Toplum arasında kaygı bozukluğu olarakta bilinen psikolojik rahatsızlıklar arasında yer alan anksiyete hakkında Uzman Klinik Psikolog Elisa Saltoğlu Kara, bilgi verdi. Anksiyetenin yüzde 50’sinin genetik yüzde 50’sinin çevresel faktör olduğunu ifade eden Kara, bir kişiye anksiyete teşhisi koyabilmek için birden çok belirtisinin olması gerektiğini söyledi. Anksiyete bozukluğu hakkında bilgi veren Uzman Klinik Psikolog Elisa Saltoğlu Kara, belirtilerin sadece bir tanesinin yaşanmasının teşhis için yeterli olmadığını vurguluyor. Kara, “Elli ayağı çok fazla üşüyen titreyen ya da çok terleyen ya da sadece ateş basan insanlar geliyor ve ‘hocam işte benim anksiyetem var. Ben anksiyete bozukluğum var’ diyor. Tabii ki anksiyete Bozukluğunda terleme, titre mi, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, üşüme, sıcak basması, baş dönmesi gibi belirtileri var. Ama bunların sadece bir tanesinin yaşanması bizim anksiyete bozukluğu tanısına sahip dememiz için yeterli değil” dedi.

Kara, anksiyete bozukluğunda; kalp çarpıntısı, nefes alıp vermede sıkıntı yaşama, yeterince güzel nefes alıp veremediğini düşünme, dikkat dağınıklığı, odaklanamama, motivasyonda bozulma, isteksizlik, hazımsızlık, bağırsak problemleri, uyku bozuklukları yani uykuda artış veya düşüş gibi birçok belirtisinin olduğunu ifade etti.

YÜZDE 50 GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİ

Anksiyete bozukluklarının genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olduğunu belirten Kara, “Anksiyeti bozukluklarının birçok nedeni vardır. Yüzde 50’sini genetik olarak adlandırabiliyoruz. Tam nedeni şu an hala bilinmese de yüzde ellisini de aslında çevresel faktörler olarak adlandırabiliyoruz. Nedir bu genetik faktörler? Mesela ailede geçmiş öyküde anksiyete bozuklukları sınıflarında bir rahatsızlık varsa, çevresel faktörler dediğimiz olaylarda aslında ailede stres, travma kayıp gibi durumlar varsa aile tarafından çok korunup koruduysa, korunarak büyütüldüyse veya çevre çok tehlikeli algısı varsa ailede aslında biz bu kaygımızı sütten bile çocuğa aktarabiliyoruz” diye konuştu.

UZMANDAN DESTEK ALINMALI

Belirtilerin hayat işlevselliğini olumsuz etkilediğinden uzman yardımını öneren Kara, “Sık sık anksiyete belirtileri yaşıyorlarsa hayat kaliteleri oldukça düştüyse yaşama, hayat işlevsellikleri bozulduysa, yani artık işe gitme de işe odaklanmada günlük rutin işleri yapmak da zorlanıyorlarsa, biz bir uzmandan destek almalarını tavsiye ediyoruz” diye kaydetti.

Kara, anksiyetesi olan bireylerin olaylara daha fazla tepki gösterebileceğini, sürekli tetikte olabileceklerini ve hatalı bilişsel süreçlere sahip olabileceklerini açıklayarak, “Aslında anksiyetesi olan kişiler normal insanlara kıyasla sürekli tetiktedirler. Diken üstündedirler. Her olay karşısında karamsar, umutsuz veya tehlikeli düşüncelere sahip olabilirler. Bunları da biz hatalı bilişsel süreçler diyoruz” dedi.