Bundan tam 106 yıl öncesine, 1919 yılına dönecek olursak, “Ya istiklal ya ölüm” diyerek yola çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, “Manda ve himaye kabul edilemez” sözleriyle tam bağımsız Türkiye için mücadeleye başlamışlardı. Uzun ve bir o kadar da meşakkatli sürecin sonunda, düşmanlar bu topraklardan temizlenmiş, Türk Milleti emperyalistlere karşı adeta bir destan yazarak bu toprakları vatan yapmıştı.

***

Elbette zorlu savaş süreçleri ve bu savaşların getirdiği ekonomik sıkıntılar milletin belini bükmüştü. Ancak her türlü zorluğu azim ve kararlılıkla aşmayı ilke edinen kurucu irade, hiç kimsenin yardım ve himayesini kabul etmemişti. Çünkü “Yardım almaya çalışanlar, emir almaya başlar” sözünü çok iyi biliyor, bu yüzden asla boyunduruk altına girmeyi kabul etmiyorlardı.

***

O gün, öylesine zor şartlar altında kurulan devlet ve kazanılan bu topraklarda, günümüzde yaşananları görünce başımızı öne eğmek zorunda kalıyoruz. Bugün, her fırsatta Atatürk maskesinin arkasına saklananlar, sözüm ona Ata’nın koltuğunda oturanlar ve bu cumhuriyetin kurucu iradesi olduğunu iddia edenler, geçmişte yaşanan zorlukları bir kenara bırakın, devlet olmanın temel gereğini yerine getiren ülkemizi yurt dışına şikâyet edecek kadar çığırından çıkmış durumdalar.

***

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap, örgüt kurma ve ihaleye fesat karıştırma gibi pek çok iddiayı örtbas etmek adına algı operasyonları yapıyor, sokak çağrılarından yabancı yardım istemeye kadar olmadık işlere girişiyorlar. Demokratik eylem çağrılarına elbette karşı olunamaz; bu bir haktır. Ancak yakıp yıkmak, vandallık yapmak, polise taş ve sopayla saldırmak, kesici-delici aletlerle zarar vermek, asit atmak asla kabul edilemez!

***

Hele ki tüm bunlara sebep olanların adeta bir film izler gibi olanları seyretmesi… Seyretmekle kalsalar iyi, bir de üstüne yabancı ülkelerden demokrasi dilenme yarışına girdiler. Bir gün bakıyorsunuz ABD’ye, ertesi gün İngiltere’ye “Kurtar bizi!” diye sesleniyorlar. Allah aşkına, böylesine garabet bir durum kabul edilebilir mi? Sizlere o koltukları bırakan irade “Manda ve himaye kabul edilemez” demişken, siz nasıl olur da böylesine anlamsız bir durum içerisine girebilirsiniz?

***

Resmen ağzımız açık izliyoruz! Halbuki, yabancılardan yardım istemek ya da demokrasi dilenmek yerine, ortaya dökülen iddiaları çürütmeye çalışsanız daha doğru olmaz mı? Yoksa siz de bu iddiaların gerçek olduğuna mı inanıyorsunuz?