Muratpaşa Andızlı Mezarlığı’nda cereyan eden hadise, adeta şeytanın bile aklına gelmeyecek bir pervasızlıkla insanlık vicdanını sızlattı. Yabancı uyruklu iki kadın, sessizce yatanların ebedi istirahatgâhını iskambil masasına çevirdi; mezar taşlarının soğuk yüzeyine oturup kâğıt oynadı, kola yudumladı ve bu akıl almaz anları cep telefonlarıyla kayda alarak bir de sosyal medyada sergiledi.
***
Görüntüler, dijital dünyanın uçsuz bucaksız koridorlarında yankılanıp viral bir fırtınaya dönüşürken, Antalya Emniyet Müdürlüğü bu skandalın izini sürmekte gecikmedi. Toplumun nabzı öfkeyle atarken, insanlık onurunun bu tuhaf sahnesi hepimizi derin bir sorgulamaya itti.
Yaklaşık bir hafta evvel, akşamın alacakaranlığında Andızlı Mezarlığı’na adım atan bu iki kadın, önce etrafı bir turist edasıyla kolaçan edip fotoğraflar çekti. Ardından, kimsenin aklına gelmeyecek bir cüretle mezar taşlarını sandalye belleyip iskambil destesini açtı.
***
Kola kutularının tıslayan sesi, ölülerin sessizliğine karışırken, bu anlar bir video karesinde ölümsüzleşti ve sosyal medya denen dipsiz kuyuya atıldı. Mezarlık görevlileri bu garip tiyatroyu fark ettiğinde, kadınları uyarıp alandan uzaklaştırdı. Lakin Pandora’nın kutusu çoktan açılmış, görüntüler ekranlarda dalga dalga yayılmıştı.
Olayın yankıları büyürken, bazıları meseleye başka bir pencereden bakmayı denedi. “Bazı kültürlerde mezarlıklar, yas tutmanın ötesinde bir buluşma yeri, hatta vakit geçirilen alanlar olarak görülebilir” fikri ortaya atıldı.
***
Antalya Emniyet Müdürlüğü, bu tuhaf hikâyenin peşini bırakmadı. Yapılan titiz incelemeler neticesinde, olayın failleri E.S. ve K.Y. adlı yabancı uyruklu şahıslar olarak belirlendi. Ancak, kaderin bir cilvesi olacak ki, bu kişiler 10 Mart Pazartesi günü ülkeyi terk ederek yurtdışına yelken açmıştı.
Emniyet, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesini devreye soktu ve “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik” suçundan adli işlem başlattığını duyurdu. Adaletin kılıcı havada asılı kalsa da, bu adım, toplumun yaralı vicdanına bir nebze olsun su serpti.
***
Mezar taşları üzerinde iskambil oynayan bu iki kadın, belki farkında olmadan, belki de bilerek, bir toplumun kutsalına dokundu. Ölülerin sessiz çığlıkları, yaşayanların öfkeli haykırışlarıyla birleşti.
Bu olay, bize şunu hatırlattı: Saygı, ne dil tanır ne de sınır. Ve belki de asıl mesele, mezarlıkta kâğıt oynamak değil, insanlığın ortak değerlerini bir an olsun unutmaktır. Andızlı Mezarlığı, bu garip hikâyeyi belleğine kazırken, bizler de bir kez daha sorduk: Nereye gidiyoruz?
KENT MEYDANI’NDA ‘KÜLTÜR’ KATLİAMI
Ramazan ayı, asırlık bir maneviyat abidesi gibi yükselir gönüllerde; oruçla terbiye edilen nefisler, iftarla şenlenen sofralar, dualarla birleşen eller… Lakin, CHP’li Mesut Kocagöz’ün idaresindeki Kepez Belediyesi, bu kutlu zaman dilimini adeta bir sirk sahnesine çevirmekte kararlı görünüyor.
İftar sonrası çocukların neşeyle koşuştuğu Kepez Kent Meydanı, sihirbazların hokkabazlıklarıyla, yarı çıplak sanatçıların sahne aldığı bir tuhaflıklar geçidine dönüşmüş durumda. Yetmedi, şimdi de minik bedenlere zombi kıyafetleri giydirilip, Ramazan’ın ruhani iklimi bir korku filmi setine çevrilmiş.
***
Ramazan, sizin sahnelediğiniz bir maskeli balo değildir. Bu ay, sihirbazların hileleriyle değil, samimiyetin ışığıyla aydınlanır. Çocuklarımıza zombi kılığı değil, sevgi ve erdem giydirmelisiniz. Yarı çıplak gösterilerle değil, haya ile süslenmiş etkinliklerle anılmalısınız.
***
Vatandaş, sizden şatafat değil, değerlerine sahip çıkan bir yönetim bekliyor. Ramazan’ın sonuna dek bu gidişatı düzeltmezseniz, korkarım ki Kepez’in meydanları, sizin yarattığınız bu tuhaf karnavalın utancıyla hatırlanacak.