Son tango

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna şunun şurasında saatler kaldı. Yarın millet Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarım kalan vatandaşlık görevlerini tamamlamak için sandığa gidecek.

Abone Ol

CHP, milletvekili seçimlerinde aldığı yenilgiyi bir genel başkan yardımcısının üzerine yıkıp kurtuldu. Şimdi sanki hiç seçim olmamış ve Millet İttifakı beklenen başarıyı gösterememiş gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turunu yeni bir seçim havasında göstermeye çalışıyorlar. Neymiş efendim bu bir seçim değil “Referandum”muş. Peki, neyin referandumu? Recep Tayyip Erdoğan’ı indirme referandumu. Hadi oradan!.. Sayın Kılıçdaroğlu ve yanındaki çapsız ekibi şimdi de eski alışkanlıklarına geri döndüler ve Anadolu irfanını yok sayan söylemler söylüyorlar. İstiyorlar ki ülkeyi batı hayranı bir avuç elitist yönetsin. Ben gençliğimde bu partinin yetkili organlarında görev yapan insanlar arasında batı hayranlığını müstemleke olmaya razı olacak kadar ileri götürenleri gördüm.

Ben Hürriyet Gazetesi Tokyo Temsilciliği görevinde bulunduğum yıllarda tanışma imkanına nail olduğum; sonrasında çok yakın bir dost, bir ağabey olarak kendisinden çok şey öğrendiğim Rahmetli Büyükelçi Gündüz Aktan ile bir sohbetimizde bana Türk diplomatların neden batılı ülkelerle müzakere ederken, başarılı olamadıklarını bir cümleyle anlatmıştı. Rahmetli Büyükelçi Aktan: “Türk diplomat batılı mevkidaşıyla bir müzakereye başlamadan ‘Evet ben de sizin gibi düşünüyorum aslında ama ne yapalım ki Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi görüşü bu ve ben de bunu savunmak zorundayım...’” Evet, bir zamanların batı hayranı Türkiye’sinin en basit anlatımı.

Artık dünya soğuk savaş döneminde ve sonrasında oluşan tek güç odaklı bir yer değil. Batı öyle sanıldığı gibi her şeye muktedir değil. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi 5 devlet dünyada tek söz sahibi değil. Birleşmiş Milletler bütçesine ABD’den sonra en büyük katkıda bulunan ama buna rağmen Güvenlik Konseyi’ne alınmayan Almanya ve Japonya’da artık yeni düzende daha fazla söz sahibi olmak istiyor. Dünyada dengeler değişiyor. Her ülke sahip olduğu ekonomik stratejik ve silah gücüne göre dünya siyasetinde söz sahibi olmak istiyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” söylemiyle yeni dünya düzeninde söz sahibi olacağını yıllar önce dünyaya açıklamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk kez 2013'te 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda dile getirdiği “Dünya 5’ten büyüktür” söylemi aslında bir politik doktrindir.

Evet, sayın Kılıçdaroğlu dünyayı iyi okuyamadı. Anadolu insanının ferasetini anlayamadı. Özlemlerini, isteklerini tahlil edemedi. Türk insanı tam bağımsız yaşamak istiyor. Batılı ajanların yönettiği, Batı hayranı bir ülke olarak ezilmek yerine kendi değerleriyle, kimliğiyle yönetimde var olmak istiyor.

Sayın Kılıçdaroğlu “Referandum” diyerek kendi siyasi hayatının da sonunu hazırlıyor. Evet, bu son tango, bunun dönüşü yok! Bu seçimi de kaybeden Kılıçdaroğlu için artık siyaset defteri kapanacaktır. Çakma milliyetçi söylemler. Millet ittifakı bileşenleri arasına katılan sahte milliyetçiler de bunu önleyemeyecektir.

Takke düştü kel göründü!

İmamoğlu'nun gizli danışmanı kim?

Vay vay vay İmamoğlu'nun dış bağlantılarını organize eden ismin Sabah Gazetesi'nin eski Washington muhabiri Aslı Aydıntaşbaş olduğu anlaşılmış. Ajanshaber’in haberine göre

İmamoğlu’nun yabancı misyon şefleri ve Türkiye’ye gelen heyetlerle gerçekleştirdiği görüşmelerini perde arkasından Aslı Aydıntaşbaş ayarlıyormuş.

İmamoğlu’nun, İstanbullu vatandaşlar sokakta karla mücadele ederken İngiliz Büyükelçi ile bir balıkçıda gerçekleştirdiği meşhur akşam yemeğini de organize eden aynı isimmiş. Hatta Aydıntaşbaş bu yemeğe İmamoğlu ile birlikte katılmış. Fakat ne hikmetse objektiflerden sıyrılmayı başarmış.

Aslı Aydıntaşbaş’ın İBB’deki danışmanlık görevi ise bir sır gibi saklanıyormuş. Ekrem İmamoğlu’nun gizli servislerle görüşmelerinin Aslı Aydıntaşbaş üzerinden planlandığı ancak bu gizli görevinin açığa çıkmasını önlemek için İBB Kent Konseyi üyesi gibi gösterildiği de ortaya çıkmış. Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, 15 Temmuz hain girişiminden 3 gün sonra, 18 Temmuz 2016'da Karaköy'de eski CIA danışmanı Henri Barkey ile yemek yemiş. Aslında CIA elemanı Barkey ile yemek yiyeni Osman Kavala zannedersen, meğerse yemekte Aslı Aydıntaşbaş varmış. Türkiye'de bir gazeteci olan Aydıntaşbaş ile eski CIA danışmanı Barkey'i darbe girişiminden 3 gün sonra aynı masada birleştiren şeyin ne olduğu hala gizemini koruyor.

Görüşmenin ardındaki sır perdesini aralamak için Henri Barkey'i yakından tanıyalım.

Kaderin garip bir cilvesi olarak Pensilvanya Üniversitesi'nden mezun olan Barkey'in adı "15 Temmuz İddianamesi"nde geçmiş ve darbe girişiminde rol aldığı iddia edilmişti.

FETO'YA "GREEN CARD" VERMİŞ

Barkey'in, Fetullah Gülen'in ABD'de ikamet etmesi amacıyla “Green Card” alması için mahkemeye tavsiye mektubu sunan CIA eski başkan yardımcısı Graham Fuller ile oldukça yakın bir ilişkisi bulunuyor.

Öyle ki Barkey ve Fuller, 1998'de Türkiye'nin fay hatlarından biri olarak kabul edilebilecek bir konu üzerinde "Türkiye'nin Kürt Meselesi" adlı kitabı ortak kaleme aldıkları biliniyor.

AİLECEK CIA'CILAR!

Uzun yıllar CIA'nın farklı pozisyonlarında görev alan ikilinin eşleri de CIA'da görev alıyor.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }