Mutfak mutfak olalı böyle aşçıbaşı görmedi. Aşçı yamakları bile şaşkın.

Mutfağa yiyecek lazım diye pirinç alındı ancak pirincin içi pirinç şeklinde ve renginde taş dolu.

Ağır çeksin diye konmuş.

Bu pirincin taşı zor ayıklanır.

Mutfak sahibi araştırmaya başlamış. Pirince taş dolduranları bulacakmış.

Birbirlerini suçluyorlarmış mutfak yamakları.

Pirince taş dolduranlar aranıyormuş.

Mutfağa hakim olan aşçıbaşı herşeyi silbaştan kendi yapıyormuş.

Şikâyetler varmış.

Ve deniyor ki:

Evin içinden de iddia, ihbar ve suçlamalar varmış.

Sabotaj yapılıyormuş mutfağa.

İftira atlıyormuş.

Güya.

Öyle diyorlar.

Eğer bu pirinç ayıklanmazsa kaşığa gelen pilav diş kırar.

Ancak pirinç o kadar çok taş ile doluymuş ki nasıl ayıklanır bilinmez.

Ev sahibi o pirinci ayıklamayı kafasına koymuş.

Er yada geç pirinç ayıklanır ama bu arada tencere fokur fokur kaynar.

Hatta taşar.

Aşçıbaşı ne yapacağını şaşırır.

Pilava kaşık sallamak için sıra bekleyenler sükutu hayale uğrarlar.

"Biz karnımızı doyuralımda nasıl olursa olsun" diyecek olanların zaten ne aşçıbaşını ne pirincin taşını ne tencerenin kaynamasını ne tencere büyük olmasına rağmen fazlaca pirinç koymanın sonunu beklerler.

Öylece izler, seyrederler.

Şimdilik yalnızca ocağı alevler sardı.

Yangın mutafağa sıçrarsa işte asıl o zaman çıngar çıkar.

Çünkü yangın söndürücü diye hiçbir şey yok ortada.

Ne olursa ev'e, ev'in sahibine, mutfağa olur.

Aşçıbaşı gözden düşer.

En iyi aşçılar yarışmasını şimdiden kaybeder.

Burada yapılacak şey evi, mutfağı iyi bir bilene teslim etmektir.

Yoksa işte böyle taşlı pirinç gelir, tencere taşar, ocağı alevlere teslim eder.

Anlaşılan o ki bu mutfakta bu pirincin taşı zor ayıklanır.