Sezon başından bu yana istikrarı sağlayamayan, son iki maçında gol atamayan Antalyaspor ve son 5 maçından puan çıkaramayan Rizespor…

Birbiriyle çarpışarak birinin kırılacağı yumurtaya benzer bir durum. Kaybeden tarafta radikal kararların alınabileceği ve her iki takımın da kötü sonuca tahammül edemeyeceği bir karşılaşmaya Rize ev sahipliği yaptı.

Geçen hafta her ne kadar çok eleştiri alsa da Fenerbahçe karşısında iyi bir oyun disipliniyle mücadele eden Antalyaspor’un ilk 11’indeki tek değişiklik, sakatlığı bulunan Erdal Rakip ve sakatlığını atlatan Sam Larsson arasında oldu. Bu sayede daha hücumcu bir kadro da ortaya çıktı.

Ciddi bir motivasyonla sahaya çıkan Antalyaspor, ilk yarım saat itibariyle belki de bu sezonun en iyi maç başlangıcını yaptı. Rakibi karşısında oyun üstünlüğünü ele alan Kırmızı-Beyazlılar, duran top organizasyonlarıyla da fark yaratmaya çalıştı. Alex de Souza izleri taşıyan ilk çalışmasında Kaluzinski ile istediğini yapamayan Akrep, 29’da ise Veysel Sarı’nın kafa vuruşunun direkte sonuçlanması, belki de kırılma anıydı. Bu dakikadan sonra geriye giden bir oyun gördük.

35’te Rizespor’un penaltı beklediği pozisyonda haklı olarak ‘devam’ kararının çıkmasıyla birlikte Antalyaspor tamamen silindi. 38 ve 44’te gelen goller, tam bir malumun ilanı oldu. Yaklaşık 10 dakikalık bir konsantrasyon kaybının faturası çok ağır oldu.

İlk yarının son dakikalarında gelen gol, morali tamamen sıfırlarken, Antalyaspor tam 42 dakikayı çöpe attı. “Maç bitse de gitsek” havasında oynanan maçın 87’nci dakikasında gelen gol, umutlandırsa da artık her şey için çok geç oldu.

Bu sonucun temel sebebi savunma performansı… Sezon başından bu yana benzer bir sorunla yüzleşen Antalyaspor’da yetersiz bir kaleci, yaş ortalaması oldukça yükselen savunma hattı, gelecek adına fazla ümit vermiyor.

Bunun yanında genel olarak sonuca gitme konusunda da ciddi sorunlar var. Geriye dönüp alınan 2 galibiyete baktığımızda birisi 2-0 öndeyken 10 kişi kalan Hatayspor’a ve ligin dibinde yer alan ve küme düşmesi ön görülen Adana Demirspor’a karşı ve duraklama dakikalarında gelen gollerle…

Milli ara çok şeye gebe olabilir, ancak şunu unutmamakta fayda var; istikrar olmadan hiçbir şey olmaz.