Ağrısı parmak uçlarıma gelmiş özlemlerin sınırındayım. Açılmayı bekleyen bir çiçeğin tomurcuğuyum. Baharın gelişini müjdeleyen hasretle bekliyorum güneşin doğmasını.
***
Kahırlı bir sevdalının sitemiyle düşünüyorum seni… Ne uzun bir bekleyiş, ne uzun bir sessizlik hali… Bilemezsin sen. Aslına bakarsan, neden suskun olduğumu ben de bilmiyorum. Sanki konuşsam, iki kelimeyi bir araya getirip dile döksem, kırk parçaya bölünecek sol yanım.
***
Bir çocuğun bayram sabahını beklemesi gibi, bir askerin sevgilisine kavuşması için şafak sayması gibi takvimden bir bir eksiltiyorum günleri. Poyraza karşı uçan martıların kanadına iliştirdim hayallerimi, düşlerimi, aklımdakileri… Ümitsiz değilim. İlla ki bir gün, bir martının kanatlarında özgürleşecek ruhum.
***
Ben ne zaman vazgeçersem, o vakit hikayem sona erer. Ben ne vakit elimi çekersem, o vakit kaybederim… Boşuna çekilmedi ya o sabır sözleri… Boşuna beklenmedi ya takvimdeki o kutsal tarih… Boşuna anlatmadım ya gece gündüz seni kendime…
***
Aklımla kalbim arasında gidip gelirken, ne düğümler çözdüğümü bilemezsin. Çıkmaz sokaklarında kaybolduğumda, hayaline tutunarak yolumu bulduğum anlara nasıl sarıldığımı da bilemezsin.
***
Geceleri göğü seyre dalarken, en parlak yıldıza adını verip o yıldıza nasıl sevildiğini anlattığımı bilemezsin. Zamanın içinden zaman doğurup, yeni bir biz var etmek için çektiğim sancıları bilemezsin sen.
***
Sen ki… Bazen ince ince yüzüme düşen gözyaşı… Bazen gözlerimdeki kocaman bir gülümseme sebebi… Sen ki… En büyük mutluluğum… En dertli hüznüm… Tek sırdaşım…
***
Neyi nasıl anlatırsam anlatayım, sen ki uzun uzun sustuğumsun… Neyi nasıl yazarsam yazayım, darağacında sallanan öznemsin… Neyi nasıl yutkunursam yutkunayım, kalbimin yamacında kurumasına izin vermeyeceğim küçük bir filizsin…
***
Verdiğim sözleri olur da bir gün unutursam diye, bugün gibi hatırlayayım diye, göğün kalbine “sen” diye sarıldığımsın… Bir gökyüzü… Bir sen… Bir ben… Ne büyük bir delilik hali… Sen ki…