RÜYALARIN ŞİFRESİ (2)

Abone Ol

Bastırılan duygu ve düşüncelerin rüyalarda daha etkin rol aldığını savunan “İronik Kontrol Teorisi”ne göre düşüncelerin bastırılması, bastırılmış düşünce içeriğinin rüyalarda ortaya çıkma olasılığını artırmaktadır. Bunu inceleyen bir deneysel çalışmada yatmadan önce istenmeyen düşünce veya kişileri düşünmemeye çalışan (bastıran), düşüncelerini serbest bırakan ve sadece istenmeyen kişi ya da düşünceleri düşünmesi istenen bireylerin rüya içerikleri karşılaştırılmıştır (Wegner ve ark., 2004).

***

Deney sonuçları, istenmeyen düşünceleri bastıran grubun rüyalarında bastırılan düşünce içeriğinin diğer gruplara göre daha fazla ortaya çıktığına işaret etmektedir. Benzer şekilde, uyku bozukluğu yaşayan hastaların uyuyamama endişelerini bastırmaya çalıştıkça daha çok uyku bozukluğu ile bağlantılı rüya; sigarayı bırakmaya çalışan bireylerin de sigara bağlantılı rüyaları daha çok gördükleri gözlenmiştir (Wegner ve ark., 2004).

***

Boşanma sonrası depresyon tanısı almış bireylerin rüya içeriği ve iyileşme sürecinin incelendiği bir çalışmada, depresif dönemlerde depresyonu tetikleyen stres olayları (boşanma süreci) ya da boşanılan eş ile ilgili daha sık rüya gören depresif bireylerin, periyodik aralıklarla alınan depresyon ve uyum puanlarının söz konusu içerikte daha az rüya gören depresif bireylere göre daha hızlı iyileşmeye işaret ettiği gözlenmiştir (Cartwright, 1991). Başka bir deyişle, depresif dönemlerde depresyonu tetikleyen stres olayları ile ilgili rüya içeriğinin iyileşme sürecini hızlandırıcı işlev taşıdığı söylenebilir.

***

Kaygı bozukluğu olan bireylerde ortak rüya temalarının araştırıldığı çalışmalarda obsesif kompulsif bireylerin rüyalarında sıklıkla kompulsiyon temalı içeriklere (Gackenbach ve ark., 2011), sosyal fobi tanılı bireylerin rüyalarında daha çok erken dönem çocukluk travması, psikososyal işlev bozukluğu ve etkili olmayan başa çıkma anıları temalı içeriklere (Khodarahimi, 2009) vurgu yapılmaktadır.

***

Rüyaların şifresi yüzyıllardır insanlar için çözülmeye değer gizemli bir olgu olarak ele alınmış ve psikoloji de dahil olmak üzere birçok uzmanlık alanının ilgisini çekmiştir. Bazı tartışmalara rağmen rüya açıklamalarında ortak görüş, rüyaların bireyin arzu ve güdüleri temelinde şekillenerek kişiler arası ilişkiler, duygu durumu ve yaşam olayları ile ilgili ipuçları içerdiği yönündedir.

***

Mevcut tartışmaların ise rüyaların psikolojik işlevi konusunda yoğunlaştığı görülmektedir. Freud, rüyaların bastırılmış güdü ve arzuların kabul edilebilir içeriklerle simgeleştirilerek enerji boşalımı sağladığını ve telafi edici işlev gördüğünü savunurken; Jung bu görüşe kısmen karşı çıkarak telafi işlevine tamamlayıcılık işlevini ekler.

Jung’a göre rüyalar, sadece bastırılmış içeriğin kabul edilebilir açık içeriğe dönüştürülmesi süreci değildir. Aynı zamanda, uyanık yaşantılardaki psikolojik hali tamamlayıcı ve sürdürücüdür.

***

Sözü edilen psikolojik işlevlere ek olarak işlenecek bilgiyi öncelik sırasına koyan ve ayıklayan seçici bir süzgeç işlevi, duygu düzenleme sürecine koruyucu katkısı ve uyku ile uyanıklık arasındaki bariyer işlevi yeni nesil görüşler olarak ele alınabilir.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }