Lider Haber TV ekranlarında yayınlanan, Neşe Berber’in sunduğu ‘Soruyoruz’ programının canlı yayın konuğu Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu oldu. Ağıralioğlu, katıldığı yayında birçok konu hakkında yorumlarını ve fikirlerini dile getirdi. Ağıralioğlu, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi yapmanın Kürtlere en büyük küfür olduğunu söyledi.
“ÖCALAN’I KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ YAPMAK KÜRT’E EN BÜYÜK KÜFÜRDÜR”
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısını yorumlayan Ağıralioğlu, “Ben çok kaygılıyım, devletimizin en güçlü, PKK’nın en zayıf olduğu zaman bırakacak silahları yok PKK’lıların. Bu cinayet şebekesinin bırakacak silahı kalmamış, devlet hepsini almış. Yahut bunlar ABD’nin kendilerine verdiği silahlara razı olup kendi silahlarıyla beraber Suriye’ye geçmişler. Dolayısıyla birkaç türlü endişem var, bu endişeleri dillendirmeliyim. Kaygım şudur; açıklanan ve olağanüstü mektup diye 4-5 gündür ekranlarında analiz edilmeye çalışılan mektubun esas içinde bir şey var. ‘PKK, Kürtler haklarını kullanamıyor diye kurulmuş bir örgüt değildir.’ Buradan şöyle bir şey çıkıyor: ‘Artık gerek kalmadı, artık asimilasyon son buldu, artık ifade hürriyetimize el konacak bazı şeyler kazanıldı.’ Artık aslında PKK, kuruluş amacına tekrara düştüğü için gerek kalmadı.’ Yani bunun içinde şöyle bir şey var: ‘PKK, Kürtler kendi haklarını kullanamıyor diye kurulmuş, Kürtler için kurulmuş bir örgüttür’ diye bir kabul var. Ben böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. PKK, Türk milletinin bağrına saplanmış bir hançerdir. Arkasında 50 tane devlet vardır. Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi yapmak Kürt’e en büyük küfürdür” ifadelerini kullandı.
“BURASI BİR HAKİMİYET MÜCADELESİ”
Orta Doğu’da yaşananları yorumlayan Ağıralioğlu, “Orta Doğu’da ayartılmamış, kendisine devlet vaat edilmemiş, devlet vaat edildikten sonra ulusal onuru çiğnenmemiş, toprakları çiğnenmemiş, malı mülkü talan edilmemiş hiçbir yer kalmadı. İsrail’in bir güvenlik programı var. Kendine ait teolojik olarak da ontolojik varlık alanı var. O varlık alanının tekabül ettiği fiziki coğrafya var. O coğrafyaya dönük kuralsız azgın bir iştahı var. Orta Doğu’nun karışıklık merkezi diyebileceğimiz bu iklimde İsrail’in bu hesapları var. İsrail’in bu hesaplarında kendisiyle ritim tutan ABD’nin onlara partner olma hevesi var. İngiltere’nin bu işlerde adı hiç anılmasa bile göbeğinde yeri var. Rusya’nın bu büyük parselizasyonda kendisine ait mevzileri var. Çin büyüyen bir kudretle bu bölgelerde kendisine alan açmaya çalışan yeni hevesleri var. Dolayısıyla burası bir hakimiyet mücadelesi. Yüzyıllardır böyle.” şeklinde konuştu.