En iyi bildiğim dediğin şey bazen hiç bilmediğin oluyor. Daha önce hiç baharı karşılamamışsın gibi, daha önce mevsimleri hiç kucaklamamışsın gibi...
***
Şimdi zamanı mıydı?
Zamanı mıydı şimdi gitmenin? Zamanı mıydı şimdi kaybolmanın?
***
Aklımda zamansız sorular var. Her bir soru geçmişin iziyle birlikte yılların da yükünü taşıyor. Zamansız gelenler ve zamansız gidenler...
***
Hayatımızı hiç yaşamamışız gibi hoyratça geçerken elimizde kalan koca bir hiç kalıyor. Ortada kalan derin bir boşlukla, cevaplanmayı bekleyen sorular silsilesiyle bir başına kalıyorsun...
***
Hoyratça geçen hayatımı geri ver demek istiyorum ama muhattabı bulamıyorum. Kendi eksenim etrafımda dönüp duruyorum. Tuğlalarla çevrilmiş bir kalbin ağırlığını taşıyorum. Kara kışlara yenilmiş, ayrılıklara gebe olmuş, örselenmiş bir kalp...
***
Bildiğimi sandığım her şey, kendimden çok güvendiğim herkes yalan olup dünyanın içine bir pişmanlıkla karışıyor. Pişmanlıklarıma yaşım kadar eziliyorum. İç sesimi işitirken isyanımı bir tek ben duyuyorum. Ne var ne yok yalansız riyasız yüzüme yüzüme söylerken ömrümün içinden bir ben daha geçiyor. Her yaşımın durağında duruyorum. Her yaşın ayrı bir güzelliği var diyenleri hatırlıyorum. Benim ise her yaşım Eylül vedalarıyla yıkıp geçiyor beni.
***
Eylül ikindisiyim bugün... Gün batarken ciğerime batan bir veda var, yüreğimi dağlayan bir ağıt var. Acılar, ayrılıklar ekleniyor tüm haksızlıklara karşı dağ gibi duran bedenimin içinde yumru kadar kalmış kalbime. Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum, avaz avaz bağırmak istiyorum bağıramıyorum. Eylül İkindisinde ölmüş biriyim.
***
Şimdi kendime çok uzağım, çocukluğuma dargınım, gençliğime kırgınım, bu günlerime küsüm... En iyi bildiğim sokakların yabancısı, en iyi hissettiğim duyguların kölesiyim. Bir fırtına koptu o fırtına da uçuştu en çok sevdiğim...
***
Şimdi ben bir bilinmezim. Gökyüzüne göç eden kuşlar gibi kanatları yorgun biriyim. Kolu kanadı kırılmış biriyim. Kalbimizin bir kemiği var mıdır bilmem ama kalbi param parça olmuş, çok fazla kırığı olan bir kalbin sahibiyim.
***
Vedasız gitmenin zamanı mıydı?
Gücümün değiştirmeye yetmeyeceği şeylere beni bir başıma bırakmanın zamanı mıydı?
Beni kendi karanlığıma gömüp arkana bile bakmadan kayboluşunun zamanı mıydı?
Eylül İkindisinde göğüs kafesimi yırtarcasına bu acıyı yüreğime saplamanın zamanı mıydı?