Cuma günü camide farz olan hutbe dinlemeyi hafife alıp etrafına rastgele bakınanları ve arkadaşları ile konuşanları çok gördüm.
***
Fakat aynı insanların televizyon başında maç izlerken aile fertlerinin televizyonun önünden geçmesine bile tahammül edemeyerek onlara bağıranları çok gördüm.
***
Çok yenildiği zaman soğanın tansiyonu yükselttiğini, sarımsağın ise düşürdüğünü bildiği için aşırı yememeye dikkat edenleri çok gördüm.
***
Fakat ibadetler, hayır ve hasenat insanı manen yükselttiği için bunlara koşanlar az. Alkol, kumar ve yalan gibi haramlar manen alçalttığı halde bunlara koşanlar ne yazık ki çoktur.
***
Bardan, meyhaneden, gazinodan alkollü olarak eve dönenlerin kaza yaptıklarını çok duydum. Fakat camiden, sohbetten dönerken kaza yapanı hiç duymadım.
***
Yabancı bir erkekle kaçıp mahkemeye çıkarılan kıza: ‘Anne babanı mı istersin yoksa onu mu?’ diye sorulduğunda telafisi mümkün olmayan bir hata işlediği için yabancı erkeği seçeni gördüm.
***
Fakat birçok günah işledikten sonra kendi kendine: ’Ben bu şekilde devam edersem ancak cehenneme layık olurum deyip kendini toparlayarak doğru yolu seçeni pek görmedim.
***
Birinin derdi altı çocuğunu bir araya getirip bir sofrada yemek yiyememek. Diğerinin derdi bu altı çocuğu bir araya getirip cemaatle namaz kılıp beraberce secdeye baş koyamamak.
***
Birinin derdi parasızlıktan oğluna bir saz alıp çaldıramamış. Diğerinin derdi İstanbul’a gidip Sultan Ahmet’te cemaatle bir namaz kılamamış. Herkesin derdi başka.
***
İnsanın meyvesi çocuktur. Bazı zenginler küçük çocuğuna yat, kat, araç alıp öğünür. Yine aynı zenginler çocuklarını manevi gıdadan ve sermayeden mahrum bıraktıkları için işledikleri yüz kızartıcı suçlardan dolayı dövünür.
***
Bir gaz lambasının fanussuz, muhafazasız rüzgara dayandığını hiç görmedim. Fakat hiç İslami eğitim verilmeden hayata atılan gençlerimizin ellerindeki tablet ve telefon vasıtasıyla kültür ve benliklerinin yozlaşmasına ne kadar dayanabileceklerini düşünen ve dertlenen ebeveyn ve siyasetçiye pek rastlayamadım.