçu varmış! Eğer hepsini aday yapmaya kalkarsak memlekette hak savunacak hukukçu bulamayacağız.
Ama şu bir gerçek ki, KEDİ her zaman aynı pilavı yemiyor. Yedirmeye çalışırsanız da sizi tırmalayıveriyor. Kedi severler ne demek istediğimi anlamıştır. YALAN MI?