Yazı başlığımın tamamı ‘Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’dir. Bu veciz ve anlamlı sözün sahibi ise ilim adamı ve alim Hadimi Hazretleri.
Bununla bir konuya gelmek istiyorum. Antalya’nın yetiştirdiği Yörük Mevlüt Çavuşoğlu! Hani, “Keçiyi de güderiz dünyayı da yönetiriz” diyen bir siyaset ve devlet adamı.
Hakikaten de öyle biri önceki dönem Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarılı Dışişleri Bakanı şimdilerde AK Parti Antalya Milletvekili Çavuşoğlu. Boş beleş birisi değil anlayacağınız.
Nitekim geçen hafta Belek’te yapılan Diplomasi Forumu 2025’in 4 yıl önce fikir babası ve kurucusu Mevlüt Çavuşoğlu. Çavuşoğlu’nun hakkını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu, “Bakanlığı döneminde forumun hayata geçirilmesine öncülük eden Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nu tebrik ediyorum” sözleri ile perçinledi.
Evet sevgili dostlar. Hepimiz geldik ve geçiyoruz. İnsan bu dünyada yaptığı ve bıraktığı eserleriyle kamil insan sıfatına kavuşur. Yani yaşamın anlamı öldükten sonra, iyi ve güzel bir şekilde anılacağımız eserlerde gizliymiş.
Şimdi bu noktadan baktığımız zaman Çavuşoğlu’nun sağlığında yaptığı ve gelecek için bıraktığı en önemli eserlerinden birinin ADF olduğunu açık ve net olarak görüyoruz.
Dünya yaşamı devam ettiği sürece insanların yararlandığı, hizmet gördüğü, iyi eserlerdir. İnsanlar yararlandıkça da yapan kişi hem takdir hem sevap kazanırmış.
İnanın ki ADF’nin kurucusu ve fikir babası dönemin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bu eseri ülkemiz var oldukça ve devam ettirildikçe asırlar boyu anılacaktır. Tabi mevcut Dışişleri Bakanı Haktan Fidan’ın da bu esere sahip çıkacağına eminim.
Bana göre bu ADF zamanın ötesinde bir eser. Ve bu eser tam da Hazreti Hadimi’nin sözlerinde dediği gibi Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı ile örtüşmektedir.
Neymiş efendim, “Kamil odur ki (insan) koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser’ imiş. Öyle boş beleş işlerle uğraşmak yerine böyle işler yaparsanız adınız anılırmış!
Bilmem anlatabildim mi?
-----------------
YUH OLSUN SİZE!
Antalya’nın simge yapılarından biri olan Tarihi Kaleiçi Saat Kulesi’ni bilmeyeniniz yoktur. Neredeyse buluşma noktası için verilen en belirgin bir adres. Kültürel miras aynı zamanda!
Ama bazı miras yediler yüzünden buranın saati bir türlü ayar tutmuyor. Zamana meydan okuyan tarih birkaç iş bilmezin eline kalınca heba olup gidiyor.
‘Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir’ atasözü maalesef burası için geçerli değil. Hafta sonunda eşimle birlikte çıktığım şehir turunda bu üzücü manzara ile bir kez daha karşı karşıya kaldım.
O bölgeden geçerken “Acaba düzelttiler mi” diye baktığım saat kulesindeki saatin yine 9’u 10 geçe durduğunu gördüm. Bırakın kendi kendimize dünyaya rezil oluyoruz bu görüntü ile.
Antalya Valiliği’nin 3.6 milyon liralık harcama ile eski haline getirilen saati çalışır hale getirilmesi gereken ise Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü. Ama hiç umurlarında değil!
Efendim neymiş; elektrik kesintileri nedeniyle güç kaynağının devre dışı kalması nedeniyle saat ayar tutmuyormuş! Yahu hangi çağdayız. Adam yeryüzünden uzaya hükmediyor ama siz bir saate hükmedemiyorsunuz öyle mi?
Ben ne söyleyeyim şimdi size? Her şeyi geçtim. Diyelim ki elektrik kesintisi nedeniyle duruyor. Anladık ta birini gönderip şalteri kaldırmak o kadar mı zor?
Valla ne diyeceğimi bilemedim. Bu memleketin en önemli insanı dünyaya hükmediyor adımızı ADF ile arşa çıkarıyor diğeri ise bir saati çalıştıramıyor.
PES BİLLAHİ PES!
----------------
HAYVANSEVERLİK Mİ?
Bir muhabir sokakta gezerse en iyi haberi o yapar. Bu tezimi zaman zaman söyleşi için gittiğim İletişim Fakülteleri’nde geleceğin gazetecilerine anlatmaya çalışıyorum.
Meslekte 45 yılı devirmeye hazırlanırken bu tezimi bizzat kendim hayata geçirdim. Şehir turu yaparken Kale Kapısı’ndaki tarihi surların yanındaki KEDİ EVİ dikkatimi çekti. 2017 yılında 51 adet yapılmış, aşırı koku ve hijyensizlik nedeniyle 2019 yılında kaldırılmış o evler.
Lakin birileri surların dibine yine üç-beş ev yapıp kedileri beslemeye başlamış. Eline bir poşet dolusu tavuk eti alan bu zat-ı muhterem seyirciyi de bulunca coştukça coşuyor, kedileri doyuruyor gibi görünüyor.
Adamın yaptığını görenler, hayır olsun diye mi, kıyak olsun diye mi anlayamadım eline para sıkıştırıyor. Sözde HAYVENSEREVER gibi görünen KEDİ RANTÇISI utanmadan parayı saymayı ihmal etmiyor.
Ne yalan söyleyelim hayatımda ilk kez birinin HAYVANSEVERLİK adı altında böyle açıktan RANT sağladığına ilk kez tanıklık ettim. İyi de, bölgeden geçen insanı irite eden o koku salgın bir hastalık kaynağı olabilir.
Ben gezerken bir haber yaptım da acaba bu şehri yönetenler hiç mi böyle şeyleri görmezler. Ya gerçek HAYVANSEVERLER (mama rantçıları hariç) bu duruma ne der ki?