Fikirlerine katılırsınız katılmazsınız. Ülkesinde ona “El Loco” yani “Deli Adam” diyorlardı. O deli adam, seçim kampanyası boyunca dağdaki oduncular gibi elinden testereyi düşürmeyen Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei. Geçmişte bir futbol takımında kalecilik de yapmış. Bu nedenle darbelere karşı da dirençli bir adam. Tribünlerde seyreden değil, oynayan bir şahıs. Hayatı da futbol maçı gibi görüyor. Eğlenceyi de seviyor. Hatta bir rock grubunda solistlik de yapmış, Elvis Presley hayranı. Zaten saç stili de Elvis Presley’i anımsatıyor. En sevdiği grup Rolling Stones’mış.
***
Bundan bir yıl öncesine kadar Latin Amerika’nın en büyük ekonomilerinden biri olan Arjantin’de, tıpkı Türkiye’deki gibi yüksek enflasyonla ve hayat pahalılığıyla mücadele ediliyordu. İtalyan kökenli bir otobüs şoförünün oğlu olan Javier Milei, geçen yıl 19 Kasım’da yapılan seçimde yüzde 55.7 gibi bir oyla Arjantin’in yeni lideri oldu. Bu sıradışı adam benim de dikkatimi çekmişti. Bir yıl önce iktidara gelen bu adamın, birçok siyasetçi gibi Makyavelist bir anlayışla kazanmak için her yolun mübah olduğunu düşünerek “Seçim öncesi verdiği sözleri tutacak mı? Söylediklerini yapabilecek mi? Yoksa o söyledikleri sözlerin tam tersini yaparak sağ gösterip sol vurarak ülkesini daha da batağa mı sürükleyecek?” diye merak ediyordum.
***
Geçtiğimiz ay, bu deli adam iktidardaki birinci yılını doldurdu. Kendisi, ekonomi profesörü bir akademisyendi. Ülke ekonomisiyle ilgili sözleri dikkate alınmıyordu. Bunun üzerine siyasete atıldı. Ülkenin yönetimine talip oldu. Devletin yozlaşmış bürokrasisini ortadan kaldırmayı vadetti. Eline bir testere alıp göreve geldiğinde, testere gibi devletin üzerine yük olan kamburları kesip atacağını söyleyerek seçmenlerden oy istedi. Bir yıl önce, hiperenflasyonun eşiğinde, borçları derinleşmiş ve kitlesel işsizlik ve yoksullukla boğuşan bir ülkede başkanlığa adım attı.
***
Ülkenin başına geçtiğinde, enflasyonun günlük yüzde 1 oranında, yani yıllık yüzde 3 bin 700 oranında arttığını gördü. Aralık ayının ilk yarısında yıllık yüzde 7 bin 500’e fırladı. Geçtiğimiz yılın aralık ayındaki toptan eşya fiyatlarındaki enflasyon ise yüzde 54’tü. Yıllık olarak hesaplandığında yüzde 17 binlere denk geliyordu. Ayrıca, Arjantin 10 yıldır büyüme göstermiyordu. Kişi başına düşen GSYİH'da yaklaşık yüzde 15’lik bir düşüş vardı. GSYİH'nın yüzde 15'ine denk gelen bir mali açık vardı. Merkez Bankası'ndaki döviz rezervi eksi 12 milyar dolardı. Ülke riski 3 bin baz puandı. Nüfusun yüzde 57'si yoksulluk içinde yaşıyordu. Milei, merkez bankasının kasası eksi 12 milyar dolar olan ülkeyle birlikte yoksulluğu da devralmıştı.
***
Çünkü nüfusun yüzde 57'si yoksulluk içinde yaşıyordu. Ülke sıfırı tüketen bir haldeydi. Milei, işe bakanlıkları ortadan kaldırmakla başladı. Bakanlıkların sayısını sekize kadar düşürdü. 50 binin üzerindeki kamu çalışanının işine son verdi. Ballı maaş devri kapandı. Sözleşmesi bitenlerin sözleşmeleri zorunlu olmadıkça yenilenmedi. Yolsuzlukların üzerine gidildi. Yargı bağımsızlığı sağlandı. Organize suç örgütleriyle mücadele edildi. Bütün bunları yaparken ekonomiye müdahale edilmedi. Döviz kuru sabitlenmedi.
***
Reformlar kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Toptan eşya fiyatlarındaki enflasyon yüzde 54'ten yüzde 2'ye düştü. Yani yıllık yüzde 17 binlerden yüzde 28’e düştü. Tüketici enflasyonu ise ne oldu biliyor musunuz? Yıllık yüzde 2,4. Yani yıllık yüzde 3 bin 700’lerden yıllık 2,4’e düştü. Arjantin’de reformlar devam ediyor. Milei’nin kafasında halen gerçekleştirilmesi bekleyen 3 bin 200 yapısal reform daha varmış. Yapılan reformlarla Arjantin, ekonomik özgürlük bakımından dünyanın en kötü sıralamalarından 90 sıra sıçrayarak ön sıralara yerleşmiş.
***
Bekleyen reformlar da gerçekleşince, Milei’nin iddiasına göre Arjantin, ekonomik açıdan dünyanın en özgür ülkesi olacakmış. Geçen yıl Ocak ayında yüzde 57 olan ülkedeki yoksulluk oranı bir yılda yüzde 46’ya düşmüş. Yani yoksulluğu yüzde 11 azaltmış. Hayatın her alanında özgürlük için mücadele ettiğini söyleyen Milei, “Özgürlük yoksa hayatın ne anlamı var?” diyor.
SON SÖZ
Peki biz neredeyiz? Bizim önümüzdeki engeller neler? Elbette her ülkenin koşulları farklı. Ancak şunu unutmamalıyız ki, biz zorlu bir coğrafyada yer alıyoruz. Etrafımızda sürekli değişen siyasi ve güvenlik dinamikleri var.