Dün öğretmenler Günü’ydü. Aslında sırf Öğretmenler Gününü yazmak istiyordum ama cuma gününden beri il dışındaydım. Düzce’nin Kaynaşlı ilçesi Çamoluk köyünde. Mis gibi hava.
Bir nevi kızlarımın annesi hayat arkadaşım Meryem Hanım ile evliliğimizin 39’uncu yılı. Bu özel günü kutlamak için kadim aile dostumuz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Basın Müşaviri Osman Altınışık’a konuk olduk.
Hava tahminleri bizi yanılttı. Yağmur beklerken yoğun bir kar yağışıyla karşılaştık. Köydeki evin olduğu bölgeye yaklaşık 1 metre kar yağdı. Köy yolunda ağaçlar devrildi elektrik kabloları koptu. Elektrikler kesilince tam bir mahrumiyet yaşadık. Kaymakamlığa ulaşıp köy yolunun açılması için ricada bulunduk. Şükür kaymakam beyin talimatıyla ekipler ulaştı. Ancak aracın birini çıkarabildik. Ben kendi aracımla çıkarken küçük bir kaza yaşadığım için aracı köy yerinde bırakmak zorunda kaldık. Karların içerisinden çıkarttığımız araçla Ankara’ya ulaşmak amacıyla yola çıktık. Yollardaki kazalar nedeniyle uzun süre bekledik. Nihayetinde Ankara’ya akşam saatlerinde ulaşabildik. Antalya’ya dönmek için planlar yaptık. Bu arada mahsur kaldığımız süre içerisinde zaman zaman neşelendik, zaman zaman da duygulandık. Bazen de konuştuğumuz konularla ilgili anılara dalıp kahkahalara boğduk.
Gülümsemek, genel anlamda insanlara has bir özellik. Neşeli geçen birçok sohbetimizde deriz ya; “Bir kahkaha, bir kalem pirzolaya eşit” diye. O zaman gülümsemekte, bir kalem “Adana” dersem yanılmam herhalde. Gülümsemek, gerçekten çok hoş bir duygu bence!
Her zamanda her zeminde olmasa da gün içerisinde belirli sayıda gülümsemek lazım. İnsanı rahatlatıyor, kafasını dağıtıyor. Gerçi ben birçok zaman bunu yapım gereği ya yapamıyorum ya da beceremiyorum.
Bazı insanlar gülümsemeyi o kadar iyi biliyor ki. Kızdığında ya da üzüldüğünde bile gülümsüyor. Umarım hepimiz aynı duygularla hep gülümseriz. Yeter ki moralimizi bozmasınlar. Allah herkesin yuvasına neşe ve mutluluk versin.
-------------
Evet efendim kendimizden fırsat bulup başka bir konuya geçiş yapalım istedim. Dün 24 Kasım Öğretmenler Günü idi. Bana göre, üç 24 Kasım var. Birincisi protokolün 24 Kasım’ı, ikincisi görevde olan öğretmenlerin 24 Kasım’ı, üçüncüsü ise öğretmen olmak için bekleyenlerin 24 Kasım’ı.
Protokolün yaptığı kutlamalar gösterişten öteye geçmemiştir benim nazarımda. Çünkü bir haberci olarak gittiğim her yılki kutlamalarda hep aynı konuşma hatta şiirleri dinlemişimdir. Oysaki Türkiye’de öğretmenlerin sorunları, “Öğretmenim canım benim” şiirlerinin söylenmesi ile bitecek ve çözülecek gibi değil.
Çünkü yıllarca bu anlamlı gün öncesi çalıştığım gazetelerde Avrupalı öğretmen ile Türk öğretmenin aldığı maaşları kıyaslayıp haberlerini yapıp vahim durumu gözler önüne seriyordum. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu konuda az da olsa bir ilerleme kaydedildi. Yeterli mi? Asla.
Öğretmen olmak için yıllarca okuyup öğretmen olamadıkları için işsiz güçsüz gezenleri gördükçe böyle günlerin fazla bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. Gerçi şimdilerde peyderpey atamalar yapıyor ama.
24 Kasım ancak öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının sorunlarının tamamen çözümlendiği zamana anlam kazanacaktır. Yoksa dertli öğretmen gelecek nesillere çok fazla bir şey veremez. Ülkemizde üniversiteler her yıl, açılan kadrodan fazla mezun veriyor ama hala öğretmensiz okullarımızın olması bana göre 24 Kasım’ı kutlamanın gösterişten öte gitmeyeceğini açıkça gösteriyor.
24 Kasım tarihlerini, “ Öğretmenim canım benim...” masallarıyla anmaktan vazgeçin artık. Hükümetimiz bu kutsal görevi üstlenen insanlar için artık kalıcı çözümler üretmeli. Gelecekte neler olup olmayacağını samimi olarak açıklamalı.
Çünkü vaatler dertlere derman olmuyor. Düşünüyoruz, çalışıyoruz, uğraşıyoruz, az biraz sabredin lafları hiçbir öğretmeni ve öğretmen adayı genci teskin etmiyor artık. Öğretmenler Avrupalı meslektaşları ile eşit haklar olmasa bile onlara yakın hakları olmasını istiyor. Öğretmen adayları ise kadro istiyor. Yoksa onlar 24 Kasım’daki kandırmaca törenleri istemiyor artık.
Buradan bizleri yetiştirip bugünlere hazırlayan öğretmenlerimizden ölenleri rahmetle anıyor, yaşayanların önünde de bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Her şeye rağmen gecikmeli de olsa 24 KASIM ÖĞRETMENRLER GÜNÜ kutlu olsun.